Geçtiğimiz bir haftaya epeyce felaket sığdırdık ama olsun ne gam, doğru dürüst haber bile olamadan savuşturulup gündemden düşürüldü. Hem de ne düşürme…
Bartın’daki sel felaketinde kaybolan 11 yaşındaki İsa Akgün’ün cansız bedeni kaybolduğu yerden yaklaşık 13 kilometre uzaklıkta yer alan bir köydeki dere yatağında bulundu.
Trabzon Araklı’da geçen hafta etkili olan sağanak, sel ve heyelanlara neden oldu. Araklı’nın Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde heyelan sonucu önüne set çekilen Karadere, biriken toprağı ve balçığı sürükleyerek taştı. Bölgedeki HES’in toprak ve balçıkla dolan havuzunun da taşması sonucu yükselen sel suları mahallelere girdi, önüne ne kattıysa sürükledi. Sele kapılan 10 kişi kayboldu, dört kişi yaralı kurtarıldı, toplamda yedi kişinin ise cansız bedenine ulaşıldı.
Tam bir felakete dönüşen su taşkını sonrası yine o ikrah ettiğimiz açıklamalar geldi. AKP’li Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Trabzon’da yaşanan felaket sonrası yaptığı açıklamada, “En nihayetinde bu işler Allah’ın işi, nereden ne olacağını da bilemiyorsunuz” diyerek bir kez daha alması gereken siyasetçi sorumluluğunu sıyırdı attı üzerinden. Pakdemirli’nin açıklaması yeni bir “bu işin fıtratında var” vakası olarak kayıtlara geçti.
Meseleyi mühendislik açıdan ele alan bir değerlendirmeye yer veren politeknik.org.tr sitesindeki bazı önemli tespitler şöyle:
-
Taşkın sonrası ortaya çıkan görüntüler, HES’in toprak ve balçıkla dolan havuzunun hızlıca taşmasının ve artan su akışının toprak ve balçığı sürüklemesinin, taşkının daha yıkıcı hale gelmesinde etkili olabileceğini gösteriyor.
-
Yaşananların temel nedeni dere yatağı içerisine yapılaşmaya izin verilmesidir. Dere taşkın sınırlarını ihlal eden, bu sınır içinde yapılaşmaya göz yuman imar politikaları halkın can güvenliğini Trabzon’da görüldüğü gibi bir kez daha yok etti.
-
Yıllardır dere taşkın sınırını gözetmeyen, taşkınların yıkıcı etkisini önleyici teknik gereklilikleri yeterince planlamayan DSİ, HES projeleri ile dere yataklarının tahribatına göz yuman Tarım ve Orman Bakanlığı ve imar politikalarının başındaki AKP iktidarı ilk ve son olmayacak bu taşkının ve kayıpların asli sorumlularıdır.
Trabzon Araklı’da olanların HES’le ilgisi olmadığını söyleyenler, meseleye Allah’ı peygamberi karıştırıp Allah’ın işi diyenler, bu resmen kul işidir, rant işidir, kâr işidir, tespitlerini iyi okusun. Zaten, bir kere de herhangi bir konuda, bir ihmalde, bir kaza ya da felakette sorumluluk alsanız dişimizi kıracağız.
Karadeniz’deki dereler için mücadele ederken, çevre ve yaşam savunucularına karşı çıkanlar, bir nebze olsun bu felaketlerin nedenini anladıysa kazanımdır. HES’ler ve derelere yapılan müdahaleler, başta Karadeniz olmak üzere Türkiye’deki akarsuların ölüm fermanlarıdır. Dereyi yok ederseniz, doğayı yok edersiniz, içme sularınızı yok edersiniz ve böyle felaketlerle insanlarınızı kaybedersiniz.
Felaketler bitti mi, tabii ki bitmedi…
Kocaeli'nin Kartepe ilçesine bağlı Eşme Mahallesi'nde şiddetli yağış nedeniyle Kocaeli ile Sakarya arasındaki Eşme mevkii geçişi D-100 karayolu çift yönlü ulaşıma kapandı. Karayolunda kilometrelerce araç kuyruğu oluştu. Eşme’de bulunan vahşi depolama alanındaki bütün çöpler Sapanca Gölü'ne indi. Çiftçiler ise sele tarlalarında yakalandı.
Samsun’un Terme ilçesinde etkili olan sağanak nedeniyle Miliç Deresi taştı. Ağaçlar devrildi, yollar çöktü, taşkın nedeniyle enerji nakil hatları zarar gördüğü için bölgeye elektrik verilemedi. Taşkın nedeniyle ev ve iş yerleri ile araçlar sular altında kaldı. Tarım arazilerinin de sular altında kaldığı taşkında ahırlarda mahsur kalan hayvanlar için kurtarma çalışmaları gerçekleştirildi.
Sel, su baskını, taşkın, dolu, fırtına, yıldırım bunlar artık Türkiye’nin aşırı hava olaylarını her geçen daha fazla deneyimlediğinin göstergesi. Kimi zaman tüm aşırı hava olaylarına bağlı meydana gelenler iklim değişikliğinin sebebi, kimisi sonucudur, doğrudan ilişkilidir.
Bütün dünya iklim değişikliğinin etkilerinden, hızlı bir yok oluşa sürüklendiğimizden bahsederken, hiç ders almayan siyasetçiler olup bitenlerin faili durumunda olduklarından bihaber yaşananları Allah’a, kadere, afete bağlıyor. Siyasetçileri artık giderek köşeye sıkıştıran, sorumluluk almayanları ifşa eden, geleceklerinin üç beş siyasetçinin popülist siyasetlerine kurban etmeyeceklerini söyleyen gençlerin sesi dünyanın her bir yanından yükselirken bu ne aymazlık, bu açıklamalar ne cüret, insan gerçekten hayret ediyor. Ekranlarda yol yapıp ne kadar beton, asfalt döktüğünden gururla bahseden siyasetçiler de buna dahil…
İklim değişikliğiyle mücadelede orman ve su varlıklarının, tarım alanlarının önemi giderek kritikleşirken, eşi benzeri olmayan Salda Gölü’ne de beton değdirmeyi başardınız…
Bir diğer mesele ise Türkiye’nin, İstanbul’un kanayan yarası, git gide daha hızlı yok edilen Kuzey Ormanları…
Kuzey Ormanları Savunması, çok önemli veriler açıkladı. Bugüne kadar üçüncü havalimanı için yapılan orman katliamından bahsederken genellikle ÇED raporunda ifade edilen 2,5 milyon ağaç kesildiği verisini temel alıyorduk. Ancak, son gelen veriler işin renginin hiç de öyle olmadığını, katliamın bahsedilenin çok üzerinde olduğunu gösteriyor.
Nisan ayında faaliyete geçen ve proje ÇED raporunda 2,5 milyon ağaç kesileceği ifade edilen üçüncü havalimanı için kesilen ağaç sayısını Kuzey Ormanları Savunması şehir plancıları uydu görüntüleri üzerinden hesapladı. Hem Kuzey Ormanları’nı ve hem mega projenin inşaatında çalışan işçileri katleden üçüncü havalimanı için söylenenin beş katından fazla, tam 13 milyon ağaç kesmişler. Rakamla 13 milyon, yazıyla onüç milyon, insaf…
Uydu görüntüleri üzerinden karşılaştırmalı analiz yöntemine göre bilimsel yollarla 2012 yılından bugüne kadar kesilen ağaç sayısı tespit edildi.
Üçüncü havalimanı proje sahası, üçüncü havalimanı çevresinde havalimanı inşaatı sebebiyle açılan taş ocakları ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için kesilen ağaçlar da hesaplandı. Kuzey Ormanları Savunması’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Bu hesaplamaya Kuzey Ormanları’nda yapılan üçüncü köprü, köprü bağlantı yolları ya da Kuzey Marmara Otoyolu’nun açılmış diğer kısımları gibi proje alanları katılmadı. Sadece Kuzey Ormanları içerisinde kesilen ağaçların bir kısmını kapsayan bu hesaplamaya göre toplamda en az 12 milyon ağacın bu proje alanları kapsamında kesildiği ortaya çıktı.”
Kuzey Ormanları Savunması, üçüncü havalimanı proje sahası içinde 2012 yılından 2019’a kadar kesilen ağaç sayısının en az 8 milyon, üçüncü havalimanı çevresinde Kuzey Ormanları Savunması’nın iki tane taş ocağının ruhsat iptali için açtığı dava alanlarının da bulunduğu havalimanı inşaatı için açılmış taş ocakları için kesilen ağaç sayısının en az 1.2 milyon ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için kesilen ağaç sayısının ise en az 3.7 milyon olduğunu belirtti.
Toplamda en az 13 milyon ağaç kesildiğini, bu kesilen ağaçların ise yaklaşık 6 bin 500 hektarlık bir alan olduğunu ifade eden Kuzey Ormanları Savunması’ndan Ayşe Yıkıcı, bunun 4 bin hektarlık bir alanın üçüncü havalimanı proje sahası içerisinde bulunan orman alanı olduğunu belirtti.
6 bin 500 hektarlık bir alanda yaşayan tüm yaban hayatı, ağaçlar, hayvanlar, bitki türleri yerlerinden oldu ya da yaşam alanlarını kaybettikleri için ölüme mahkum edildi.
AĞIT YAKMA SAVUNMAYA KATIL
Doğa savunuculuğu elbette sürdürülebilir olduğunda çok daha anlamlı çok daha faydalı. Dolayısıyla Kuzey Ormanları’na yönelik mücadele devam ediyor. Kuzey Ormanları Savunması, herkesi savunmaya, mücadele hattına katılmaya çağırıyor. Sloganları ise Ağıt yakma, savunmaya katıl!
Kuzey Ormanları Savunması, Türkiye Ormancılar Derneği ile birlikte “Kuzey Ormanları Muhafaza Ormanı ilan edilsin” adında yeni bir kampanya başlattı, hala http://change.org/Kuzeyormanlari adresinden destek vermek mümkün.
Ayşe Yıkıcı, “Hesaplamadığımız diğer proje alanları ile daha çok canlının yaşamını kaybettiği ve yaşam alanından olduğu su götürmez bir gerçek. Kuzey Ormanları’na yapılan bu projeler nedeniyle ormanlarımızın yapılaşmaya açılmasını ve yok edilmesini önlemek istiyoruz. O yüzden üçüncü havalimanı, üçüncü köprü, Kuzey Marmara Otoyolu ve bunlar için açılan taş ocaklarının kapatılmasını, diğer projelerin iptal edilmesini talep ediyoruz ve Kuzey Ormanları Muhafaza Ormanı ilan edilsin diyoruz” değerlendirmesi yapıyor.