Geçtiğimiz hafta TÜİK 2022 Hanehalkı Tüketim Harcaması Araştırması’nı yayımladı. Veriler yüksek enflasyonun harcama dinamiklerine yansıması açısından önemli bilgiler içeriyor. En önemli bulgu, insanların harcamalarının en zorunlu üç kaleme; beslenmeye, barınmaya, ulaştırmaya sıkışmış olması. Bütçenin yüzde 66.5’ini; yüzde 22.8 ile gıda, yüzde 22.4 ile konut ve kira harcamaları yutuyor. Böylece sağlığa, eğitime, eğlence ve kültüre, lokanta ve otellere harcayacak para kısıtlanıyor. Hatırlanırsa 2022 sonu itibarıyla tüketici fiyatları genel artışı yüzde 64.3 iken, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 77.9, konut, yüzde 79.8, ulaştırma ise yüzde 54.6 artmıştı. Yani en zorunlu gereksinim maddelerinin fiyatları ortalama fiyatlardan daha fazla yükselmişti.
Söz konusu araştırmanın 2002 bulguları da elimizde. Harcama kalıplarındaki en dikkat çeken değişiklik AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında her 100 liralık harcamanın sadece 8.7 lirası ulaştırmaya giderken, 2022’de bu rakamın 21.3 liraya çıkması. Bunun bir nedeni geçtiğimiz yıl küresel enerji fiyatlarının yüksek seyrine ve TL’nin değer yitirişine bağlı olarak akaryakıt fiyatlarının yüksekliği olabilir. Ama bu olgunun ardında yatan asıl neden özel araç sayısının artışı. 2022 yılında 1 milyon 270 yeni taşıt kayıt yaptırırken, toplam sayı 26 milyon 483 bine ulaşması gibi görünüyor.
Yoksulların bütçesi gıda ve konuta sıkıştı
Türkiye’deki derin gelir ve servet dağılımı bozukluğu haliyle tüketim kalıplarına da yansıyor. Ülkenin en düşük gelire sahip yüzde 20’si bütçesinin yüzde 35’ini, gıdaya, yüzde 29.3’ünü konut ve kiraya, yüzde 65.1’ini bu iki kaleme harcıyor. Buna karşın en yüksek yüzde 20’de gıda yüzde 16.6, konut ve kira yüzde 19.3, toplamda yüzde 35.9 yer tutuyor. Genelde yüzde 20’lik dilimlerle gruplarda gelir arttıkça 100 liralık bütçenin eğitime, eğlence ve kültüre, lokanta ve otellere, ulaştırmaya ayrılan kısmı artıyor. Ulaştırmadaki yüksek pay mobilizasyonun fazlalığıyla ve taşıt sahipliğiyle açıklanabilir. Gelir arttıkça gıdanın, konut ve kiranın payı ise azalıyor.
Bu durum düşük gelirli kesimlerin eğitime, kültüre yeterince para ayıramamaları, böylelikle gelecek kuşakların da yoksulluk döngüsünü kıramamaları anlamına gelir. Aynı şekilde zenginler dışındaki halkın lokanta ve otellerde para harcayamaması, yaşamın güzelliklerinden nasiplenememesi sonucunu da verir.
Yoksullar kalitesiz besleniyor
Araştırma ortalama hanehalkının ayda tüketime 12.159 lira ayırdığını gösteriyor. Yüzde 20’lik gelir gruplarına göre aylık harcamalar sırasıyla 4.911, 8.178,10.580, 14.402 ve 22.716 lira. Buradan kolaylıkla düşük gelirlilerin harcamalarının çoğunu gıda ve konuta ayırsalar da, yüksek gelirlilerin çok gerisinde kaldığını hesaplayabiliriz.
Örneğin en alt gelir grubu aylık 4.911 liralık harcamasının yüzde 35.8’ini yani 1.758 lirasını gıdaya yapıyor. Buna karşın en yüksek yüzde 20’lik grubun aylık 22.716 liralık harcamasının daha düşük bir oranı, yüzde 16.6’sı gıdaya gitse de, bu rakam 3.771 liraya ulaşıyor. Yani yoksullar daha az, daha niteliksiz beslenmek zorunda kalıyor. Sofralarına daha az et, peynir, taze sebze ve meyve geliyor.
Aynı hesaplamayı konut için de yapınca, yoksulların konuta 1.439 lira, zenginlerin ise 4.384 lira ayırdığını buluyoruz. Bu da yoksulların sadece iyi bir evde oturamaması değil, büyük olasılıkla yeterince ısınamaması, aydınlanamaması, internet bağlantısının olmaması anlamına da geliyor. Çünkü konut harcaması tüm bu gereksinimleri de kapsıyor.
Parayı zenginler harcıyor
Harcanan her 100 liranın ne kadarının hangi gelir grubuna ait olduğu bulguları da çarpıcı, bir o kadar da hazin sonuçlar ortaya çıkarıyor. 100 lira toplam harcamanın 37.4 lirası en zengin yüzde 20, sadece 8.1 lirası yoksul yüzde 20, 13.5 lirası da ikinci yüzde 20 tarafından yapılıyor.
Her 100 liralık gıda harcamasının ise 27.3 lirası zenginler, 12.7 lirası yoksullara ait. Bu uçurum eğitimde, eğlence ve kültürde, lokanta ve otellerde, giyim ve ayakkabıda daha belirginleşiyor.
Her 100 liralık eğitim harcamasının 59.6 lirasını zenginler, 1.5 lirasını yoksullar yapıyor. Diğer bir ifadeyle üst gelir grubu alt gelir grubunun 40 katı eğitim harcaması gerçekleştiriyor. Bu da zenginlerin eğitime ayda 500 lira bütçe ayırması, yoksulların yalnızca 17.7 lira ile yetinmesi anlamına geliyor. 100 liralık harcamanın eğlence ve kültürde 38.2 lirası, lokanta ve otellerde 44.2 lirası zenginlerden geliyor. Yoksullar ise bu kalemlerde her 100 liradan 4.9 ve 4.3 lira harcama payına sahip oluyor.
Emeklilerin hali de harap
Ülkedeki gelir adaletsizliğinden en olumsuz etkilenen kesimlerden biri de uzun yıllar üretim sürecine emek akıtmış, artık huzur ve konfor içinde yaşamayı hak eden emekliler. Temel gelir kaynağı emeklilik olan hanelerde aylık harcama bütçesi 9.728 lira. Harcamalarında emekliler tipik bir yoksul profili sergiliyor. Her 100 liralarının 28’ini gıda, 28.6’sını konut, 15.8’ini ulaştırmaya, toplam yüzde 72 sini bu üç kaleme ayırıyor.
Ahir ömürlerinde eğlence ve kültür hizmetlerinden alabildiğince yararlanmaları gerekirken ancak gelirlerinin yüzde 3.0’ünü ayırabiliyorlar. Aynı şekilde gezip-tozmaya güçlerinin yetmediği de, lokanta ve otellere maaşlarının sadece yüzde 2,9’unu sarf etmelerinden anlaşılıyor. Tam rakam olarak ayda kültür için 292 liralık, lokanta ve oteller için 282 liralık bütçeleri bulunuyor.
Türkiye’deki yaygın toplumsal cinsiyet eşitsizliği harcama istatistiklerinde de kendini gösteriyor. Hanehalkı sorumlusunun erkek olması halinde ayda 12.915 lira, kadın olması durumunda ise ayda 10.089 lira harcama yapılıyor.
BirGün / 13.06.23