Fed’in faiz indirimi Türkiye ekonomisine nefes olur mu? - Mühdan Sağlam

Fed’in faiz indirimi aynı zamanda 2008’in hayaletinin yerli yerinde durduğunu söylüyor. ABD’den gelen rüzgâra güvenmeyip temkinli olmak en akla yatkın seçenek.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 04 Ağustos 2019
  • 08:58

Uluslararası gündemde yaz aylarında durgunluk bekleyenler, ulusal ve bölgesel merkez bankalarının yaz aylarına özellikle Haziran ve Temmuz’a denk gelen toplantıları nedeniyle hareketli günler yaşıyor.

Türkiye, yeni başkanıyla yola çıkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 25 Temmuz’daki kararını merakla bekledi. Nitekim beklentilerin biraz üzerinde olacak şekilde Para Politikaları Kurulu (PPK), haftalık repo faizinde 425 baz puan indirime giderek faizleri yüzde 24’ten yüzde 19,75’e çekti. PPK, faiz indirimine gerekçe olarak iç koşulların yanında küresel ekonominin koşullarına dikkat çekti. Özetle Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) Haziran’da fişeği çaktığı faiz indirimini Temmuz’da yapacağına atıf yapılıyordu. Küresel piyasalarda gerek doların ağırlığı gerek ABD’nin ekonomik gücü gözetildiğinde Fed’in kararının belirleyiciliği ve buna önem atfedilmesi anlaşılır. Bu nedenle karar, dünyanın önemli ekonomi merkezlerinde yakından izlendi. Fed’in son kararından Türkiye ekonomisinin de etkilenmesi bekleniyor. Bu etkinin sınırlarına ve yüksek anlam yüklenmesinin sıkıntılarına bakalım.

Kürede bir hayalet dolaşıyor, krizin hayaleti!

Fed, 2019’da aldığı karara geçmeden önce 2008’de ABD’de başlayan ve küresel bir sarmal halini alan 2008-2009 finansal krizine dönük tartışmaya yeniden dönmek gerekiyor. Söz konusu dönemde ABD emlak piyasasındaki çöküş ve önemli yatırım bankalarının iflas bayrağını açması, ABD’den Çin’e kadar tüm küreyi etkisi altına alan büyük bir dalgalanmaya neden oldu. Avrupa’da Yunanistan, İtalya, İspanya ekonomileri sarsıntı yaşarken, Rusya ekonomisi düşen petrol fiyatlarının da etkisiyle 2009’da yüzde 7.8 küçüldü. Petrol piyasasındaki dalgalanma neredeyse tüm üretici ülkelerin ekonomisini tepe taklak etti.

ABD, vergi afları, batık yatırım bankalarının maliyetinin topluma kesen çözüm ve reform paketleri uyguladı. Aynı süreçte Fed, sistematik artışla 2007’e kadar devam eden artış politikasını ters çevirdi ve indirim başladı. Faiz, 2007’yi yüzde 4.25’e kapattı. Fed, indirim politikasına devam etti ve 11 Aralık 2008 toplantısında faizi yüzde 0.25’e düzeyine çekti. 2008’in sonundan 2015’e kadar Fed faizi 0-0.25 arasında salındı. Küresel olarak sıcak paranın yer değiştirmeye ve Türkiye’nin döviz cinsi borç bulmasının kolaylaştıran süreç de böyle gerçekleşti. Özetle 2008’in krizi, hayalet olmuş kürede dolaşıyor!

FED indirime devam edecek mi?

2008’den sonra önemli bir yol kat edilse de iyileşme istenen düzeyde gelmiyor. Bu noktada pek çok ekonomist aslıda 2008’de başlayan krize çare bulunamadığını ifade etti. Nihayetinde Fed, 2015 sonundan 2018’e kadar aşamalı olarak faiz artırımına gitti ve Aralık 2018’de faiz oranı 25 baz puan artırarak yüzde 2.5’e çıkardı. 11 Aralık 2018’de yapılan toplantıda Fed artık faiz artırımına gitmeyeceğini söyledi.

Fed’in 2018’deki son toplantısı öncesi, ABD Başkanı Donald Trump, Fed’e “piyasayı hisset ve faizi indir” çağrısı yapıyordu. Ancak Fed bu telkine uymayarak faiz artırımına gitti.

Nihayetinde 31 Temmuz 2019’da yapılan toplantısında Fed, enflasyonu baskılamak ve küresel ekonomideki gelişmeler uyarınca 25 baz puanlık indirime gitti. Şubat 2018’de Fed’in başkanlığına gelen Jerome Powell, Fed toplantıları öncesinde Trump’ın kendini hedef alan açıklamalarına karşı sessiz kalmadı. Başkanın keyfi biçimde kendisini görevden alamayacağını da hatırlattı. Son faiz kararı sonrasında basının karşısında geçen Powell, önümüzdeki dönemde indirimin sürüp sürmeyeceği konusunda piyasaya net bir yanıt vermedi. Powell’in bu tutumu dahi doların gelişmekte olan ekonomiler karşısında hızla değer kazanmasına neden oldu.

Powell, Fed toplantısı sonrasında basınla gerçekleştirdiği görüşmede gözden kaçmayacak bir unsurun daha altını çizdi. Fed, olarak ABD ile Çin arasında süren ticari savaştan memnun olmadıklarını ve bunun ekonomiyi olumsuz etkilediğini satır arasında söyledi. Olası bir baskıya karşı da “Politika bizim işimiz değil, durum tespiti yapıyorum, doğru ya da yanlış diyemem” diyerek Trump’ı kızdırmamaya gayret etti.

ABD’nin indirim rüzgarı Türkiye ekonomisini serinletir mi?

Fed’in faiz indireceğini sinyali Haziran’daki toplantısında gelmişti. Yani öyle “Nasıl olur böyle bir şey” denilecek bir durum yoktu. Nitekim piyasasının beklediği gibi indirim 25 baz puan oldu.

Türkiye’ye dönersek, PPK, 25 Temmuz’daki toplantısı sonucunda aldığı 425 puanlık faiz indirimi kararında Fed’e dönük beklentisinin piyasalarda karşılık bulacağını söylüyordu. Küresel ekonomideki durum ve gelişmelerin işaret ettiği de buydu. Kurul böyle bir beklenti sıralayınca pek çok kişi, “Yaşasın para geliyor, ucuz dolar geliyor” diye sevinmek istiyor, ama bir yanı “Nerede o eski günler” diyor.

Fed faiz kararının olası etkilerini temmuz başında ele alan pek çok Türkiyeli ekonomist, ‘Fazla sevinmeyin para bolluğunun olduğu dönemden başka bir döneme geçtik. Analizi doğru yapın’ uyarısında bulundu. Yani, büyümeyi, istihdamı, enflasyonu, inşaat ve onunla ilintili havalimanları, köprülere, Kaz Dağları ve Munzur Dağı’nda siyanürle altın aramaya Salda Gölü’ne duş yapmaya vakfeden ekonomi otoritesi için işler sanıldığı kadar kolay değil. Peki neden?

İlk olarak özel sektörün dolar cinsi kabaran borcu, batık krediler faizden bağımsız yatırımcıyı da bankaları da tedirgin ediyor. Borcu alıp yürümüş bir ekonomiye ekstra kredi açmasını sağlamaya 25 baz puanlık Fed indirimi yetmeyecek. “Yüksek faizle borç alırım, battı balık yan gider” derseniz o bile kolay değil. Örneğin 55 milyar doların üzerindeki enerji firmalarının borçlarına hâlâ çözüm gelmiş değil. İkincisi, sarmala giren art arda konkordato ilan eden firmalara kim niye borç versin? Son olarak faiz indiriminin her zaman kredi musluklarını açmaya yetmediğini Avrupa’da sıfıra inen faizlere rağmen temkinli giden kredi verme süreçlerinden biliyoruz.

Hayatını dolarla özdeş yaşayan domates fiyatının geleceğini kurdaki ‘çıtırtı’ya bağlayanlar o zaman kur niye yükselmiyor diyecektir? Bunu pek çok ekonomist defalarca anlattı. Kriz derinleşiyor. Dolar kuru sadece göstergelerden. İthalat düşüşü dolar ilişkisine bakın, üretim artışına bakın, otomotiv sektörünün haline bakın. Örneğin genç işsizliği yüzde 25 yani her dört gençten biri işsiz. Bu kriz değil midir?

Özetle Fed faizi Türkiye ekonomisine kısa süreli nefes aldırabilir. Ancak Fed’in faiz indirimi aynı zamanda 2008’in hayaletinin yerli yerinde durduğunu ve bildik yöntemlerin işlemediğini de söylüyor. Yani ABD’den gelen rüzgâra güvenip, yelkeni şişirmeye çalışanlar bir yana temkinli olmak en akla yatkın seçenek gibi.

Gazete Duvar / 04.08.19