Kapitalizmin nihai zaferini kazandığı ve 'tarihin sona erdiği' söylenen bir devirde, tarihin en büyük işçi direnişi yaşanıyor. Hindistan'da greve çıkan 250 milyon çalışan günlerdir ayakta ancak Hindistan'daki işçilerin mücadelesine dair dünya medyasında çıt çıkmıyor. Hindistanlı direnişçiler de hem kendi memleketlerinin hem de dünya medyasına öfkeli.
O halde biz de kolları sıvayıp sokağa çıkan Hindistanlı işçilerin ve çiftçilerin direnişinin ne aşamada olduğunu ve nasıl böylesi geniş kitleleri buluşturduğunu yerel kaynaklar üzerinden inceleyelim...
Başlamadan önce sıkça yapılan bir yanlış konusunda uyarı yapabiliriz. Hindistan, bilindiği üzere 1.4 milyar ile dünya nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Nüfusun büyüklüğü dolayısıyla ülkede ne yaşansa sayının da büyük olacağı varsayımı, Hindistan özelinde uzun zamandır hatalı bir önyargıya dönüşmüş durumda. 250 milyon kişi dünya nüfusunun yüzde 3'ü, Hindistan nüfusunun ise yüzde 20'si demek. Anlayacağınız sayı hiç ama hiç az değil. Bu ön bilgi ile şimdi yaşananlardan bahsedebiliriz.
Pandeminin faturası: Etnik/dini çatışma ve emek düşmanlığı
Altyapı alanındaki yetersizliklerle boğuşan ve gelir eşitsizliğinin korkunç seviyelere ulaştığı Hindistan, Covid-19 pandemisinin başlangıcında, bir süreliğine salgının yavaş seyrettiği bir ülke olarak kaldı. Ancak çok geçmeden günlük yeni vaka ve ölüm oranı tablosunda ilk sıralarda yerini aldı. Covid-19 süresince Hindistan'ı sarsan en büyük krizlerden bir tanesi de yükselen işsizlik oranı oldu. Bununla birlikte pandemi süreci boyunca iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) ve Başbakan Narendra Modi, gerek etnik/dini çatışmaları körükleyen yasalar ile bir kesim için rıza üretti, gerekse emek düşmanı yasalarla krizin faturasını emekçilere kesti.
People's Dispatch'da yer alan habere göre, onlarca sendika ve bağımsız federasyonun katılımıyla gerçekleşen bir grevle karşı karşıyayız. Bununla birlikte üç yüzü aşkın çiftçi örgütü de sendikalarla koordineli şekilde Kasım ayının son haftasında gerçekleştirecekleri grevin duyurusunu yaptı. Yeni Delhi'ye doğru rota çizildi. Çelik, kömür, inşaat, ulaşım, sigorta/bankacılık sektörü, savunma ve telekomünikasyon gibi bütün büyük endüstrilerin emekçileri şalterleri indirerek çağrıya kulak verdi.
Modi hükümetinin taleplere verdiği yanıtsa sadece şiddet oldu. Emekçilerin taleplerine kanun tasarısının gündeme geldiği aylar öncesinden beri kulak asılmıyor. Dolayısıyla çalışma yasalarında yapılan düzenlemelerle birlikte iş yükünün artması, kolayca işten atma, devlet destekli sağlık güvencesinden mahrum kalma, sendika kurmanın çetrefilli hale getirilmesi ve zam talebinin zorlaşması gibi sonuçlar doğdu.
Ne istiyorlar?
Hizmet sektörü ve sanayi çalışanlarının talepleri arasında, asgari ücretlere zam, sözleşmeli çalışmada yapılandırma, temel ürünlerin satış fiyatında indirim ve özelleştirmelerin sonlandırılması bulunuyor. Talepleri daha da somutlaştırmak gerekirse, aylık 283 dolar asgari ücret ve 135 dolar emekli maaşı, ihtiyaç sahibi ailelere 10 kilo tahıl desteği, kamu dağıtım sisteminin güçlendirilmesi ve yeni emek yasasının geri çekilmesini sayabiliriz. Bununla birlikte üç tarım yasasının geri çekilmesi, yeni eğitim sisteminden vazgeçilmesi GSMH'nin yüzde 5'inin eğitime ayrılması da talepler arasında.
Çiftçilere gelecek olursak... Onların hükümetten temel beklentileri, ürünleri yetiştirirken harcadıkları maliyetin en az yüzde ellisini geçecek şekilde belirlenecek bir ücretlendirme... Bir diğer konu ise son 25 yılda Hindistan çapında tamı tamına 300 bin çiftçinin intihar etmesi. Pandemi vesilesiyle apar topar geçirilen yasalarla birlikte tarım sektörü büyük şirketlerin arka bahçesi olmaya çok daha müsait bir hale gelmiş durumda. Çiftçiler parlamento tarafından onaylanan üç kanun taslağının da şirketler lehine olduğundan dolayı ücretlendirmede yaşanabilecek olası değişimlerden endişeli. Marketlerde satılan ürünlerin fiyatı ile kendi ürettikleri arasındaki farkın daha da büyümesi bekleniyor.
Çiftçi eylemlerinin yoğunlaştığı noktaların Pencap, Uttar Pradesh ve Haryana gibi eyaletler olması ise hayli önem taşıyor. Pencap, 'Yeşil Devrim' olarak bilinen tarımda modernizasyonun hayata sokulduğu ilk örnek olduğu gibi diğer eyaletlerle birlikte Hindistan'ın tarım yükünü omuzluyor. Aşağıdaki harita bize tarımın GSMH'de kapladığı oranı eyalet eyalet gösteriyor.
GSMH'de eyaletlere göre tarımın durumu.
Grevde bir diğer dikkat çekici noktaysa grevdeki çiftçi ve işçilerin sadece ekonomik haklar için sokakta olmaması. Sendikalar Modi hükümetinin Hindu milliyetçisi politikalarından daha 'Milliyetçi' görünerek kazanmaya çalışmak yerine açık bir şekilde Hindu milliyetçiliğine de cephe alıyor. Ülkede büyük bir tartışma yaratan ve Müslüman Hindistan yurttaşlarını ikinci sınıf vatandaş haline getiren düzenlemeye doğrudan karşı çıkılıyor. Bu bağlamda etnik/dini çatışmaların büyük bir sorun yarattığı Hindistan'da emek hareketleri bir noktaya kadar ortaklaşmış görülüyor.
'Sonuçları tüm Güneydoğu Asya’yı etkileyecek'
Peki eylemde neler konuşuluyor, nasıl bir hava var? ScoopWhoop Unscripted kanalına konuşan grevcilerden biri, “Bize şehir Naksalitleri(1) diyorlar, bize ulus düşmanı diyorlar, doktorlar haklarını aradıklarında yanlış yola saptıklarını söylüyorlar, öğrenciler, çiftçiler... Eh Hindistan nüfusunun yarısı yanlış yola sapmış o halde? Protesto eden kim varsa yanlış yola sapmış!” diyor ve Bihar, Madhya Pradesh gibi bölgelerde olduğu gibi şimdi kendilerinin (Pencap ve Haryana) de yoksullaşacağının altını çiziyor.
Yollara düşen çiftçiler polis tarafından kapatılan barikatlarla karşı karşıya kaldı. Otuz-kırk kilometrelik konvoylar, zaman zaman barikatlara yükleniyor. Zaman zamansa direniş nedeniyle römork arkasında taşıdıkları 'evlerinde' bekleyişlerini sürdürüyorlar. Seyyar mutfaklarda yemekler pişiyor... Ancak yolları terk eden yok. Pencap ve Haryana'dan gelen çiftçiler aylardır zaten direnişte. Dolayısıyla aralarından “Bir yılı da bulsa buradan bir yere gitmiyoruz” sesleri yükseliyor. Bir başka çiftçi ise 'altı aylık yiyecek zulası sakladıklarını' söylüyor ve bir yere gitmeyeceklerini belirterek ekliyor: “Burada duracak, burada yiyip içeceğiz. Bizim için piknik sayılır.” Köylerinden hâlâ gelmekte olan çiftçiler olduğunu söyleyen direnişçilerden bazıları vardiyalı bir şekilde grevi sürdürdüklerini ifade ediyor.
Bununla birlikte ülkenin çeşitli yerlerinde grevin seslerini duymak mümkün. Tabii saldırılar da eksik olmuyor. Tripura'da CITU'ya (Hindistan Sendikaları Merkezi) ait bir sendika bürosuna bisikletlerle gelen kişiler saldırı düzenlendi. Saldırının polisin gözü önünde yaşandığını söyleyen sendika yetkilileri ise yaptıkları açıklamalarda bu uygulamaların hükümetin içinde bulunduğu korkuyu yansıttığını söyledi.
Delhi'ye giden yolu kapatan barikatlar önünde bir direnişçinin kolluk kuvveti ile diyaloğu ise en çok paylaşılan videolar arasında yer aldı. Genç grevci yolu kapatan polisi uyararak “Bu bir devrim beyefendi” ifadelerini kullandı ve "eğer bu meselenin ciddiyetini anlamazlar ise, ülkenin ve tüm Güneydoğu Asya'nın tüm jeopolitik tanımlayacak bir sürecin yaşanacağını ve yetkililer için 'üzücü' bir sonuç yaşanacağını" vurguladı. .
Çeşitli sektörlerde eylemlerin ve ardından saldırıların da büyüdüğü gözlemleniyor. Sağlık çalışanları, Covid-19 salgını sürecinde ciddi yara alan Hindistan'da çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesini talep etti. News Click'te yer alan habere göre, Madhya Paresh'te sağlık sisteminin çöktüğünü, hükümetin sözleşmeli işçi çalıştırarak krize müdahale etmeye çalıştığını söyleyen emekçiler doktorların sözleşmeleri uzatılırken sağlık çalışanlarının sözleşmelerinin sonlandırıldığını vurguladı, düzenleme talep etti. Beş yüzü aşkın sağlık çalışanının eylemine sopalı saldırıda bulunan polis ise otuz kişiyi gözaltına aldı.
Hindistanlı grevcilerin hikayesi, günümüzün hikayesidir
Doğrusunu isterseniz dünya tarihinin en büyüğüymüş ya da değilmiş, zerre önemi yok. Asıl odaklanmamız gereken Hindistan gibi dünyanın emek yükünün ciddi bir bölümünü çeken bir ülkede çalışanların örgütlü bir şekilde greve gitmesi. Birbirinden farklı meslek gruplarının, sektörlerin ve toplumsal kesimlerin müşterek talepler üzerinden hızlı bir şekilde mücadele örmesi de bu grevi farklı bir açıdan da önemli kılıyor.
Elbette emekçilerin taleplerinin de bize anlattığı çok şey var. Başta, Covid-19 krizi ile birlikte artan ve gözle görülür hale gelen neoliberal saldırıların evrenselliği geliyor. Küresel bir yaşam hem egemenlerin hem de virüsün işine geliyor elbette, ama aynı bağlar dünyadaki emekçilerin de birbirleriyle hemhal olmasını hiç olmadığı kadar kolaylaştırıyor.
(1) Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ile bilinen ve ismini Batı Bengal'deki Naxalbari köyünden alan köylü isyanı ve silahlı hareketi. 'Naksalitler' olarak da anılan gerillalar Hindistan'ın çeşitli bölgelerinde varlığını sürdürüyor.
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler
https://www.ipsnews.net/2020/11/working-class-bears-disproportionate-burden-covid-19-economic-fallout/
https://thewire.in/agriculture/interview-vijoo-krishnan-aiks-msp-farm-bills-farmers
https://hindi.newsclick.in/Madhya-pradesh-Police-lathicharge-on-health-workers
https://peoplesdispatch.org/2020/11/27/250-million-people-participate-in-nationwide-strike-in-india/
https://www.reddit.com/r/socialism/comments/k6v75r/a_day_at_the_farmers_protest_in_india_with/
https://gaiadergi.com/hindistandaki-bagimsiz-ciftciler-yeni-bir-yesil-devrime-hazirlaniyor/
https://sendika.org/2020/12/bu-bir-devrim-beyefendi-thomas-crowley-602851/
Gazete Duvar / 06.12.20