Bu iktidar gelecek ekonomi yangınını yönetemez- Erdal Sağlam

Mevcut iktidar kapasitesinin ekonomide çıkabilecek yangını yönetme kabiliyeti göstermediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte bu nedenle, en ufak bir kıvılcım bu yönetimle, beklenenden daha önce bir yangına da dönüşebilir.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 03 Ağustos 2021
  • 09:00

Piyasalarda yaşanan yaz rehaveti TL’nin değer kazanmasına, hisse senedi piyasalarında artışa neden oluyor ama bunun devamının gelmeyeceğini herkes biliyor. Yılın son çeyreğinde küresel etkiyle piyasalarda başlayacak ateşin, özellikle Türkiye için yangına dönüşme ihtimali çok yüksek.

Ekonomide yılın son çeyreğinde başlaması beklenen bozulmanın nasıl yönetileceği büyük bir soru işareti olarak önümüzde duruyor. Son haftada yangın felaketinde yaşananların, her alanda olduğu gibi ekonomide de ileriye dönük umutları iyice kararttığını söyleyebiliriz. 

İklim değişikliğinin somut etkilerini bir yandan seller öte yandan orman yangınları ile yaşıyoruz. Başka ülkelerde yaşananları bir sinyal olarak dikkate almadığımız, son yangın felaketiyle ortaya çıktı. Çevre ülkelerde benzer yangınlar yaşanırken Türkiye’deki yangınla mücadele tam bir fiyasko oldu. Türk Hava Kurumu uçaklarının kullanılmaması, geçmiş deneyimlerin yok sayılması, uluslararası yardım istemekte yaşanan gecikme, Yunanistan’ın yardım talebini kabul etmemek, yangın bölgesindeki organizasyonluk, yangın bölgesinde halkın taleplerine “zararları karşılayacağız” deyip kredili ev yapımlarının önerilmesi gibi sayılamayacak kadar çok yanlış yapıldığına, son bir haftada şahit olduk.

Yangın felaketinin başta devlete duyulan güvensizlik olmak üzere birçok alanda zaten yerinden oynayan taşların devrilmesine neden olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ucuz propagandalarla yangını fırsat bilip düşman yaratma hevesleri ve ırkçılığın hortlamış olması da yönetimin zaafiyeti olarak ortaya çıktı. 

Bu felaketin bize somut olarak gösterdiği sonuç; sevaplarıyla günahlarıyla var olan kurumların tümüyle yok edilmesi ve devletin fonksiyonunu bu nedenle yerine getiremeyişiydi. THK’nin eksikleri ve yanlışları vardı ama orman yangınları başta olmak üzere devletin önemli bir fonksiyonunu yerine getiriyordu. Bu kurumu düzeltmek ya da bunun işlevini yerine getirecek yeni organizasyonlar kurmak yerine, ideolojik kaygıları da işin içine katıp, devletin kurumlarını yok etmeye çalıştığınızda neler olduğunu, geçen hafta somut biçimde gördük. Bu işlev birilerini nemalandırmak için uçak kiralayarak kapatılmaya çalışıldığında devletin çuvalladığını acı biçimde yaşadık. Canlar gitti, ekolojik ve ekonomik kayıplar çok büyük.

Yaşadığımız yangın felaketi toplumda uzun süredir yaşanan “yönetilemiyoruz” algısını ve büyüyen zararlar nedeniyle yaşanan öfkeyi iyice artırdı. 

Mevcut “tek adam” görünümü, bakan dahil yöneticilerin beceriksizlikleri biriken liyakat sorununun nasıl hayati hale geldiğini gösterdi.

Ekonomi zaten yönetilemiyor

Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetimdeki bozulmanın en ağır yaşandığı alanlardan biri, ekonomi. Son yıllarda ekonomideki bölüşümün çok dar kadroya kıyak sağlanarak bozulduğu, halkın ve gelecek kuşakların ileriye dönük yüklerinin çok ağır biçimde artırıldığı, her alanda borçların büyüdüğü, enflasyonun yükseldiği, gelir dağılımının iyice bozulduğu, ekonomiyi ilgilendiren krizlerin çok kötü yönetildiği bir dönemi yaşadık. Dış politikadaki vahim hatalar ekonomik tabloyu iyice ağırlaştırdı. 

Bilime aykırı ekonomi yönetimi anlayışına geçen kasımda ara verilince yeniden umutlanıldı ama ancak 4 ay sürdü. Rasyonel yönetim için göreve gelen iki kişiden biri görevden alındı, diğeri ise işlevsiz biçimde bakanlık yapmaya devam ediyor. Sonuçta ekonomi yönetimi ve TL’ye güvenin iyice kaybolduğu bir süreç içindeyiz.

Bu güvensizliğe rağmen temmuzdaki bayram tatilinden itibaren piyasalar bir yaz rehavetine girdi. FED’in varlık alımlarını sürdüreceğini açıklaması, ABD yönetiminin yeni altyapı yatırım hamlesini Cumhuriyetçilere kabul ettirmesi, tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye’deki piyasaları da sevindirdi. TL’nin son günlerdeki değer kazancı dün de devam etti ama temmuz ayında en çok değer kaybeden ikinci paranın TL olduğunu da unutmayalım.

Bugün temmuz enflasyon rakamları açıklanacak ve yıllık enflasyon yüzde 18’in üzerini görecek. Piyasalar yüzde 18’lik seyrin yılsonuna kadar sürmesini beklerken Merkez Bankası Cumhurbaşkanı’nın istediği faiz indirimini yapmak için hâlâ fırsat kolluyor.  

Hem de büyük ihtimalle FED’in varlık alım programını azaltmaya başlaması, en azından programını açıklamasının beklendiği, yani gelişmekte olan ülkelere fon akışının duracağı bir dönemde böyle bir yönetim işbaşında olacak.

Küresel gelişmeler ve artacak enflasyona rağmen faiz indirme baskısının sürmesi, ABD ve AB yaptırımlarının devreye girme, Halkbank davasından tazminat çıkma ihtimali gibi riskler de önümüzde duruyor.

Bu riskler gerçekleşirse ekonomideki ateşin yangına dönme ihtimali çok yüksek. Mevcut iktidar kapasitesinin ekonomide çıkabilecek yangını yönetme kabiliyeti göstermediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte bu nedenle, en ufak bir kıvılcım bu yönetimle, beklenenden daha önce bir yangına da dönüşebilir. 

Cumhuriyet / 03.08.21