Savaştan farksız. Bir gecede 155 can. 105’i Ermeni, 50’si Azerbaycanlı asker. Hegemonya oyununda kayıplar sadece detay! 9 Kasım 2020 Ateşkes Anlaşması’ndan beri en ciddi çatışma.
Bakü’ye göre çatışmaya sebep, Ermenilerin arazilere ve yollara mayın döşemeleri. Bununla ilgili kanıt sunmuyor. Tenezzülü de yok. Daşkesen, Kelbecer, Laçın ve Zengilan istikametlerinde geniş çaplı Ermeni provokasyonlarından bahsediyor. Ama bombaladığı yerler klasik çatışma bölgeleri değil Ermenistan’ın egemen toprakları.
Erivan’a göre 13 Eylül’de saat 12:05’ten itibaren Azerbaycan güçleri Vardenis, Cermuk, Sisian, Goris ve Kapan dahil tüm sınır boyunca yerleşim merkezlerini top, tank ve SİHA’larla vurdu; Ermenistan güçleri Azerbaycan mevzilerine ateş açarak yanıt verdi.
2020’de Bakü ve Ankara ağız birliğiyle askeri harekâta Ermeni provokasyonlarını gerekçe göstermişti. Fakat öncesinde Türkiye ile Azerbaycan işgal altındaki rayonları geri almak üzere kapsamlı harekât planları yapmıştı. Hesapta çatışma varsa aranan provokasyon bulunur.
Kalıcı barış tesis edilmediği sürece güç gösterisi, bilek kırma denemesi, koşulları lehe çevirme hamlesi derken bu tür çatışmalar coğrafyanın kaderidir.
2020 anlaşması uygulanamıyor. Maddelerle ilgili yorum ve çıkarımlar birbirine zıt. Anlaşmada ulaşım yollarının açılmasından bahsedilirken Azerbaycan bunu Zengezur (Syunik) üzerinden Nahçıvan’a bir koridor olarak ele alıyor. Erivan ‘koridor’ ifadesini egemenliğin devri ve Ermenistan topraklarını kesilmesi olarak görüyor. Ve böyle bir şeyin olamayacağını vurguluyor.
Diplomasi yürümüyor, asker yürüsün bari!
2020’den bu yana en somut gelişme, Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan Laçın koridoruna alternatif olarak yeni bir yolun inşa edilmesinin ardından geçen ay Laçın’ın Azerbaycan’ın kontrolüne geçmesiydi. Bunun arkasında yine güç dayatması vardı.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 11 Ocak 2021'de Moskova'da Rusya lideri Vladimir Putin'in arabuluculuğunda ulaşım bağlantılarının yeniden kurulması yönünde mutabakat sağlamıştı. 26 Kasım 2021'de konu Soçi'deki üçlü buluşmada tekrar ele alınmıştı. Paralel bir mekanizma daha devreye girmişti: Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel'in kolaylaştırıcılığında Aliyev ve Paşinyan dört kez Brüksel’de buluştu. İlki 14 Aralık 2020’de, sonuncusu 31 Ağustos 2022’de. Barışa doğru bir rota çizilmeye çalışıldı. Michel son buluşmada liderlerin çalışmaları hızlandırmaya karar verdiğini açıkladığında taslaklar üzerinde umut verici bir yakınlaşmanın olabileceği düşünülmüştü. Temelsiz bir iyi niyet. Demek ki hızlandırılan çalışmalar başkaymış. Öyle anlaşılıyor ki savaşı körükleyerek masada başka bir denge kurmayı umuyorlar.
Herkes görünürde uzlaşmak istiyor ama sahici bir ilerlemenin olmadığını söylemek kimsenin işine gelmiyor. 31 Ağustos’ta Brüksel’deki toplantıda iki ülke dışişleri bakanlarının bir ay içinde taslak metinler üzerinde çalışmak üzere buluşması kararlaştırılmıştı. 30 Ağustos'ta Moskova'da sınırları belirlemeye yönelik başbakan yardımcıları düzeyinde gerçekleşen görüşmeler de kasımda Brüksel'de devam edecek. Tabii bu arada 15-16 Eylül’de Semerkant’ta Paşinyan ve Aliyev’in de davetli olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi var. Çatışmalar bu buluşmaları hedefleyen taktik manevralar olarak da ele alınabilir.
Uluslararası koşullar Aliyev’e çalışıyor
Belli ki Azerbaycan tarafı askeri galibiyet, zengin silah stoku ve uluslararası koşulların kendisine sağladığı üstünlüğü kullanarak masada da azami sonuç almak istiyor. Türkiye’nin desteğinin yanı sıra uluslararası koşullar Aliyev’in elini rahatlatıyor. 2020 anlaşmasının garantörü Rusya, Ukrayna savaşıyla meşgul ve ambargolarla başı dertte. Hele şu sıralar Harkiv’deki dramatik çekilme Rusların başka bir şeye bakmasına izin vermiyor. Enerjide Rusya’ya alternatif olarak Azerbaycan’ı gören Batı’nın Aliyev’i üzmesi de zor.
Karabağ’dan farklı olarak bu kez Ermenistan toprakları saldırıya uğradığı için gözler Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) çevriliyor. Ancak Rus NATO’su Erivan’ın yardım çağrısı karşısında “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” diyemiyor. KGAÖ üyeleri Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan, Azerbaycan’a askeri bir duruş sergileyebilir mi? Bunu Rusya bile istemiyor. Yapabildikleri sınırda durumu tespit için bir heyet göndermek. Ermenistan’da üsleri olan Rusya. Savunma taahhüdü olan da Rusya. Ne var ki Rusya jeostratejik ve devasa ekonomik çıkarları olan Azerbaycan ile askeri ortağı Ermenistan arasında tercih yapmak istemiyor. Rusya krizin kendisini bu tür bir ikileme sokacak şekilde ilerlemesine de seyirci kalamaz. Rusya için en iyisi arka bahçede hakemlik!
Beri taraftan Putin’in anlaşmayı hayata geçirme konusunda acelesinin olduğu söylenemez. Acelesi olan “Enerji ve ulaşım koridorları açılacak, Hazar ve Orta Asya ile kestirmeden ulaşılacak” diye hayaller kuran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
Aliyev-Erdoğan ikilisi ABD ve Fransa’nın Minsk Grubu’nu devreye sokma teklifine de set çekiyor. Sahada güçlü bir pozisyon kazanmışken bunlara “Geçti Bor’un pazarı” demeye çalışıyorlar. Bakü ve Ankara’ya göre Minsk Grubu’nun geçmişteki çabaları statükoyu korumaktan başka bir şeye hizmet etmedi. Statüko da Ermenistan’dan yanaydı.
Kafkasya’da barış, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin önünü açabilir. ABD’nin tercihi Rusya’nın çevrelenmesi siyasetine uygun olarak Güney Kafkasya’daki üç cumhuriyetin Türkiye üzerinden Batı ile ortaklığını geliştirmesi. Paşinyan iktidara Ermenistan’daki Rus nüfuzunu karşısına alarak gelmişti. Ermenistan’ın kuşatılmışlığını ve Rusya’ya bağımlılığını azaltacak bir normalleşme seçeneğine sıcak bakıyor. Savaş sonrası seçim zaferi, barışçıl bir sayfa için liderlik etme şansını artırdı. Ancak Aliyev’in koşullarında bir barışa Paşinyan’ın da nefesi yetmeyebilir. Rusya’nın arka bahçesindeki gelişmelere NATO’nun hesaplarını gözardı ederek yaklaşması mümkün değil. Dönemsel olarak Putin-Erdoğan yakınlaşması Rusya’nın derinlerdeki kaygılarını soğutmaz.
Koridoru aç, Karabağ’ı unut!
Peki ya Aliyev’in koşulları? Geçen martta 5 maddelik bir barış teklifi sunmuştu. Devletlerin birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırların dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını karşılıklı olarak tanıması ilkesine dayanıyordu. Prensipte bunlara itiraz gelmiyor. Ama içinin doldurulmasına sıra gelince barış ihtimali fersah fersah uzaklaşıyor. Erivan’a göre Karabağ’ın statüsü ve sınırlar üzerine uzlaşma olmadan temel ilkeleri kabul ettim demenin bir anlamı yok. Aliyev ise artık Karabağ diye bir sorunun kalmadığını savunuyor. Basitçe diyor ki Ermeniler ya Azerbaycan’ın egemenliğini içlerine sindirir ya da çekip giderler. Bu yaklaşımı içine sindiren bir Ermeni lider ‘intihar misyonu’ ile yürüyor demektir.
Ulaşım hatlarının açılmasından da Ermenistan şunu anlıyor: Azerbaycan kuzeyden Tavuş ya da güneyden Syunik (Zengezur) üzerinden Nahçıvan’a mevcut altyapıyla ulaşabilir. Buna karşın Ermenistan da Erivan-Tiflis-Bakü-Rusya demiryolunu ve İran’a erişim için Erivan-Nahçıvan-Culfa demiryolu ya da otoyolunu kullanabilmeli. Ermenistan güzergâh seçiminden çok yolların statüsü üzerinde duruyor. Daha önce Paşinyan, “Azerbaycan'ın Ermenistan’ın egemen toprakları üzerinden Nahçıvan’a ulaşım imkânı olmalı, bunu kabul ediyoruz. Buna mukabil Ermenistan’ın da Azerbaycan toprakları üzerinden Rusya ve İran’a ulaşımı olmalı” demişti. Beri taraftan Erdoğan’ın önerdiği 3+3 forumunun gerçekçi olabilmesi, bütün tarihi hatların açılmasını içeren bölgesel bir entegrasyon perspektifini gerektirir. Kafkasya geçişli İran-Rusya, Ermenistan-Rusya, Ermenistan-İran, Türkiye-Ermenistan ve Ermenistan-Azerbaycan bağlantılarını yeniden kurmak icap eder. Paşinyan yolların durumu üzerine oluşturulan çalışma gruplarının İcevan-Kazah, Berd-Tovuz, Angeghakot-Biçenek, Horadiz-Yerask, Horadiz-Meğri-Ordubad-Yerask rotaları üzerinde durduğunu açıklamıştı. Bölgedeki tüm ulaşım hatları üzerindeki engellerin kaldırılması hedef olarak konulduğunda sorun Zengezur’un ötesine geçiyor. Paşinyan güneyde sınır hattı boyunca ilerleyen Yerask-Ordubad-Meghri-Horadiz demiryolunun da yeniden yapılması gerektiğini dillendirmişti.
Sadece tren hatları ile ilgili basit bir tablo sunalım: Nahçıvan’dan Azerbaycan’a giden tarihi tren yolu Zengezur ile Meğri-Horadiz arasında; Erivan’dan İran’a bağlanan tren hattı Nahçıvan sınırında; Bakü ve Erivan bağlantılarına sahip Tiflis-Soçi hattı Abhazya tarafında; Erivan’ı Bakü-Tiflis tren hattına bağlayan demiryolu Gazah istikametinde; Erivan ile Tiflis arasındaki ana hatta bağlanan 60 kilometrelik Kars-Gümrü demiryolu Ermenistan-Türkiye sınır bölgesinde kesiliyor.
Barış, barışçıl ve ortak bir gelecek tasavvuru olanlarla inşa edilebilir. Bakü-Ankara ortaklığı konjonktürel boşlukta ateş gücüyle bir şeyler dayatıyor. Bunun barışın inşasıyla bir ilgisi olabilir mi?
Gazete Duvar / 15.09.22