Banliyö isyanının ekonomi politiği- Mehmet Ali Güller

Örgütlü güç eksikliği sorunu, bu ve benzeri her türlü “kendiliğinden” eylemlerin sorunudur zaten...

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 03 Temmuz 2023
  • 10:00

Polisin 17 yaşındaki Cezayir kökenli Nahel’i vurması, Fransa’da yeni bir isyana dönüştü. Yine öncekiler gibi gençler, ırk ayrımına uğradıkları gerekçesiyle kamu kurumlarını, polis binalarını hedef alıyorlar.

Bu nedenle eylemleri “Fransa’daki ırkçılığa isyan” diye niteleyebiliriz. Polisin diğer ırklara karşı daha sert davrandığı, silah kullanma hakkını daha rahat kullandığı istatistiklerden de anlaşılıyor.

Banliyölerde yoksulluk

Bu isyan ne ilk ne de son olacak. Çünkü isyana zemin oluşturan temel sorun, Fransa’da gittikçe büyüyor ve derinleşiyor. O zemin Fransa’da “sosyal devleti” adım adım eriten neoliberalizmdir. Ve neoliberalizm en çok Fransa’daki banliyöleri vuruyor.

Banliyöler, Fransa’da II. Dünya Savaşı sonrasında, 1945-1975 arasında, kent çevrelerine yapılan toplu konutlar. Bu toplu konutlar aslında Fransa’nın orta sınıfı/tabakaları için yapılmış ancak Cezayir savaşı sonrası yaşanan yüksek işsizlik ve ırksal gerilim gibi nedenlerle düşük gelirli göçmen topluluklarının mekânlarına dönüşmüş (Mustafa K. Erdemol, Halk TV, 1.7.2023).

Banliyöler Fransa’nın en yoksul yerleri... Banliyölerdeki işsizlik oranı, Fransa genelinin iki katı. Bazı banliyölerde işsizlik yüzde 40’lara kadar çıkıyor. Fransa genelinde yoksulluk sınırının altında yaşayanlar yüzde 14 iken bu oran banliyölerde yüzde 40’ı aşıyor (Ali Rıza Taşdelen, Aydınlık, 2.7.2023).

Fransız sömürgeciliğinin temel rolü

Banliyöler ve burada yaşayan yoksul Afrikalı ve Asyalılar, kuşkusuz Fransız sömürgeciliğinin sonucudur. Bu gerçek, diğer bütün gerçeklerden daha önemlidir ve birinci gerçektir.

Şundan; Fransız sömürgeciliğini “unutarak” ne Fransa’daki göçmen çokluğu anlaşılabilir ne de etki-tepki ilişkisinin bir yansıması olarak Fransız aşırı sağcılığı, ırkçılığı...

Ve elbette bu gerçek atlanarak yapılacak her çözümleme hatalı; haliyle o çözümlemeden çıkacak çözüm önerisi de sorunlu olacaktır.

Neoliberalizm ve sosyal devletin erimesi

İkinci büyük gerçek ise Fransa’da neoliberalizm ve onun sonucu olarak sosyal devletin erimesidir.

Bu erime Macron döneminde daha da arttı. 90’larda banliyölerde hâlâ sosyal devlet vardı. Banliyölerde işsizliği azaltmaya, gençleri topluma kazandırmaya çalışan pek çok dernek ve sosyal kurum vardı. Sosyal devletin araçları olan sosyal kurumlar, neoliberal politikaların sonucu olarak ödeneksizlik nedeniyle hizmet veremez oldu, eridi, kapandı...

Yani neoliberalizm banliyölerde sosyal devleti yok etti. Banliyölerde devlet sadece polis gücü şeklinde kaldı (Doç. Dr. Buket Türkmen, Cumhuriyet, 2.7.2023).

Örgütsüzlük

Özetle, Fransa’daki isyanlar sömürgecilik bakiyesi sorunların yatağında ve neoliberalizmin sosyal devleti öldürmesiyle oluşan siyasal ve sosyal zeminde ortaya çıkmaktadır.

Öncekiler de dahil bu haklı isyanların bir sonuç alamaması ve giderek orta tabakaları bile tepkisine neden olan yakıp yıkma yönü, kuşkusuz isyancıların örgütsüzlüğünden, örgütlü bir siyasal kuvvetin kılavuzluğunda gerçekçi bir hedefe sahip olmamasındandır. 

Örgütlü güç eksikliği sorunu, bu ve benzeri her türlü “kendiliğinden” eylemlerin sorunudur zaten...

Cumhuriyet / 03.07.23