Rusya açısından Ukrayna savaşının bir yönü de Karadeniz’i “NATO gölü” yaptırmamaktı.
ABD, 2008’de Bükreş’teki NATO zirvesinde Ukrayna’ya (ve Gürcistan’a) üyelik sözü vererek hem Rusya’ya karada NATO komşuluğu sınırını artırmayı hem de Karadeniz’de NATO sahilini artırmayı hedefledi. Türkiye, Bulgaristan ve Romanya dışında Ukrayna ve Gürcistan da NATO üyesi yapılabilirse, Karadeniz’e kıyısı olan 6 ülkeden 5’i NATO üyesi olmuş olacaktı.
Mesele budur; Ukrayna ve Gürcistan’daki “turuncu devrimler/darbeler” bu iki ülkeyi ABD stratejisine çıpalamak, Rusya’nın müdahaleleri de ABD’nin kuşatmasını yarmak içindi...
Anglosakson planı
Rusya’nın Ukrayna’ya özel askeri operasyonuyla birlikte, ABD-İngiltere ikilisi açısından Karadeniz’e girebilmenin bir yolu, “tahıl sorunu”ydu. Batı medyası günlerce “Ukrayna buğdayı gidemediği için Afrika’da açlık yaşanıyor” yalanını çiğnedi.
Nitekim Tahıl Koridoru kurulduktan sonra da görüldü ki Ukrayna buğdayı Afrika’dan çok Avrupa’ya gidiyordu. Son tablo şudur: Toplam tahılın yüzde 40’ı Avrupa’ya giderken Afrika’ya yalnızca yüzde 12’si gidebilmişti. (AA, 17.7.2023)
Sözde açlıkla mücadele için yapılan asıl Anglosakson planı şuydu: Ukrayna’dan çıkan tahıl yüklü gemilere, NATO üyesi ülkelerin savaş gemileri eşlik edecekti. Haliyle bu önce Montrö’nün delinmesi, Türkiye’nin savaşın tarafı olma tuzağına düşürülmesi ve NATO’nun Karadeniz’e girmesi demekti.
Tahıl koridoru
O plan hayata geçemedi; Ankara ile Moskova arasındaki Montrö’yü koruma anlayış ortaklığı, yeni bir formül oluşturdu. Türkiye’nin arabuluculuğunda Rusya, Ukrayna ve BM, 22 Temmuz 2022’de ikiz anlaşmalar imzaladılar. Bu anlaşmalardan biri, Ukrayna buğdayının Tahıl Koridoru’ndan taşınması, diğeri de Rusya’nın tahıl ihracatının önündeki yaptırım kaynaklı engellerin kaldırılmasıydı.
Anlaşmanın Ukrayna bölümü uygulandı ama Rusya bölümünde adım atılmadı. Buna rağmen 18 Kasım 2022’de 120 gün daha, 18 Mart 2023’te 60 gün daha ve 18 Mayıs’ta yeniden 60 gün daha uzatıldı. İkiz anlaşmaların Rusya’yla ilgili kısmında bir ilerleme olmadığı için, Moskova 18 Temmuz’da artık uzatmaya gitmeyeceğini açıkladı.
Tam bu süreçte, ABD’nin verdiği misket bombalarını da kullanan Ukrayna’nın Donbas’a saldırısı, Kırım köprüsünü vurması, Erdoğan-Zelenski görüşmesi sonrası Nazi Azov Taburu komutanlarının iadesi gibi konular da Moskova’nın Tahıl Koridoru’nu sonlandırma kararı almasında olasılıkla etkili olmuştur.
‘AB kapısı’ aldatmacası
Erdoğan’ın NATO zirvesinde Biden’la görüşmesinden sonra 1) bunu Türk-Amerikan ilişkilerinde “yeni bir başlangıç” ilan etmesi, 2) Biden’ın talebini yerine getirerek İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması, 3) Yunanistan Başbakanı Mitçotakis’le görüşerek “normalleşme” adımı atması, 4) AB’ye “uyum” mesajları vermesi, açık ki Erdoğan’ın dış politikasında yeni bir sürece işaret ediyor.
NATO’nun son kararlarından da anlaşıldığı üzere, ABD’nin Asya üzerine belirlediği “ilerleme hatlarından” biri Karadeniz. Erdoğan’ın Atlantik’e “tam uyum” işareti verdiği bu yeni süreçte, ABD yeniden Türkiye’ye Karadeniz baskısı uygulayacaktır.
Son Ukraynalı kalana kadar “uzun savaş” isteyen ABD, “Tahıl Koridoru”nu, “Çatışma Koridoru” yapmak isteyecektir.
Dolayısıyla Türkiye’nin önündeki en sıcak ve yakıcı sorun şu anda budur. Dün Türkiye’yi Atlantik’e çıpalı tutmanın aracı yapılan “AB kapısı” aldatmacası, bu kez Atlantik’i Karadeniz’e sokmanın aracına dönüştürülmektedir.
Cumhuriyet / 22.07.23