ABD yönetici elitlerini dehşete düşüren Donald J. Trump’la geçen dört yıl sona erdi. 6 Ocak’taki Kongre baskınına varan kapışmanın ardından Amerikan halkı ve ABD politikalarından doğrudan etkilenen dünyanın kalanında yaygın algının özeti şöyle: ‘Kötü Trump’ gitti, ‘İyi Biden’ geldi. ‘Önce Amerika’nın yerini ‘Amerika geri döndü’ aldı. Ve alkışlar...
Demokrasinin ‘renkleri’
ABD’nin 46’ıncı Başkanı Joseph Robinette Biden Jr, Trump’ın ters yüz edecek şekilde; Latin ve Müslüman asıllıların haklarından, Meksika duvarının inşasına son verilmesine, Paris İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’ne dönülmesine uzanan bir dizi kararname ile işe koyuldu. ‘Çok taraflılığın’ ve ‘özlenen Amerikan liderliğinin’ döneceği umuduyla sevinen dünyalıların ‘umutlarını yeşertti’. Söylenen o ki, Biden, Kongre baskınını da ‘hayra çevirecek’. Bu yıl düzenlenecek ‘demokratik uluslar zirvesiyle’, ABD’nin ‘yeniden kavuştuğu istisnai demokrasisi’ eşliğinde ‘otokrasilere’ karşı gövde gösterisi yapılacak.
Biden’ın bir de kadınlarla donattığı kabinesi var. Tabii geçmiş icraatları üzerinden sorular yöneltmek yerine ‘kimlik siyaseti’ icabı ‘cinsiyet’ ve ‘renk’ üzerinden bakmak moda. Hazine’den istihbarata uzanan bu isimlerin asli tamamlayıcısı, ebeveyni Hindistan ve Jamaika asıllı ilk ‘renkli’ ve ‘kadın’ Başkan Yardımcısı Kamala Harris olunca, ‘gökkuşağı’ beliriyor. Kamala’nın California’daki başsavcılık günlerinde siyahların aleyhine ceza sistemini sahiplenmesi de zengin avukat kocası Doug Emhoff’un emekçiler aleyhine davalarının da bu tabloyu bozmasına izin verilmeyeceği muhakkak. Marxist babası Donald Harris’e de dönüp bakılacak değil.
Bernie’nin eldivenli montajı
Biden’ın devraldığı koşullar zorlu: Kovid-19 yüzünden 405 binin üzerinde insan öldü, günlük can kaybı 2000-4000. Biden şimdiden ‘durumun daha ağırlaşmasını’ beklediğini söylüyor. Haklı. 25 milyon vaka var. Ekonomik kriz katlandı, işsizlik, yiyecek kuponlarına talep büyük. Federal yardım paketini eyaletler bazında yardım kampanyaları izliyor.
ABD önayak olduğu ‘küreselleşmenin’ mağduru. Ağır sosyal eşitsizlik ve sanayisizleşme getiren ticaret anlaşmaları, sosyal programları yok etmiş kurtarma paketlerinin sonuçları bunlar. Bu yapının bizatihi tesisinde rol oynamış bir akıl ve ekiple Biden’a umut bağlanıyor. Bu yolda Franklin D. Roosevelt’in ‘New Deal’i (Yeni Düzen) ve yeni versiyonu ‘New Green Deal’ anılıyor, Demokratik Parti’nin ‘radikal sol’ diye anılan kanadının zorladığı tartışmalar yaşanıyor.
İşin aslı Biden’ın, Trump’ı yenmesinde aynı ‘radikal solun’ payı büyük. Ne ki Biden, ‘çalışma bakanlığı’ için heveslenen Bernie Sanders’ı derhal ekarte etti. ‘Radikal sol’un sesi olan Alexandria Ocasio-Cortez’in Kongre’de Enerji ve Ticaret Komitesi üyeliğine geçit verilmedi. Cortez, şimdiden, ‘Medicare For All’ (Herkes için Sağlık) kampanyasından geri basıyor. Demokratların ‘radikal sol’u bir kez daha ‘tufaya düşürdüğünün’ sembolik görüntüsü, Bernie Sanders’ın sosyal medyada her duruma monte edilen ‘yemin törenini yün eldivenleriyle izlerkenki’ fotoğrafı olsa gerek.
Eski köye ‘yeni düzen’
Biden’ın politikaları ‘ekibiyle’ konuşuyor. 2008 bankacılık krizinin mimarlarından, Clinton’ın Ekonomi Danışmanları Konseyi’nin başkanlığını yürütmüş, FED yönetim kurulu üyesiyken 1933’ten kalma Glass-Steagall yasasının yürürlükten kalkmasını desteklemiş Janet Yellen, Hazine Bakanı. Dört yıl önceye dek ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nı (CENTCOM) yönetmiş, Savunma şirketi Raytheon’un yönetim kurulunda yer almış Lloyd J Austin, Savunma Bakanı. Obama yönetiminin CIA başkan yardımcısı, İHA’larla suikast programının genişletilmesi ve işkence programlarında rol oynamış Avril Haines, Ulusal İstihbarat Direktörü. Her tür liberal müdahalecilik girişimini desteklemiş Anthony Blinken, Dışişleri Bakanı. Yerli petrol ve gaz üretiminin genişletilmesini teşvik etmiş, Obama’nın anılarına bakılırsa ABD kıyılarının sondajlara açılması için uğraşmış eski Dışişleri Bakanı John Kerry ‘iklimden’ sorumlu. Benzeri çok isim var.
Demokrat Bill Clinton, Wall Street’in boş yere ‘en sevdiği’ başkan değildi. Yoksulluk karşıtı federal programlara son veren, NAFTA’yı geçiren, uyuşturucu savaşlarını patlatan ve büyük bankalar üzerindeki ‘New Deal’ sınırlamalarını kaldıran oydu. Barack Obama, boş yere Wall Street’in ‘umudu’ olmamıştı. 2008 krizinde büyük şirketleri kurtaran, CEO’ların bonuslarına dokunmayan yine oydu. Biden’dan ‘New Deal’ ummak kanımca, Demokratların pandeminin en büyük kazananı büyük sigorta şirketleri, hastane grupları, savunma sanayi ve giderek tümünün sesi olan Silicon Vadisi’nin ‘big tech’iyle ilişkileri düşünülürse, naif kaçıyor. İnsanın ‘hangi New Deal’ diye sorası ve ‘dört yıl sonra Trump’tan beter bir demagog, dünyanın kabusu olur mu’ diye efkarlanası geliyor.
Kurumsal yapının Trump’ın yarattığı ‘hasarın tamiri’ ve ABD’nin ‘dünyanın istisnai ülkesi olduğunu’ ıspatlama çabasının Biden dış politikasına etkilerine de haftaya bakalım. Korkarım ekibinin Senato’daki onay oturumlarında çizdiği vizyon, ‘Trump döneminin makyajı’ eşliğinde, dünyayı, Soğuk Savaş’takini bile yaya bırakacak ‘ağır bir propaganda savaşının’ beklediğine işaret etmekte.
BirGün / 25.01.21