Afrika Boynuzu'nun dibinde, Mavi Nil'in ve insanlığın en eski medeniyetlerinden birisine ev sahipliği yapan Etiyopya, küresel neoliberal düzenin yeni savaş sahnesi. Nisan 2018'de vekil başbakan olarak atandığında Batı liberal ekolünün en şaşaalı övgülerine mazhar olmuş ilk Müslüman Başbakan olan Abiy Ahmed'in başı cidden dertte. Liberal Abiy, bugün 'birlik' temasıyla kuzeydeki özerk Tigre eyaletini uçaklarla bombalıyor. Etiyopya OHAL altında dünyayla bağlantısı kesik bir eyaleti ve Sudan ile Eritre sınırındaki on binlerce sığınmacıyla anılır oldu.
Abiy Ahmed'i, Etiyopya başkenti Addis Ababa ve çevresini 2019 Mayıs'ında BM'nin Dünya Barış günü etkinlikleri vesilesiyle ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Ülkede egemen kadim Amhara dilinde 'yeni çiçek' anlamına gelen Addis Ababa'nın caddelerindeki bilboardlarda Amerikan çizgi romanı 'Wakanda' ve lideri 'Kara Panter'i görmek etkileyiciydi. Marvel yapımı 'Kara Panter' filmini izleyenler anımsar; 'Wakanda' ile, sahraaltı Afrikası'nda ilkel kabilelerin kendilerini dünyadan korumak için görünmez duvar inşa ettikleri uzay çağında bir ülke anlatılır. Abiy liderliğinde 'Wakanda' mesajı Afrika'nın müreffeh geleceğiydi ama, Addis ve civarında cesaret edip dolaşabilenler için manzara parlak değildi. Kentte bulunan Afrika Birliği merkezinin yerleşkesi ve merkez bölgelerinin hemen dibindeki yoksulluk, sefalet, altyapısızlık, deniz seviyesinden 2500 metre yukarıda nefes almakta zorlanan biz yabancılar için doğrusu boğucu havayı katlamıştı.
Wakanda fantezisinin ötesinde somutlanan tek şey ise Çin'in varlığıydı. Doğrudan Çin yatırımlarının tezahürü olan yüksek katlı modern binalar, şirketlerin Mandarin dilindeki tabelaları, kamu hizmetlerinde kullanılan her tür makina ve araç gerecin üzerinde 'Çin damgası' vardı. Biz oradayken ABD'nin Abiy'nin başa geçmesi sayesinde Çin'e karşı el üstünlüğü sağladığı yönündeydi.
Monarşi, feodalizmin tasfiyesi, komünizm ve etno milliyetçilik...
Etiyopya 20'inci yüzyılın son çeyreğine kadar sözlü anlatılara göre, Hz. Süleyman’ın soyundan geldiğine inanılan imparatorlarca yönetildi. Afrika'nın sömürgeleştirilememiş -Liberya ile birlikte- yegane ülkesi. 1936-1941 yıllarındaki faşist Mussolini İtalyası'nın işgali dışında boyun eğdirilebilmiş değil. Ülke savaş sonrası moranşinin başvurusu ile BM ailesinin parçası oldu. Monarşi ve feodal bağlara isyan ise pek çok Afrika ülkesinde olduğu gibi Etiyopya'da da ordu içinde gelişti. İmparator Haile Selassie 1974'te devrildi. Sovyetler Birliği'nin desteği altında 'Derg' (konsey) başa geçti. Mengistu Haile Mariam liderliğindeki Derg, monarşiyi ilga etti. Feodalizmin tasfiyesi, kaynakların millileştirilmesi, toprak reformu ve okuma-yazma oranlarını artırmaya çabalayan Derg, 1980'lerin başlarındaki kıtlıkta on binlerin ölümü eşliğinde bir faciaya imza attı. Koşullar komünizmin tesisine doğrusu hiç uygun değildi. Tasfiye harekatının kendisi bugün 'kızıl terör' diye anılıyor. Başkentin göbeğinde 'kızıl terör müzesi' bulunuyor.
Derg'in sonu Sovyetlerin çöküşü ve eyaletlerden yükselen ento-milliyetçi dalganın birleşmesiyle geldi. Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi (EPRDF) 1991'de Derg rejimine son verdi. 'Hedeflerinin her Etiyopyalının üç öğün yemek yiyebilmesi' olduğunu söyleyen Meles Zenawi liderliğindeki Tigre Halk Kurtuluş Cephesi (TLPF) SSCB'yi 'sosyal emperyalist' gören, köylü toplumunda 'Enver Hocacılık' diyebileceğimiz bir ideolojik hat eşliğinde EPRDF'ye öncülük etti. Federal Demokratik Cumhuriyet kuruldu, çok partili seçimler yapıldı. Bu arada 1998'de başlayan Eritre savaşı donmuş çatışmaya dönüşürken, ülkenin Kızıldeniz'e olan kıyısı yitirildi. EPRDF koalisyonları 1995'te eyaletlere ilkesel olarak ayrılma hakkı da tanıyan anayasa eşliğinde ülkeyi görece istikrarlı biçimde 2018'e kadar yönetti.
Liberalizmin yelkenleri
Etiyopya 106 milyonluk nüfusuyla bugün Afrika'nın en kalabalık ikinci ülkesi. Nüfusun yüzde 62'sini Hıristiyanlar, yüzde 33'ünü Müslümanlar oluştururken, güneyde yüzde 3'lük animistler ve kuzeybatıda küçük bir Yahudi toplumu var. Etnik köken ve diller mozaiği. Oromolar (yüzde 35), Amharalar (yüzde 30) ve Tigreler (yüzde 6) olmak üzere 10'dan fazla etnik grup ve 90'a yakın yerel dil bulunuyor.
Zenawi'nin 2012'deki gizemli ölümüne kadar Etiyopya'yı EPRDF şemsiyesi altında koalisyonlar yönetti. Bu sürece piyasa ekonomisine geçiş eşlik ederken, ordu ve bürokraside Amhara elitlerle birlikte etkili olan Tigrelerin ideolojik altyapısı Çin'e alan açılmasına vesile oldu.
Zenawi'nin ölümüyle başa ülkenin güneyinden Wolayta etnik grubundan Hailemariam Desalegn geçti. 2016'da Çin'in özellikle tarımda altyapı projeleri için el konulan Oromoların arazileri yüzünden patlayan protestolar Desalegn'in istifasıyla sonuçlandı. Kendisi Etiyopya'nın istifa ile iktidarını devreden ilk lideri oldu.
Ve 2018 Nisan'ında Etiyopya'nın başına 'liberal talih kuşu' kondu. Parlamentodaki pazarlıklarla Abiy Ahmed ilk Oromo/Amhara asıllı Müslüman başbakan olarak atandı. ABD'de eğitim almış eski bir istihbarat subayı olan ve iddialara göre CIA ile bağları bulunan Abiy, siyasi tutukluları bıraktı, yasakları kaldırdı, özelleştirmelere girişti, Batı'nın övgülerine mazhar oldu. Körfez monarşilerinin arkaladığı Eritre ile adeta 'hazırlanmış' bir barışa imza koyunca 2019 Nobel Barış Ödülü'nü alması şaşırtmadı.
Abiy, liberal övgüler eşliğinde kısa süre içerisinde eski rejimi tasfiyeye girişti. Geçen sene kendisine 'darbe kurbanı' olacağı söylentileri eşliğinde etnik şiddet kamçılandı. 2019 Kasım'ında EPRDF'yi dağıttı, TPFL'yi dışlayarak başka eyaletlerden siyasi hareketlerin katılımıyla Refah Partisi'ni kurdu. Ancak sorunu salt Tigre ile de değil. Haziran 2020'de Oromolu popüler müzisyen ve aktivist Hachalu Hundessa'nın suikastla öldürülmesinden de suçlanıyor. Hachalu kendisini Oromo elitleriyle iş tutmakla eleştiriyordu. Müzisyenin ölümünü izleyen protesto dalgasına Abiy, internet ve medya ofislerini kapatıp binlerce insanı tutuklayarak yanıt verdi. Bu süreçte eski müttefiki Jawar Muhammed'le ters düştü. Ağustos'a ayarlı seçimleri pandemi gerekçesiyle 2021'e erteledi. Tigre eyaleti itiraz edip özerk bölgede kendi seçimlerini yapınca da seçimi yasadışı ilan etti. Kuzeyin fonlarını ve yoksul çiftçilere ödemeleri kesti. Şimdi dünyaya kapattığı 6 milyonluk bölgeyi TPFL'nin ülkenin kuzeybatısında bir katliama giriştiği iddiasıyla ve 'ulusal birlik' şiarıyla uçaklarla bombalatıyor. Parlamentoda özerk yönetimi yasadışı ilan ettirmiş durumda. Ama Eritre savaşının mirası olarak ordunun yarısının bulunduğu Tigre'de işi kolay değil. Öyle ki kasım başında genelkurmay ve istihbarat başkanlarını kovdu, dışişleri bakanını görevden almak zorunda kaldı.
Amerikan medyası bu savaşa Abiy'nin 'eski rejimi' tasfiye ettiği gerekçesiyle yine alkışlıyor. Bu krizde Etiyopya'nın doğu bölgelerindeki yeni petrol rezervleri de, Abiy'in Mavi Nil üzerinde kıtlıkların kavurduğu ülke için büyük önem taşıyan Büyük Rönesans Barajı'nın yapımını Batılı şirketlere açma hamlelerinin de bulunduğu bir perde arkası fon var. Arkasında Çin'e karşı bölgede pozisyon almakta olan ABD ve Körfez hattının bulunduğu anlaşılan Abiy, ülkesinde etnik parçalanmaya sebebiyet verecek tehlikeli işlere kalkışmış görünüyor.
BirGün / 23.11.20