Sınıfın öfkesini örgütleme zamanı!

İşçi sınıfının duyargalarının bu kadar açık olduğu bir dönemde yoğun ve yaygın bir devrimci faaliyet yürütmek hepimizin üzerine yüklenen bir sorumluluk olarak durmaktadır. İşçi sınıfı dün olmadığı kadar örgütlenmeye elverişli olduğu bir ortamda, döne döne güncel politikaları sınıfa taşıma ve sınıfın açığa çıkan öfkesini örgütleme atılması gereken ilk adım olsa gerek…

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 02 Temmuz 2022
  • 19:00
ikon

Her geçen gün daha da ağırlaşan ekonomik kriz yüzünden işçi ve emekçilerin yaşamı iyice çekilmez bir hal aldı. Temel tüketim maddelerine gelen zamlar, sağanak gibi yağmaya devam ederken bu gidişle de kesilecek gibi görünmüyor. Ücretler daha yılın ilk ayından itibaren açlık sınırının altına kalmasıyla birlikte işçiler için nefes alma dahi lüks sayılır duruma geldi.

Kapitalist sistemin demir yumruğu görevini üstlenen tek adam rejimi, sistemin yapısal krizini daha da derinleştirmiş, sermayedarların büyümesi için işçi ve emekçilerin yoksullaşmasına hiçbir beis görmemiştir. Bu manzaranın içinde soluksuz bırakılan işçi ve emekçiler ise iliklerine kadar hissettikleri sorunlarına karşı bir çıkış yolu aramaktadır. 2022 yıllının ilk aylarından itibaren yaygınlaşan işçi direnişleri bunun en önemli göstergesidir. İşçi ve emekçiler sefalet ücretine ve zamlara karşı bulundukları yerlerde refleks çıkışlarda bulunarak tepkilerini ortaya koymuşlardı.

Öyle ki, ağırlaşan bu tabloda sınıfın genelinin politikleştiği, en geri bilince sahip olanın dahi yaşananlara duyarsız kalamadığı görülmektedir. Hastanede randevu beklerken, belediye otobüsünde yolculuk ederken yaşanan insanlık dışı muameleye dair bir şey söylemeye kalktığınızda hemen etrafınızda insanlar birikiyor. Bazıları meraklı gözlerle tartışanlara kulak kabartıyor, bazıları da tartışmaya ortak oluyor ve içindeki öfkeyi dışa vuruyor.

Bunu en iyi şekilde faaliyet götürdüğümüz sınıf kitlelerinde görebilmekteyiz. Önceki zamanlarda gerçekleştirdiğimiz bildiri ve bülten dağıtımlarında işçilerin tepkisizlikleriyle karşılaştığımız yerlerde şimdi aynı işçiler adeta yaşanan bu duruma ateş püskürttüğüne tanık olmaktayız. Dağıtım esnasında işçilerin birçoğunun konuşmaya açık olduğu ve bildiride/bültenlerde yazılanları merak ettiğini gözlenmekteyiz. Gece-gündüz çalışmasına rağmen dar boğaz içinde debelenmekten bir türlü kurtulamadığını hatta koşullarının daha da ağırlaştığını gören işçiler, doğal olarak başka yol ve yöntem arayışının içine girmekteler. Gerçek çözümün “işçilerin birliğinden” geçtiğinin farkında olan işçiler, yaşadıkları güven problemi, bilinç ve örgütleme düzeylerinin geriliği yüzünden adım atmakta zorlanmaktadırlar.

Ayrıca faaliyet esnasında tanık olduğumuz bu değişimin fabrikaların yangın yerine dönüştüğü de göstermektedir. Tespit edilen bu güncel gelişme ile kaynayan kazan haline gelen işçi kitlelerine daha fazla gitmek gerektiği çok açıktır.

İşçi sınıfının duyargalarının bu kadar açık olduğu bir dönemde yoğun ve yaygın bir devrimci faaliyet yürütmek hepimizin üzerine yüklenen bir sorumluluk olarak durmaktadır. İşçi sınıfı dün olmadığı kadar örgütlenmeye elverişli olduğu bir ortamda, döne döne devrimci sınıf politikalarını sınıfa taşıma ve sınıfın açığa çıkan öfkesini örgütleme atılması gereken ilk adım olsa gerek…

Trakya’dan bir sınıf devrimcisi