Türkiye işçi sınıfına merhaba! Çalışma ve yaşam koşullarımız sürekli kötüye gidiyor. Sömürü çarkı her gün daha acımasız dönüyor. Ben daha önce tekstil sektöründe çalıştım. Tekstil sektöründe birebir satış yok, verilen iş var. Gıda ve giyim ticareti sektöründe ise birebir satış söz konusu. Bu da insanın insan tarafından sömürülmesine daha fazla tanık olmama neden oluyor.
Biraz bundan söz etmek istiyorum. Ben şu anda HD Holding’e bağlı HD İskender şubesinde, haftalık 65 saati bulan çalışma koşullarında garsonluk yapmaktayım. Bizlere verilen görev satış yapmak: “Patates alır mısın?”, “İçecek alır mısın?”, “Künefe alır mısın?” Bunların satışını yaptırmak için neredeyse garsonlara izin bile vermeyecekler. Buradaki püf nokta, maliyetini bildiğimiz bir ürünü “müşteriye” çok fazla kâr payı ile satmayı başarmak. Yani onu sömürmeye aracı olmamız gerekiyor. Aynı zamanda bizler de düşük ücretle çalıştırılıyoruz.
Garsonluk mesleği böyle bir meslek değildir. Tekelleşmiş HD Holding bütün işyerinde bu politikayı uygulamaktadır. HD Holding’in bünyesinde HD İskender, HD Döner, Pidem, Pideko ve Cızgara markaları yer alıyor. En yaygın olanı, Türkiye genelinde 161 tane şubesi olan Pidem’dir. Biz işçilerin sırtından zenginliklerine zenginlik katmaya devam eden bu insanlık dışı sistem için hep beraber her alanda mücadelemizi sürdürmemiz gereklidir.
Her açıdan bizler birebir sömürülme ve sömürme aracı haline geliyoruz. Bunların tamamen bertaraf edilmesi ancak ve ancak sistemin tamamen değişmesi ile mümkün. Bunu başaracak olanlar da biz işçi ve emekçileriz. Biz işçiler birlik olursak her şey insanlık için güzel olur. Acilen yapılması gereken, biz işçilerin örgütlü hareket etmesidir. Ben bu yazıyı Eskişehir’den yazıyorum ama Mersin’deki işçi bu yazıyı okuyup kendinin yalnız olmadığını bilmelidir. Biz işçiler, emekçiler, yoksul köylüler hiçbir zaman yalnız değiliz. Yeter ki işçi olmamızın büyük edasını bilelim.
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
Yaşasın işçilerin örgütlü mücadelesi!
Eskişehir’den bir işçi