Aliağa'da bulunan Gemi Söküm tesisleri 40 yıldır faaliyette. Onlarca ölüme ve gemilerde ortaya çıkan asbeste, kurşuna rağmen bugüne kadar gerekli ilgiyi uyandırmadı. 2022 başında Antep’te, İstanbul'da ve İzmir'de başlayan işçi eylemleri içinde Gemi Söküm işçilerinin eylemleri de vardı. Toplamda 22 firmadan yaklaşık 1600 işçi üretimi durdurarak tam 11 gün boyunca belli taleplerle direnişe geçti. Bu eylemler sonucunda Gemi Söküm’de yaşanan usulsüzlükler gündeme daha güçlü biçimde girmiş oldu. İçerde yaşanan ölümlerin büyük çoğunluğu alınmayan önlemlerden kaynaklı. Bunca asbest ve kurşunlu ortamda tek bir meslek hastalığı tanısı yok! Bu yaşananların tüm Aliağa halkı tarafından bilinmesine rağmen devlet kurumları kör, sağır ve dilsizi oynuyor.
İşte bu ortamda değişmeyen şey ise, Gemi Söküm’ün asalak patronlarının önlenemez yükselişi oluyor. Bu zenginliği insanı, çevreyi ve ahlakı hiçe sayan yani sınır tanımaz kâr hırslarına borçlular. Son 10 yılda 70 işçi iş cinayetine kurban gitti. Yakın zamanda Şimşekler firmasında Yıldırım Kipel iş cinayetinde hayatını kaybetti. Şirketin yaptığı ise haberi yayan Ege İşçi Birliği’ni arayıp üstü kapalı tehdit etmesi oldu. Sonrasında ise ölen işçinin ailesini dava açmaması için zorladılar, bunu başaramayınca da ölen işçiye firmada çalışan hiçbir işçinin şahit olmaması için korkutmaya çalıştılar. Yani ölen bir insan değil sadece zayiattı bu ahlaksız takımı için. Yine Kılıçlar firması asbest türünün zehirli bir türü olan Amosit tozu içinde denetimsiz, eğitimsiz işçi çalıştırıyor. Bu ortaya çıkınca da yapılan ilk şey içeride işçiyi tehdit etmek, yaptıkları pisliği ortadan kaldırmak oluyor. Garip olansa burada yaşananları devlet kurumları sadece izliyor, bakanlık bildiği halde bürokrasiyle süreci uzatıyor. Bunlara Aliağa'da yabancı değiliz, tıpkı yıllarca Star Rafineri inşaatında on binlerce işçiye uygulanan usulsüzlükleri izlemesi gibi...
Gemi Söküm’ün sömürücü patronları burada bir düzen kurmuş, güçlü kimse yasa odur! Tıpkı Türkiye sermaye sınıfının tatlı kârları için milyonlarca işçi ve emekçiye sefaleti dayatması gibi. Çünkü genel işsizlik ve ekonomik zorluk Gemi Söküm patronlarına işçilere istediği her şeyi yapma rahatlığı veriyor. Ölen arkadaşına şahit olmamak, asbesti bildiği halde çalışmak, kurşun oranını vücudunda gizlemek, götürü sistemi içinde inim inim inlemek. Bu alanda asbest gömülür ses çıkmaz, kaçak yakıt satılır ses çıkmaz, kablo yakılır gökyüzü siyaha boyanır ses çıkmaz, bozuk yakıt denize dökülür ses çıkmaz, onlarca uyuşturucu kaçakçılığı iddiası halen devam eder ama "kimse var mı?" diye ses çıkmaz…
Gemi Söküm’ün asalak patronları nezdinde ahlaksızlık sermayenin fıtratında var. İnsanlığı bu karanlığa hapseden, geleceği yok eden işte bu ahlaksız tutumlarıdır. Gemi Söküm işçileri eğer birlik olur ve mücadele ederek haklarını kazanırlarsa eğer, bu kazanımlarla sadece kendileri için değil, tüm işçiler için de güzel yarınların önünü açmış olacaklar. Biz Gemi Söküm işçilerinin yaptıkları eylemden sonra eskisi gibi olmadığını, artık gücünün farkında olduğunu biliyoruz. Bir yerlerde, her Gemi Söküm işçisinin belleğinde "evet öyle bir an yeniden gelecek ama bu sefer daha farklı olacak" sözlerini sessiz sessiz dillendirdiğini de biliyoruz.
İzmir'den bir sınıf devrimcisi