Koronavirüs salgını dünyanın dört bir yanına yayıldı. Vakalardaki artış devam ediyor. Bir milyonu geçen vaka sayısı, yüzbinlere doğru giden ölümler... Bugünden virüsün insanlarda yarattığı/yaratacağı yıkımın sonuçlarını kestirmek zor olsa da, insanlık tarihinin yaşadığı büyük salgınlardan biri olacağını tahmin etmek güç değil.
Kapitalist ülkelerin sağlık sistemleri adeta çöküyor, “sosyal devlet” olmakla övünenlerin sahte politikaları pek bir işe yaramıyor. Bizdeki gibi “yerli ve milli” önlemlerin ciddiyetsizliği ise felakete yol açıyor. Tıbbi ekipman ve sağlık malzemelerinin yetersizliği pek çok ülkenin ortak sorunu haline geldi. Sağlık emekçileri zor şartlar altında çalışıyor. Dünya genelinde binlerce sağlık emekçisi tıbbi ekipman, malzeme yetersizliğinden virüse yakalandı, bir kısmı ise hayatını kaybetti.
Kapitalist devletlerin aczi öyle bir noktaya geldi ki, dünyanın en ileri kapitalist ülkesi ABD, sağlık malzemesi üretimi ve kontrolü için ‘Savunma Üretim Yasası’nı devreye sokmak zorunda kaldı. İhtiyaç olması halinde özel sektörün üretim yapması zorunlu hale getirildi. İngiltere'de tıbbi malzeme eksikliği ve ekipman yetersizliğinin boyutları korkulacak seviyeye ulaştı. Birleşik Krallık gibi emperyalist bir ülkede naylon çöp poşeti giyerek hastaları tedavi etmek zorunda bırakılan sağlık emekçilerine virüs bulaşıyor.
Kapitalist sistem dertlere çare olamıyor, virüse karşı geç alınan önlemler yetersiz kalıyor. Ambargo altında dahi yaşam hakkını, dolayısıyla sağlık hakkını güvenceye alan, toplum sağlığını esas alan Küba'ya muhtaç kalıyor, sağlık yardımı talebinde bulunuyor.
Kâr odaklı çalışan bir sistem, hiçbir zaman insanların dertlerine derman olmadı ki, koronavirüs salgınına karşı çözüm üretebilsin. Aşı bulmak için yürütülen araştırmaların ise bir yarış halinde devam ettiğini 'hayretle' izliyoruz. Bütün ilaç tekelleri bir bir yarışa girmiş, koronavirüs aşısı bulmaya çalışıyor. Aşı bulunursa, yeni ve devasa bir pazar alanı hazır olacak. Milyarlarca insan, bu aşıya muhtaç bırakılacak. Kıran kırana rekabet de bundan kaynaklanıyor.
Küresel salgına rağmen düzen için varsa yoksa daha fazla üretim, daha fazla tüketim, daha fazla kâr. Görüldü ki, kapitalist tekeller koronavirüs günlerinde de rezil huylarından milim sapmadılar.
Huylu huyundan vazgeçmez. Başta otomotiv sektörü olmak üzere, birçok sağlık dışı sektörde faaliyet gösteren şirket, tıbbi ekipman ve sağlık malzemesi üretimine başladı; yarışına girdi demek daha doğru olur. Dünyanın sayılı otomotiv tekellerinin sahip olduğu fabrikalar bir bir kapanınca, yeni pazar arayışı başladı. Bulunmaz bir 'hizmet' olan sağlık sektörüne çöreklenen 'akıllı' kapitalistler bütün Ar-Ge merkezlerini, mühendislerini ve işçilerini, bu 'değerli ve gururlu' üretimin hizmetine verdiklerini açıkladılar.
Sağlık hizmetine olan ihtiyacın artması, basit sağlık malzemelerinin piyasada bulunmaması, satılan ürünlerin fiyatlarının yükseltilmesi, sahte/kaçak yollarla malzeme yapımının artması kapitalist tekeller için ‘vazgeçilmez bir pazar’ olduğunu gösterdi.
Sermaye, toplumsal gereksinimleri karşılamak için değil, sağlık hizmetine duyulan gereksinimlerden artık değer elde edeceği pazarı bulmanın sevinciyle solunum cihazı, maske, vantilatör üretimine başladı. Üretimin sekteye uğrayacak olması ve otomotiv sektörünün yeni bir krizin eşiğine gelmesi, teknik bilgi donanımına dayanarak yeni dönemin önemli sektörlerinden biri haline gelen sağlığa yatırımların artmasına neden oldu.
Otomobil, motosiklet yoksa solunum cihazı, ventilator, maske var...
İnsan ihtiyaçları gözetilmeden, kâr odaklı otomotiv üretimi yapan şirketler, insan sağlığını da gözetmeyecektir. Elektrikli araba üreten Tesla, otomobil parçası kullanarak sağlık çalışanları için ventilatör üreteceğini açıkladı. New York eyaletinde vaka sayısının, birçok ülkeyi geçtiği bir aşamada şirket CEO'su Elon Musk' a göre “solunum cihazı üretmek için New York'taki fabrika tekrar açılabilir.” Çalışanlarını e-posta yoluyla işten çıkaran, “kafası atınca” krizin faturasını çalışanlarına ödeten Musk, dünyanın sayılı zenginleri arasında yer alıyor.
Bavyera merkezli otomobil üreticisi BMW'nin CEO'su Oliver Zipse, “maske üretimine start verdiklerini, yüz bin maske ve bir milyon eldivenin Alman hükümetine teslimatını yaptıklarını” duyurdu. Formula 1 takımlarından Mercedes, solunum cihazı tasarımlarını ücretsiz olarak üreticilerin kullanımına sunacak. General Motors (GM) ise 30 bin adet solunum cihazı üreteceğini açıkladı.
ABD Başkanı Trump, Ford, Tesla ve GM şirketlerinin solunum cihazı üreteceklerini açıklamasının ardından GM şirketiyle ödenek miktarında anlaşmazlığa düştü. Bu defa Savunma Üretim Yasası'nı (SÜY) devreye sokan Trump, yasanın tanıdığı yetkileri ABD halkının yararına kullanacağını açıkladı. Kore Savaş'ından hemen önce çıkarılan SÜY'a göre ABD Başkanı, gerekli gördüğü takdirde ülkenin karşı karşıya kaldığı acil durum için şirketlere belirli bazı malzemeler ürettirmek için bu yasa kapsamındaki yetkisini kullanabiliyor.
ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, GM ile yapılan yeni anlaşmanın 489,4 milyon dolar tutarında olduğunu açıkladı. Bakanlık, ABD halkına yardım amaçlı üretim yaptıklarını iddia eden şirketi de yalanladı.
Fiat Chrysler Automobiles, İtalya'daki fabrikalarında maske ve solunum cihazı üreteceğini açıkladı. Virüsün İtalya'da görüldüğü ilk günlerde, Fiat işçileri yönetimin zorla çalıştırmasına üretimi durdurarak yanıt vermişti. İtalya'da vaka ve ölüm sayılarının en yüksek çıktığı yerlerin sanayi bölgeleri olmasına rağmen şirketler üretimi ısrarla sürdürdüler.
Sağlık malzemesi ürettiğini açıklayan şirketler saymakla bitmez.
Nissan-McLaren-Meggit üçlüsü solunum cihazı için ortaklık kurdu. Vaka sayılarının yüksek olduğu İtalya'nın lüks araba markası Lamborghini, Mahindra, Volkswagen, Jaguar Land Rover, PSA, Seat, Skoda, Toyota... Türkiye’deki şirketler de yarışın bir parçası…
Türkiye’deki olan şirketlerden bazılarının açıklamalarına bakarsak...
Ford Otosan, 3D yazıcı ve basit kalıplarla komponent ve prototip üretimine başlarken, yüz maskelerinin seri üretimine de hazır. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün ise “sağlık merkezi çalışanlarının yönlendirmeleri ve Ford Otosan Ar-Ge mühendislerinin çalışmalarıyla iyileştirdiklerini, yan sanayiyi dahil edecek şekilde seri üretime hazır olduklarını, kısa bir zamanda da onbinlerce üretebilecek duruma geldiklerini” mutlulukla dile getiriyor.
Sağlık çalışanları için maske yapan şirket, fabrikasında işçileri virüs tehdidi altında çalıştırmaktan da memnun mu? Ford Otosan işçilerinden bazılarının testlerinin pozitif çıkmasına rağmen üretim günlerce devam ettirildi.
Yeni pazar alanı, MESS’in koçbaşı Koç sermayesinin de iştahını kabartmış olacak ki, “solunum cihazı benden sorulur” diye ortaya çıktı. Arçelik şirketinin Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikasında üretilen solunum cihazlarının reklamına başlandı. Fabrikanın üretimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, “süreç boyunca üretimi arttırma” hedefiyle hareket edeceklerini açıklaması, Koç sermayesinin pazardaki payını arttırmak için hareket geçtiğine işaret ediyor.
Tofaş CEO'su Cengiz Eroldu, “mühendislerimiz, çok sayıda saha ve ofis çalışanlarımız örnek bir çalışma sergilediler” diyerek bir gerçeği itiraf etmiş oluyor. Virüsün fabrikalarda yayılmasına rağmen, Tofaş işçilerini malzeme bitene kadar çalıştıran, kısa çalışma ödeneği ile işsizlik fonunu talan etmeyi alışkanlık haline getiren yine aynı şirket.
Oyak Renault da sağlık çalışanları için hastanelerde kullanılan mobil test ve numune alma kabini, entübasyon kuvözü ve ateş ölçüm ünitesi gibi tıbbi ekipmanları üretiyor.
Milyarlarca liralık servetlere sahip şirketler pazar alanını, pazardaki payını arttırma hedefiyle hareket ediyor. Koronavirüs salgını, otomotiv sektöründe ihtiyaç fazlası üretimine gerek olmadığını gösterdi. Kısacası toplumun sağlığını dolayısıyla yaşam hakkını gözetmeyen bir sistemin tek hedefi kârını arttırmaktır.
Sermaye sınıfı, toplumun başına bin bir türlü felaket, hastalık musallat etti. Dünyayı bir ring alanına benzetirsek, ringe çıkan iki sınıf, eşit olmayan koşullarda mücadele ediyor. Sermaye, işçi sınıfının elini kolunu bağlamış vaziyette peş peşe yumruklar atıyor. Öyleyse, büyük kavgalardan birçok darbe yemeye alışmış işçi sınıfının tekmelerden başka bir şansı yok.
Sermayeye tekme atmanın zamanı gelmedi mi?
C.Berkay