8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü geride bıraktık. Dünyada ve Türkiye’de her yıl olduğu gibi bu yıl da binlerce kadının pek çok ilde alanlara aktığı, direnişçi kadın işçilerin bu anlamlı günü işyerlerine taşıdığı coşkulu bir 8 Mart süreci yaşandı.
Yasaklara rağmen öfkenin sokakları doldurduğu 8 Mart’ı, pandeminin ve ekonomik krizin gölgesi altında, hayat pahalılığı, ardı arkası kesilmeyen zamlar, derinleşen yoksullaşma ve emperyalist saldırganlık koşullarında karşıladık.
Aynı zamanda 8 Mart’ı düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı onlarca fabrika ve işyerinde direniş ve grevlerin yaşandığı, zamlara ve yoksulluğa karşı ülke genelinde binlerce işçi ve emekçinin sokaklara çıktığı bir süreçte karşıladık.
Gün geçtikçe artan ve vahim boyutlara ulaşan kadın cinayetleri ve şiddet, AKP iktidarının kadınları ve LGBTİ bireyleri yok sayan gerici politikaları, feshedilen İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanması talebi, Kürt halkına ve kadınlarına yönelik saldırılar ve derinleşen ekonomik krizle birlikte ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları, düşük ücretler, emperyalist savaş politikaları 8 Mart’ın gündemlerini oluşturdu.
İşyerlerinde 8 Mart
Farplas ve Pas South’ta yaşanan direnişler, kadın işçilerin bu direnişlerde oynadığı etkin rol 8 Mart’ın bu fabrikalarda coşkuyla karşılanmasına vesile oldu. Düşük ücretlere, sendikal örgütlenme hakkının gasp edilmesine, şiddete, çifte sömürüye karşı insanca yaşam mücadelesi veren kadın işçiler taleplerini hem fabrika önlerinde yaptıkları eylemlerle dile getirdiler, hem de eylem alanlarına taşıdılar.
Direnişlerin yaşandığı fabrikalar dışında 8 Mart’ın işyerlerine taşınması ne yazık ki bu sene oldukça sınırlı oldu. Sendika bürokratları kadın işçilerin yaşadıkları sorunlara karşı kayıtsızlıklarını bu yıl da sergilediler. 8 Mart’ı adeta geçiştirerek, kadın işçilerin iş yaşamındaki sorunlarına dair etkin bir çalışma yürütmek yerine gül ve hediye dağıtımıyla günü kurtarmaya çalıştılar.
Kürt kadınları da alanlardaydı
Kürt illerinde gerçekleşen 8 Mart eylemleri bu sene de baskı ve yasaklara rağmen coşkusunu ve direngenliğini korudu. Kürt halkının siyasi temsilcisi HDP’ye yönelik saldırılar, cezaevlerinde Kürt kadın tutsaklara ve Aysel Tuğluk başta olmak üzere siyasetçilerine yönelik ağır tecrit politikaları vb. baskı ve katliam politikalarına karşı binlerce Kürt kadını yasakları tanımayıp pek çok ilde yapılan coşkulu eylemlerle alanları doldurdu.
Sadece Kürt illerinde değil merkezi illerde düzenlenen miting ve eylemlerde de Kürt kadınlarının etkin rolü göze çarpıyordu.
***
Şiddet, baskı ve sömürü kıskacında yaşayan kadınlar haklarını ve geleceklerini AKP iktidarı ve sermayedarlara teslim etmeyeceklerini, eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyüteceklerini bu 8 Mart’ta da gösterdiler. Eylemlerin coşkusu ve pek çok ile yayılması, eylem yasaklarına, kimi illerde yaşanan saldırı ve gözaltılara karşı gösterilen kararlı ve militan tutum, kadınların mücadelesinin giderek güçleneceğini ortaya koyuyor.
Hayat pahalılığı ve yoksulluğun derinden etkilediği işçi ve emekçilerin sesini yükseltmeye, eylemler gerçekleştirmeye başladığı, pek çok işyerinde direnişlerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Toplumsal muhalefetin en diri kesimi olan kadınların hem alanlarda hem de işyerlerinde gerçekleşen direnişlerde oynadığı etkin rol bu mücadelede büyük önem taşıyor.
İşçi ve emekçilerin, kapitalizmin krizinin faturasına karşı harekete geçtiği, kadınların bununla birlikte çifte sömürüye karşı mücadelesini yaygınlaştırdığı şu süreçte verilecek birleşik mücadele, işçi ve emekçilere sömürüsüz, eşit ve özgür bir yaşamın da kapılarını açacaktır.
K. Meydan