Çocuk istismarına ve kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleye!

Emekçi kadınlar, işçi sınıfı ve emekçi kitleler kendilerini hedef alan tüm gericiliklere karşı mücadele etmelidirler. Dünya halklarının da ırkçılığa, açlık ve yoksulluğa karşı ayağa kalktığı bu dönemde üzerimizdeki hiçbir baskı politikasına geçit vermemek, kadın-erkek tüm emekçilerin özgür ve eşit bir şekilde yaşayacağı bir dünya kurma mücadelesini büyütmek tüm işçi ve emekçilerin tarihsel sorumluluğudur.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Kadın
  • |
  • 08 Haziran 2020
  • 19:11

Uzun bir “salgın tatili”nin ardından, 2 Haziran’da yeniden toplanan TBMM, kadınları, çocukları ve tüm emekçi kesimleri hedef alan ve haliyle kimseyi şaşırtmayan “yeni gündemler” üzerinde durdu. Uzun aradan sonraki ilk toplantıda salgınla mücadele, yoksulluk, hayat pahalılığı gibi yakıcı sorunlara değinilmedi. Baroların seçim düzenlemesi, artan polis şiddetine rağmen bekçilere yeni yetkiler verilmesi, muhalif milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi vb. gibi daha “acil konular” ele alındı.

Bunların yanı sıra, henüz Meclis gündemine getirilmemiş olsa da cinsel istismar suçuna af düzenlemesi de AKP’nin ajandasında yer alıyor. AKP’li Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, konuyla ilgili olarak şu paylaşımı yaptı: “Son infaz paketinde yer alsın diye çabaladık. Ancak bazı sebeplerden ötürü yetişmedi. Bayramdan sonraki ilk genel kurul çalışmalarında öncelikli konularımızdan biridir.” Hatırlanacağı üzere, 2 ay önce İnfaz Yasası görüşmeleri sırasında “çocuk istismarı yasa tasarısı” da sosyal medyaya sürülmüş, nabız yoklamasının ardından geri çekilmişti. 

Çocuk istismarını yasal hale getirmek yıllardır AKP-Erdoğan iktidarının gündeminde. 2016 yılında gündeme getirilen ve “istismarcının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca evli kalması durumunda serbest kalmasını” içeren öneri, binlerce kadının Meclis önündeki eylemi sayesinde geri çekilmişti. Sonraki dönemlerde de din istismarcısı AKP’nin farklı şekillerde formüle ettiği bu önerilerin (aradaki yaş farkının 10 yaş olması, tecavüze uğrayan çocuğun 13 yaşından büyük olması vb.) piyasaya sürülmesi için her fırsat değerlendirilmiş, çocuk yaşta evlilik “bağımsız” yargıdan yandaş basına kadar iktidarın bütün organları tarafından kutsanmaya çalışılmıştır.

12 yaşındaki kız çocuklarının bedenlerini “muhteşem” bulan sözde profesörler, “hapisteki ‘kocasını’ bekleyen 13 yaşındaki kız çocuğu”nu haberleştiren devletin resmi yayın organı Anadolu Ajansı, 15 yaşındaki kız çocuğunun cinsel olgunluğa eriştiğini ve evlenebileceğini söyleyen Fatih Erbakan gibiler ve dahasını içeren din taciri gericiler cephesi, çocuk istismarı yasasını toplum nezdinde meşrulaştırmak için seferberlik halindedir. 

Bu nedensiz bir seferberlik değildir. Ekonomik ve siyasal krizin her geçen gün ağırlaştığı bir süreçteyiz. Resmi verilere göre işsiz sayısı 10 milyon civarında. Emekçilerin yoksulluğu ve sefaleti gittikçe derinleşiyor. Böylesi bir süreçte sermaye iktidarı da ayakta kalmak için işçi ve emekçilerin sömürü zincirlerini daha fazla sıkıyor, zorbalığa daha çok baş vuruyor, gerici politikalarını katlayarak hayata geçirmeye çalışıyor. Bulduğu her fırsatta kadın kimliğini aşağılamaya yönelik saldırıları, toplumu gericilik kıskacında tutmanın bir yolu olarak görüyor. 

Cinsel istismarın meşrulaştırılması çabaları, tecavüzcülerin serbest bırakılması uğraşları vb. politikalar sistemin kadına biçtiği “ikinci sınıf insan” rolünün pekiştirilmesi amacını taşımaktadır. Bu politikalar aynı zamanda sömürü çarklarının daha kuvvetli dönmesi için gerici toplum yaratma projelerinin parçasıdır. 

Emekçi kadınlar, işçi sınıfı ve emekçi kitleler kendilerini hedef alan tüm gericiliklere karşı mücadele etmelidirler. Dünya halklarının da ırkçılığa, açlık ve yoksulluğa karşı ayağa kalktığı bu dönemde üzerimizdeki hiçbir baskı politikasına geçit vermemek, kadın-erkek tüm emekçilerin özgür ve eşit bir şekilde yaşayacağı bir dünya kurma mücadelesini büyütmek tüm işçi ve emekçilerin tarihsel sorumluluğudur.