Devlet hazinesini yandaşlara arpalık, kamu ihalelerini müteahhitleri ihya etme aracı olarak gören gerici-faşist blok seçimlere hazırlanıyor. Yalanı gündelik iş haline getirenler, çarpıtma ve manipülasyonla algı yaratanlar, yıllardır başarılı oldukları bu alanda geçmişi aşarak çok daha fazlasını yapma yarışına girmiş durumdalar. “Eser siyaseti” adını verdikleri söylemlerle, açılışı yapılan beton şovlarıyla bir yandan para kazanıyor diğer yandan “çalıyor ama çalışıyorlar” algısı yaratmak için çabalıyorlar. Evet, toplumun genelinin kanısı “yedikleri ve çaldıkları” yönündedir. Buna rağmen oy verenler ise kendilerini “ama çalışıyorlar” diye avutuyorlar. İşçi ve emekçilerin yoksulluğu, sefaleti ve kölece koşullar altında çalışması pahasına yaratılan bu düzeni, seçimler yoluyla ve alınacak oy desteğiyle sürdürmek için yanıp tutuşuyorlar.
AKP, seçim yardımı adı altında hazineden yüz milyarlarca lira aldı. Bu uygulama bile büyük bir soygunken, görüldüğü kadarıyla bu seçimlerde aldıkları “hazine yardımının” kuruşuna dahi dokunmadan toplumu propagandaya boğmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı forsu altında yapılan seçim gezileri, mitingler, açılışlar vs. Erdoğan’ın resmi planlamaları olarak finanse ediliyor. Gidilen her yere Cumhurbaşkanlığı araçları, helikopterleri, uçakları, koruma orduları ile gidiliyor. TV’lere verilen reklamlar, “tanıtıcı reklam” ya da “belgesel” adı altında ülke güzellemesi üzerinden bedavaya getiriliyor. Bırakın eşitlik, özgürlük vs. kavramları en pespaye demokrasi tanımlamasına dahi kategorik olarak karşı olan bir zihniyet, kapitalist düzeni yönetmeye aday sermaye partilerine dahi, “eşitsizliğin” ne demek olduğunu gösterircesine sınırlarını zorluyor.
Yarattığı yıkımın kitlelerde oluşturduğu hoşnutsuzluk AKP-MHP gerici-faşist iktidarını tedirgin ediyor. Seçim kaybetme korkusu ve iktidarın olanaklarından mahrum kalma kâbusu görüldüğü kadarıyla her yanı sarmış. Tüm kirli ve kanlı girişimler bir tarafa, kaygının büyüklüğü yalanın boyutuyla ölçülebilir hale gelmiş durumda. Mitinglerde kalabalık sayısını artırmak fotomontaj yöntemlerine ve kamera hilelerine kalmış. Geçmişte övünerek yapılan geniş açılı çekimler yerini yakın çekim, boş tarlaya beton dökme seremonilerine bırakmış. Geçmişte, on yıllar önce yapılmış havaalanı, üniversiteleri “biz yaptık” diye övünüldüğünü görmüştük. Şimdilerde iş, üç-beş kez açılıp kapanan baraj inşaatlarına, her açılışta maliyetine eklenen milyonlara evirilmiş durumda. Toplu açılışlarla hazırlanılan seçimlerde, toplu olarak birden çok açılışı yapılmış beton ve molozdan oluşan “eser” de bulunuyor.
“Aya dört şerit yol yapmaya” inanacak bir kitlesi olduğunu düşünen dinci gericilik, işçi ve emekçilerle alay edercesine seçim propagandası yapıyor. Sinekten yağ çıkartmakta pek hünerli olan bu zihniyet, kasaları doldurmayı, yandaşı zengin etmeyi ve toplumun tüm zenginliklerini yağmalamayı ise ihmal etmiyor. AKP-MHP gerici-faşist rejimi artık kaldırılabilir düzeyin çok ötesinde. İşçi ve emekçiler, bu yağma düzeninden, bu düzeninin yarattığı ideolojik ve kültürel çürümeden ancak kendi mücadelesini büyüterek kurtulabilir. Hapsedilmeye çalışıldığı atmosferi dağıtabilir. Gerisi düzenin, düzen seçimlerinin boş avuntuları arasına hapsolmak dışında bir sonuç üretmez. Çalınan işçilerin emeği, yağmalanan emekçilerin geleceği, yıkıma uğratılan toplumun alınteriyle yaşayanlarının doğası. Çözümün aranacağı yer de onlar!