Ukrayna Savaşı’nı sonlandırmak ve barış görüşmelerini kolaylaştırmak amacıyla geçtiğimiz günlerde Danimarka'da üst düzey uluslararası görüşmeler gerçekleştirilmişti. Kopenhag Konferansı’na katılan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Çin gibi bugüne kadar savaş konusunda tarafsız kalan veya temkinli davranan ülkelerin desteğini almaya çalıştı. Ancak umduğunu bulamadı, çünkü bu ülkeler barışın sağlanabilmesi için Rusya’nın da masada olması gerektiğini savundular.
Her şeye rağmen konferans barış müzakerelerine giden yolda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ayrıca yapılan açıklamalarda görüşmelerin temmuz ayı başında başlayabileceği ifade edilmişti. Bu da gösteriyor ki emperyalistler çıkarları çerçevesinde bir savaşı nasıl başlatıyorlarsa bitirmek için de fırsat kollamaktan geri kalmıyorlar.
***
Uzun süreden beri Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmek için barış görüşmelerinin yapılması ve ortak masaya oturulması gerektiği, birçok devlet ya da uluslararası birlik tarafından dile getiriliyordu. Özellikle Afrika ülkeleri bu konuda ısrar ediyorlar. Zira savaştan dolayı büyük bir tahıl sorunuyla karşı karşıya kalan bu ülkeler büyük oranda Rusya veya Ukrayna’dan gelen tahıla bağımlılar.
Güney Afrika, Mısır, Senegal, Zambiya, Komorlar, Uganda, Kongo Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleri heyet oluşturarak barış sürecini başlatmak için arabuluculuk görevini üstlenmeye çalışıyor. Bu ülkelerin oluşturduğu heyet iki taraf arasındaki güveni yavaş yavaş yeniden inşa edecek adımlardan oluşan bir planla St. Petersburg’a giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelmişti. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, “Her iki taraf için de müzakerelere başlama ve bu savaşı bitirme zamanının geldiğine inanıyoruz” dedi.
Ramaphosa, Afrika ülkelerinin sunduğu barış planın içeriği hakkında şu bilgileri verdi: Çatışmaların karşılıklı olarak azaltılması, diplomatik müzakerelerin başlatılması, BM Şartı ilkelerine uygun olarak ilgili devletlerin egemenliğinin tanınması dahil olmak üzere on ana madde belirlendi. Ayrıca Karadeniz’den tahıl ihracatının devam ettirilmesi, savaş esirlerinin değişimi ve savaş sonrası yeniden yapılanma için çalışmaların başlatılması gerektiği de vurgulandı. Putin ise bu tekliflerin bir kısmını reddetmiş ve Ukrayna’nın Rusya ile barış görüşmelerinden kendi inisiyatifiyle çekildiğini belirtmişti.
***
ABD-NATO cephesinin güdümündeki Zelenski, iradeden yoksun olduğu için sürekli çelişik açıklamalar yapıyor. Nitekim son açıklamalarında Rus birlikleri Ukrayna topraklarında olduğu sürece müzakerelerin “savaşı, ıstırabı ve acıyı pekiştirmekten başka bir işe yaramayacağını” iddia ederek görüşmeleri reddetmişti. Emperyalist savaş aygıtı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in savaşa benzin döken açıklamaları da Zelenski’nin görüşmeleri reddetmesinde etkili olmuştu.
Buna karşın Ukrayna’ya sürekli silah sevk etmenin emperyalistlere artan maliyeti, Kiev'in askeri gücünün yetersizliği, Zelenski’nin ilan ettiği karşı saldırının ağır kayıplara rağmen başarısız olması ve ABD kamuoyunda savaşa verilen desteğin azalmaya başlaması gibi etkenler, savaştan çıkış yolu arama basıncını arttırıyor. Joe Biden yönetimi ile Avrupa’daki birçok hükümet, Ukrayna’nın savaşı bitirmek Rusya ile müzakerelere başlamak istediğini söylemeye başladılar. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Pekin’in Moskova ile Kiev arasında müzakere yapmasına izin vermeye istekli olduğunu belirtmiş Kiev’in de Çin'in arabuluculuğunu memnuniyetle karşıladığını belirtmişti. Bu açıklamaların ne kadar samimi olduğu tartışmalı olsa da savaşın bir yüke dönüştüğü de görülüyor.
***
Çin’in daha önce önerdiği barış planı, ABD’nin baskısı altındaki Zelenski tarafından reddedilmişti. Buna karşın Çin yönetimi arabuluculuk faaliyetlerini sürdürmüş, “siyasi çözüm” için Ukrayna ve Avrupa ülkeleriyle görüşmeleri sürdürecek özel bir elçi göndereceğini açıklamıştı. Müzakerelere açık olduğunu dile getiren Zelenski ise, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile görüşmeyi “önemli” olarak nitelendirmişti. Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang bu görüşmelerin ardından Almanya ve Fransa’da görüşmeler yapmış, ancak bu görüşmelere rağmen Çin’in Ukrayna Savaşı’ndaki arabuluculuk çabaları henüz bir sonuç vermiş görünmüyor.
Somut adımlar atmaktan çekinen AB ülkeleri, Çin elçisi Li’yi bahane ederek arabuluculuk çabalarına şüpheli yaklaşıyor. Li, 2009’dan 2019’a kadar Çin'in Rusya Büyükelçisi’ydi ve 2019’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından dostluk madalyasıyla ödüllendirildi. Elbette elçi Li bir bahane, çünkü AB şefleri halen ABD’den bağımsız hareket etme konusunda ürkek davranıyorlar.
***
Bu arada Çin’in yanı sıra Brezilya’da savaşın bitirilmesi yönünde çaba harcıyor. Daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la Brasilia kentinde görüşen Brezilyalı diplomatlar Nisan ayı başlarında da Moskova’yı ziyaret etmişti. Kiev, Brezilya'nın Çin ile koordine edilen arabuluculuk çabalarını açıkça övmüş, ardından eski Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim, Zelenski ile görüşmek üzere Kiev’i ziyaret etmiş ve “siyasi bir çözümün” ana hatları konusunda görüş alışverişinde bulunmuştu.
Bu gelişmelerin ardından Ukrayna’nın talebi üzerine Batılı ülkelerin temsilcileri ile Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika'dan diplomatlar, Kopenhag'da gizli bir toplantıda buluşup savaşı sona erdirme konusunu görüşmüştü. Ancak ABD-AB temsilcileri dışındaki katılımcılar Rusya’nın temsil edilmediği bir görüşmenin amacına ulaşmayacağını belirtmişti.
Putin ise yaptığı açıklamalarda Rusya barış görüşmelerine açık ama savaşı bitirmenin tek yolunun Batı’nın Ukrayna’ya silah tedarikini durdurmak olduğunu belirtti. Ayrıca Rusya, ABD’nin hakim olduğu “tek kutuplu dünya” düzeninin geride kaldığını ve “çok kutuplu yeni bir dünya” düzenin kabul edilmesi gerektiğini savunuyor.
***
Yapılan bu görüşmeler Çin, Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi devletlerin yanı sıra AB’nin de barış görüşmelerine yeşil ışık yaktığını gösteriyor. Fransa’da patlak veren isyanın da gösterdiği gibi savaşa akıtılan kaynakların yarattığı ağırlık AB ülkelerini de sıkıştırmaya başladı. ABD’nin savaş arabasına atlayan AB şefleri, altından kalkmakta güçlük çektikleri bir yükün altına girmiş görünüyorlar. ABD’nin oyuncağı haline gelen Brüksel’in bu açmazdan nasıl çıkacağı ise henüz belli değil.
ABD ile AB’deki suç ortakları, tüm dünyanın savaşta kendilerinden yana olacağını var sayarak büyük bir yanılgıya düştüler. Daha önce ABD kuklası olan devletler bile Ukrayna Savaşı’na destek vermediler. Bu süreçte AB dışındaki dünya ABD hegemonyasını reddedip “yeni dünya düzeni” kurmak yönünde daha etkili adımlar atmaya başladı.
Barış görüşmelerinin sonuç vermesi, ABD üzerinde uygulanacak basıncın etkisine bağlıdır. AB, bu konuda ABD’nin hegemonyasına tabi kaldığı, yani savaşı finanse ettiği sürece Biden yönetiminin Zelenski’ye “barış yapma izini” vermesi kolay görünmüyor. Bu arada NATO’nun genişlemesi devam ettiği sürece Ukrayna’da savaş bitse bile, yeni çatışmaların olmayacağının bir garantisi olmayacak. Bu ise emperyalist güçler arasındaki hegemonya savaşının devam edeceğine işaret ediyor.