Sürekli güncellenen saldırı programları

Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan saldırı programları sürekli güncellenerek başına “yeni” sıfatı eklenmektedir. Sadece yeni hak gaspları getirecek olan bu programlar sermaye sınıfının uzun zamandır özlemini duyduğu kıdem tazminatının gaspı vb. gibi hedeflerle doludur. Sermaye sınıfının saldırı programının değişmediği yerde, işçi sınıfının direniş ve eyleme geçmek dışında bir seçeneği yoktur.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Ekim 2019
  • 17:48

Türkiye’nin 2020-2022 dönemini kapsayan üç yıllık Yeni Ekonomi Programı (YEP) 30 Eylül’de açıklanmıştı. Sermaye devletinin gelecek 3 yıllık yol haritası niteliği taşıyan program, Hazine ve Maliye Bakanı damat Albayrak tarafından, “Değişim başlıyor” pembe yalanları eşliğinde sunuldu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden önce Orta Vadeli Program (OVP) olarak isimlendirilen YEP’in içeriğine bakıldığında, IMF direktiflerine uygun şeklide hazırlandığı görülecektir. Programda; ücretlere gerçekleşene göre değil de hedeflenen enflasyona göre zam yapılması, esnek çalışma düzeninin hayata geçirilmesi, kurumlar vergisinin azaltılması ve verginin tabana yayılarak işçi ve emekçilere yüklenmesi gibi, IMF belgelerinde yer alan öneriler yer alıyor.

Sınıfa yönelik pek çok saldırıyı içeren bu programda ayrıca “Yeni emeklilik sistemi” adı altında oldukça kapsamlı hak gaspları gündemdedir. Bu yeni sistem yandaş medya ağzıyla emeklileri ve emekli olmak isteyenleri “heyecanlandıracak” “emeklilik hamleleri” içeriyor. Önceki OVP’de yer alan kıdem tazminatı fonu olası tepkilerin önüne geçmek adına YEP’ten çıkarılsa da fonun alt yapısı bu yeni emeklilik modeliyle birlikte hazırlanıyor.

Kıdem tazminatını Bireysel Emeklilik Sistemi’ne entegre ederek gasp etme hesabı devam etmekle birlikte Bireysel Emeklilik Sistemi’ni (BES) de cazip hale getirme arayışları halen sürmektedir. BES’i yeniden yapılandırarak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi halinde piyasaya sürmek niyetindeler. Planları kıdem tazminatını fona devrederek BES’e adapte edip, oradan da Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne dahil etmektir. İşe yeni girmiş ya da kısa süreli çalışmış işçileri hem Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne hem de kıdem tazminatı fonuna zorunlu olarak dahil etmek istemektedirler. Tepkileri bölüp etkisizleştirmek için de belirli yaşın üzerinde olanlar ve emeklilik dönemine kısa bir süre kalanlar bu iki sisteme dahil edilmeyecek.

Öte yandan “Dövizli BES” adı altında yurtdışında çalışanlara yeni emeklilik imkanı sunuluyor. Döviz olarak yapılan kesintilerle yurtdışındaki emekçilerin cebine göz dikiliyor.

YEP kapsamında, her doğan çocuğa bir banka veya katılım finans şirketi hesabı açılması da planlanıyor. Ayrıca, Türkiye Emlak Katılım Bankası bünyesinde uzun vadeli tasarruf teşvik edilerek, düşük maliyetle konut edinimi sağlayacak Yapı Tasarruf Sandığı Sistemi’nin kurulması hedefleniyor. Böylelikle hem bankaların rahatlatılması hem de yandaş sermayenin içinde olduğu krizin atlatılması hesaplanıyor.

Her bakımdan sermayenin çıkarlarının gözetildiği YEP’te işçi ve emekçilerin payına ise vergilere zam, düşük ücretler, başta sosyal güvenlik olmak üzere bütçeden emekçiler aleyhine tasarruf, “esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliğinin” her alanda arttırılması, kamuda taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, böylelikle iş güvencesinin ortadan kaldırılması düşüyor.

YEP ile aldatılmak istenen işçi ve emekçilere, “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” ile ilgili oldukça “dürüst” davranılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, EYT’liler konusuna, “EYT gündemimizde yok, böyle bir çalışma da yok” diyerek değindi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise EYT ile ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine bu konuda “popülist davranamayacaklarını” söyledi.

***

Görüldüğü üzere, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan saldırı programları sürekli güncellenerek başına “yeni” sıfatı eklenmektedir. Sadece yeni hak gaspları getirecek olan bu programlar sermaye sınıfının uzun zamandır özlemini duyduğu kıdem tazminatının gaspı vb. gibi hedeflerle doludur.

Sermaye sınıfının saldırı programının değişmediği yerde, işçi sınıfının direniş ve eyleme geçmek dışında bir seçeneği yoktur. Siyaseten sıkışan Erdoğan AKP’sini asıl çökertecek olan, haklarına yönelen saldırılar karşısında işçi sınıfının mücadeleyi yükseltmesi olacaktır.