AKP döneminde palazlanan zincir marketlerden biri olan BİM ile AKP-MHP iktidarı arasındaki karşılıklı atışma/çatışma sürüyor. AKP şefi Erdoğan’ın gıda fiyatlarının artmasından sorumlu tuttuğu zincir marketleri hedef göstermesiyle başlayan seviyesiz kapışma/çatışma, MHP’lilerin mafyatik tehditleri ve FETÖ suçlamaları sonucu bazı marketlerin taşlanması ve kapatılmasına kadar vardı. Bir tarafta BİM’in sahibi Nakşibendiliğin Erenköy Cemaati’nin öte tarafta ise AKP-MHP temsilcilerinin olduğu bu kapışma, din istismarcısı sermayeyle din tüccarı iktidarın sefil çıkarları söz konusu olduğunda nasıl da dini bir kenara iterek birbirlerini harcadıklarını gösteriyor.
Palazlanan tarikat sermayesi…
Batılı emperyalistler ve işbirlikçi burjuvazinin desteğiyle iktidara getirilen AKP, iktidarı boyunca kapitalistlerin sefil çıkarlarına hizmet ederek sermaye sınıfına sınırsız imkânlar ve kaynaklar sundu. Ekonomik ve sosyal krizin derinleştiği dönemlerde işçi ve emekçiler üzerindeki baskı ve sömürü derinleştirilerek sermaye sınıfı için dikensiz bir gül bahçesi yaratıldı. Burjuvazinin tüm kesimlerini hizmet etmek adına işçi sınıfına düşük ücret, esnek çalışma, sendikasızlaştırma, grev ve eylem yasakları, işsizlik dayatıldı. İşçi sınıfı derin sefalete ve güvencesizliğe itilirken tarikatların/cemaatlerin palazlanmasının önü açıldı. Bu dönemde tüm gerici tarikatları temsil eden kapitalistlere çok geniş alanlar açıldı ve sunulan sınırsız imkan ve kaynaklarla devasa bir büyüklüğe erişmeleri sağlandı.
Bunlardan biri olan BİM de bu dönemde palazlandı. 2002’de 108 olan market sayısını 2 bin 285'e kadar çıktı. BİM’in kurucuları arasında yer alan Cüneyd Zapsu, uzun süre AKP şefi Erdoğan’ın danışmanlığını yaptı. Erdoğan’ı ABD’ye pazarlayan ve sonrasında ABD’ye “deliğe süpürmeyin, kullanın” diyen Zapsu, şimdilerde A101’nin sahiplerinden biri.
BİM’in sahibi ve Nakşibendi tarikatının temsilcisi Topbaş ailesi de Erdoğan’la yakınlığıyla biliniyor. Ailenin adı 2016’da Panama Belgeleri’nde sahip oldukları iki off-shore şirketle de geçti. Sadece bu bilgiler bile, servetini vergi ödemeden büyüten BİM sermayesiyle AKP’nin ortaklığını göstermeye yetiyor.
İktidarı oluşturan gerici bloğun içinde yaşanan tüm bu zıtlaşma ve kapışma temsil ettikleri sınıfın doğasına uygundur Burjuvazinin doğasında hırsızlık, yolsuzluk, yalan, talan, yağma, inkâr, demagoji ve manipülasyon var. Sefil çıkarları için birbirlerine ters düştüklerinde birbirlerini hemen harcamak bunların hamurunda var. Yaşanan bu kavga, FETÖ ile dalaştan önceki dershanelerin kapatılma tartışmalarını hatırlatmaktadır. İlke, kural, yasa ve değer tanımayan dinci-gerici odakların birliktelikleri de çatışması da mevcut sömürü düzenin çürümüşlüğünün bir ifadesidir.
Sorumlu bir kez daha “marketler”!
Öte yandan AKP-MHP iktidarı, yüksek gıda fiyatları ile ilgili zincir marketleri hedef göstererek, ekonomik krizin işçi ve emekçiler üzerindeki yıkıcı etkisinin sorumluluğunu üzerinden atmak istiyor. Asgari ücret görüşmelerinin başlamasına günler kala algı operasyonları yaparak enflasyon rakamlarıyla oynadılar. Ardından gerçeğe aykırı rakamlar açıklayarak enflasyonu “düşürdük” diye övünmeye başladılar. Buna rağmen gıda ve temel ihtiyaç maddelerindeki fahiş fiyatlarda hiçbir değişim yaşanmadı. Bunun üzerine zincir marketleri bu artışlardan sorumlu tutarak bu badireyi atlatmayı umuyorlar.
Sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikalarla ekonominin çöküşünü hızlandıran AKP-MHP iktidarı, krizin faturasını ise işçi ve emekçilere ödetmek konusunda hiçbir tereddüt göstermiyor. Saray medyasından sözcülerine tümünün derdi kitleleri algılarla yönetmek ve manipülasyonlarla aldatmaktır. İşçi ve emekçilerin biriken tepkisini zincir marketlere yönlendirme çabası aynı zamanda içine saplandıkları çıkışsızlığın çarpıcı göstergelerinden biridir.
Zincir marketlerle benzer tartışmalar/çatışmalar daha önce de yaşanmıştı. 2019’da yerel seçimler öncesi soğan-patates fiyatlarının artması üzerine marketlerde ve pazar yerlerinde, sebze-meyve hallerinde denetimler yapılmış, soğan ve patates üreticileri “gıda teröristi” olarak suçlanmış, depolar basılmıştı. Bununla yetinmeyen AKP’li İstanbul ve Ankara büyükşehir ve ilçe belediyeleri tanzim satış çadırları kurarak soğan-patates satmışlardı. Fiyatlar yine düşmeyince bu kez de İran, Mısır, Ukrayna, Bulgaristan’dan soğan-patates ithal edilmişti.
Pandemi döneminde yine fahiş fiyatlardan kaynaklı zincir marketler suçlanmış ve Rekabet Kurulu birçok markete ağır cezalar vermişti.
***
Son günlerde gündeme gelen market tartışmalarının da gösterdiği gibi sermayedarlarla dinci-gerici rejimin birlikteliğinin harcında ortak sefil çıkarları var. Biri daha fazla kârın peşindeyken, öteki işçi ve emekçiler aldatarak iktidarını korumanın peşindedir. Kapitalistlerle onların temsilcileri ne kadar ters düşerlerse düşsünler işçi ve emekçi düşmanlığında birleştikleri tartışmasız bir gerçektir. İşçi ve emekçiler bu kavgada manipülasyonlara kanmamalı, milyonları sefalete sürükleyen bu iktidarından ve hizmet ettikleri sermaye sınıfından hesap sormak için mücadeleyi yükseltmelidir.