Trakya’da tekstilde kriz derinleşiyor…

Gün birlik ve mücadele günüdür!

Bizlerin tek kurtuluşu birlik olmak. İşten çıkartmalar, olası iflaslar başladığında haklarımızı alamadan kapı önüne konduğumuzda her şey için geç olabilir. Bir arkadaşımızın bile işten çıkartılması kabul etmemeli, “Arkadaşım yoksa üretimde yok!” sloganını kılavuz edinmeliyiz.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 03 Kasım 2022
  • 19:00

Trakya’da Tekstil İşçileri Birliği, tekstil fabrikalarında derinleşen krizin sonuçlarının tekstil işçilerine fatura edilmesine karşı mücadele çağrısı yaptı…

Kapitalistlerin yarattığı krizin yükü her defasında bizim sırtımıza yükleniyor. Tekstil sermayesinin ağır sömürü çarkları arasında kalan bizlerin, yaşam şartları hiç olmadığı kadar ağırlaşmıştır. Bize dayatılan katmerli kölelik altında tekstil patronları kârlarına kâr katarken, elimize geçen üç kuruşluk ücretle ayın sonunu getiremez ve temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik.

 Bir de üstüne enflasyon, ülkedeki siyasi belirsizlik, savaş ve Avrupa’nın krizi bindi. 

 Tekirdağ ilinin Çorlu ve Ergene ilçelerinde iplik üretimi yapan fabrikalarında neredeyse üretim durma noktasına gelmiştir. Bazı işçi arkadaşlar ortaya çıkan bu tabloyu Ukrayna-Rusya savaşına ve Avrupa’nın krizine bağlıyor. Fabrika yönetimleri ise bizi ilgilendirmesine rağmen, bizi umursamayarak hiçbir şey söylemiyorlar. Bazı fabrikalarda işten atmalar başladı. Kimileri ise gelecek yılın yıllık izinlerimizi kullandırıyor. Yıllık izin olmayan arkadaşlarsa ücretsiz izine gönderiliyor. İşten atılmaların hala devreye sokulmadığı bazı fabrikalarda ise haftada dört ya da 5 gün çalışma uygulanmaktadır. 

Aylardır belirsizliğini koruyan ve gelinen aşamada dokuma bölümlerine de sıçrayan bu durumun kendisi, birçok tekstil işçisi arkadaşta büyük endişe ve tedirginlik yaratmaktadır. İşten atılma veya fabrikanın bir iflası söz konusu olduğunda kıdem tazminatlarımızın da “yanacağından” korkuyorlar. Buna karşı da belirsizliğin son bulmasını ve fabrika yönetimlerinin bir açıklama yapmasını bekliyorlar.

Bizim tarafta tablo bu iken, tekstil sermayedarlarının keyfi yerinde. Yıl sonu ihracat hedeflerine ilk 6 ayda ulaşmış bulunuyorlar. Bizlerin emeğiyle kazandıkları servetlerini katlıyorlarken, yarattıkları krizin faturasını bizlere kesmek istiyorlar. Tek dertleri kârlarının katlanarak devam etmesidir. Onlar için biz işsiz kalmışız, ücretimiz düşmüş, açlığa ve yoksulluğa itilmişiz umurlarında değil. Bu durgunluğu bahane ederek yılbaşında ücretlerimize ya göstermelik ya da hiç zam yapmama derdindeler. Bizi de şimdiden buna hazırlıyorlar. Fabrikalarda belirsizliği, karmaşıklığı, bilinmezliği özellikle yayıyorlar. Nasıl olsa karşılarında örgütsüz, dağınık bir tekstil işçileri var.

Bizler, bu tabloyu değiştirmek için harekete geçmekten başka yolumuz yok. Krizi biz yaratmadık, faturasını da ödemeyi reddedelim. Bunun için bir an önce fabrikalarda bölüm, bölüm makine makine bir araya gelelim. Sorunlarımızı konuşalım. Fabrikalardaki durgunluğun sebebinin bizler olmadığını döne döne vurgulayarak, bizlere yıkılmak istenen faturayı kabul etmeyelim. Bizlerin tek kurtuluşu birlik olmak. İşten çıkartmalar, olası iflaslar başladığında haklarımızı alamadan kapı önüne konduğumuzda her şey için geç olabilir. Bir arkadaşımızın bile işten çıkartılması kabul etmemeli, “Arkadaşım yoksa üretimde yok!” sloganını kılavuz edinmeliyiz.

Haydi arkadaşlar, gün bekleme günü değil, birleşme ve mücadele günüdür! 

Tekstil İşçileri Birliği / Trakya