Ogün Samast: 16 yıl önce, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Hrant Dink’i katleden ırkçı-faşist katil, 15 Kasım 2023’te “şartlı” tahliye edildi.
Bu şahsın tahliyesi başta Hrant Dink’in ailesi olmak üzere, ilerici-devrimci çevrelerde büyük tepkilere yol açtı.
Memleketi Trabzon’da hayatına kaldığı yerden devam etmeye başlayan Samast, Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesi’ne “unutma hakkı” kapsamında başvuruda bulunarak adının Ali Eren Karadeniz olarak değiştirilmesini talep etti. İlerici, devrimci kamuoyunun tepkisi üzerine mahkeme Samast’ın talebini reddetmek yerine Samast’ın talebinden vazgeçmesini sağladı.
Kronometre sıfırlanamadı, şimdilik…
Mehmet Ali Ağca: 1 Şubat 1979’da gazeteci Abdi İpekçi’yi katletti. Yakalanmadı, yurtdışına kaçırıldı. 13 Mayıs 1981 tarihinde de Papa 2. Jean Paul'e suikast düzenledi ve 19 yıl İtalya’da hapis yattı. İtalya’da hapisteyken dinini değiştirerek Hristiyan-Katolik oldu.
2000 yılında Türkiye’ye iade edilen Ağca arandığı iki ayrı suçtan (hırsızlık ve gasp) dolayı 10 yıl hapis yattıktan sonra “kelime-i şehadet” getirmiş olmalı ki, Müslüman bir “vatan evladı” olarak tahliye edildi.
Bahçelievler'de bir kişinin evine zorla el koyduğu iddiasıyla hakkında yağma ve gasp suçundan 15 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan ve 27 Kasım 2023’de yargılanmasına başlanan Mehmet Ali Ağca’nın adını Mehmet Ali Aslan olarak değiştirdiği ortaya çıktı.
Kronometrenin bir tür sıfırlanması gibi, sil baştan!
Ökkeş Kenger: 1980 öncesi MHP içinde örgütlü bir faşist. Devlet sübvansiyonlu gerçekleştirilen Maraş Katliamı'nın katillerinden biri. Maraş Katliamı'ndan sonra Adana Sıkıyönetim Mahkemesi’nde açılan davada bir numaralı sanık olarak kayıtlara geçti.
Maraş katliamı sırasında sinemaya bomba atan “adam” beraat ettirildi. Daha sonra soyadını Şendiller olarak değiştiren bu katil, 1991 Türkiye genel seçimlerinde dinci-gerici Refah Partisi ile seçim ittifakı yapan faşist Milliyetçi Çalışma Partisi’nden Maraş milletvekili seçildi.
Kronometrenin bir tür sıfırlanması gibi, sil baştan!
***
Devletine hizmette kusur etmeyen bu türden tetikçilere yüz değişikliği, isim değişikliği yapılarak bellekler silinmeye çalışılıyor.
Her ne kadar kronometreleri sıfırlasalar da işçi emekçilerin ve halkların belleklerini sıfırlayamayacaklar.
George Orwell “Faşizmin Kehanetleri” adlı kitabında, “Milliyetçilik, kendini aldatmayla ortaya çıkan güce duyulan açlıktır” der.
Tıpkı yukarda sıraladıklarımız ve sıralamadıklarımızın güce taptığı gibi.
Samast, Ağca, Ökkeş gibilerine kıyak geçenlerin, onları sübvansiyonlu katil yapanların, insanlığa karşı işledikleri suçun farkında olmamaları mümkün değil.
Tetikçilerini koruyan devlet “istediğin suçu işle, bir süre ortalıkta gözükme, ‘unutma hakkını’ kullan ve yeni bir isimle, başkalarının hayatını karartmak için hayatına devam et” diyor. Çünkü kokuşmuş rejimin her zaman tetikçilere ihtiyacı olacak.
Bu, “köpeksiz köyde değneksiz gezenler” bilmelidirler ki, “Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner.” İşte o zaman “doğruya sarılanlar”, kronometreler sıfırlansa da işçilerin, emekçilerin ve halkların belleklerini sıfırlayamayacaklarını görmüş olacaklar.
Onların devlet sübvansiyonlu “unutma hakkı” varsa, bizim de unutmamak ve unutturmamak gibi bir görevimiz var… Orwel’in dediği gibi; “Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemez(di”…