Sermaye devleti gözaltına aldığı insanları katletmeye devam ediyor. Bunun son örneği Antalya’da yaşandı. Geçtiğimiz günlerde Antalya’da gözaltına alınan Murat Araç isimli genç karakolda yaşamını yitirdi.
Murat Araç için Antalya Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında iken 15 Aralık’ta “3’üncü kattan atlayarak intihar etti” deniliyor. Bu pişkince söylenen yalana karşılık 19 yaşındaki Murat Araç’ın ölü muayene tutanağında ölüm nedeni kesin olarak açıklanamadı.
Ölüm raporunu hazırlayan doktor, “Ölü katılığının henüz gelişmediği, ölü morluğunun oluşmadığı görüldü. Kafada 10 cm boyunda kırık mevcut, her iki kulaktan kan geldiği görüldü. Sol gözde ekimoz mevcut... Kesin ölüm sebebini tespit edemedim, klasik otopsi yapılması gerekir” diye belirtti.
Olaya bakan savcı baştan “intihar” demesine rağmen, Araç’ın ölüm raporundaki belirsizlik üzerine, Adli Tıp’tan klasik otopsi yapılmasını istedi.
Davayı yakından takip eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Antalya Şube Başkanı Avukat Deniz Yıldırım, Araç’ın gözaltı sebebi hakkında hâlâ bilgi alamadıklarını belirtti.
Ölüm nedeni bu denli belirsizken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Araç’ın örgüt kararıyla intihar ettiğini söyledi. Süleyman Soylu’nun akıllara durgunluk veren sözleri, bir katilin itiraf niteliğinde saçmalamasından başka bir şey değil.
Bütün bunların yanı sıra AKP’li Ceylanpınar İlçe Belediyesi Murat Araç’ın cenaze nakil işlemi için araç vermediği gibi, taziye için de yer vermedi. Olup bitenlere bakıldığında tablo karşısında “katil devlet” sloganı bile yetersiz kalıyor.
Murat Araç katil devletin ilk cinayeti değil
Araç’ın katledilmesi gözaltında yaşanan polis cinayetlerinin ilki değil. Gözaltında katletme ve kaybetme politikasına sermaye devletinin sık sık başvurduğu biliniyor.
Yürek yakıcı bir kıyaslama ama kayıp yakınları öldürülen çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin bir mezarının olması, yani kemiklerinin bile bulunmasını bir “şans” olarak görüyor.
1995’te Murat Yıldız İzmir’den İstanbul’a getirilirken yolda katlediliyor. Murat’ın annesi Hanife Ana’ya oğlunun gemiden atlayarak kaçtığı yalanı söyleniyor.
Cemil Kırbayır 12 Eylül darbesinden hemen sonra gözaltına alındı. Bir gün önce kardeşi Cemil’e giyecek bırakan Mikail Kırbayır, ertesi günü Kars Sıkıyönetim işkencehanesinden, burada böyle biri yok yanıtını alıyor. Gözaltında kayıplarda klişeleşen yanıt: Gözaltına alınmadı, burada böyle biri yok...
Katillerden hesabı emekçiler soracak!
Bugün cinayetlerini gizleme gereği bile duymayan katil devletin yargısından, katillerden hesap sorulmasını beklemek ölü gözünden yaş beklemekten farksız. Katillerden hesap bugün mücadele ederek, direnerek sorulabilir. Öyle ki, katil devletin tetikçilerine ceza vermek zorunda kalması bile kararlı bir mücadele ile mümkün olabiliyor.
Bunun en güzel örneklerinden birisi Cumartesi anneleridir. Bu yönüyle Cumartesi annelerinin, kayıp yakınlarının kayıplarını arama ve hesap sorma eylemleri karanlıkta bir ışık oluyor.
Gerçek anlamda hesaplaşma ise sömürü düzeninin yerle bir edilmesi ile mümkün olacaktır.