IŞİD 20 Ocak tarihinde Haseke’deki Sina Hapishanesi’ne yönelik saldırı gerçekleştirdi. Saldırının ardından Demokratik Suriye Güçleri (QSD) şehir çevresindeki IŞİD’lilerin yenilgiye uğratıldığını açıkladı. SDG tarafından 23 Ocak’ta yapılan açıklamada bilanço ortaya konuldu ve çatışmaların hala sürdüğü ifade edildi.
21 Ocak’ta ise Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) tarafından sermaye devletinin SİHA’larla yaptığı saldırı paylaşıldı. HPG Basın İrtibat Merkezi, Türk devletinin 16 Ocak ve 21 Ocak tarihleri arasında Zap, Metina, Avaşin, Gare bölgelerinde çok sayıda yeri bombaladığını açıkladı.
Türkiye’nin Ağustos’tan bu yana Suriye’de SİHA’larla 11 saldırı düzenlediği ve 25 Aralık’ta düzenlenen saldırının hedefinin Kobane’deki Devrimci Gençlik Hareketi olduğu ifade ediliyor.
Cizre Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Hikmet Hebîb, Mezopotamya Ajansı’nda yer alan röportajında, IŞİD’in Haseke’ye yönelik saldırısının Türkiye ile bağlantılı olduğunu belirtti. Hebîb, bu “planlı bir saldırıdır ve bu konuya müdahale eden büyük devletlerin gizli elleri de var” dedi.
Sina Hapishanesi’ne yapılan saldırı ile birlikte beş bin IŞİD’linin kaçması planlanırken, Fehim Taştekin bu saldırının IŞİD’in tekrar canlanması için kullanılacağına işaret etti:
“IŞİD açısından bu baskın büyük kayıplarla sonuçsuz kalsa da yarattığı etki önemli. Bunu dağılan üyelerine bir umut mesajı olarak kullanacaktır ki yayın organlarında cihadın başarısı olarak bunun propagandasına başladılar.”
Sina Hapishanesi’ne dönük IŞİD saldırısı ile eş zamanlı olarak Türk sermaye devleti Til Temir, Şengal ve Eyn İsa’ya dönük saldırılar düzenledi. IŞİD’in saldırıyı düzenlerken, TSK denetimindeki bölgelerden geçtiği ve ele geçirilen bazı silahların NATO menşeli olduğunun tespit edildiği duyuruldu. Saldırı üzerine Kobane’den yola çıkan birliklere karşı Türkiye’nin hava saldırısında bulunması, IŞİD’e havadan destek anlamına geliyor.
Irkçı-yayılmacı saldırganlık sürüyor!
Cihatçı çeteleri kullanan Türk ordusu, Suriye topraklarını işgal etti. Cihatçılarla kol kola giren AKP-MHP rejimi ırkçı-yayılmacı saldırganlığını sürdürüyor.
“Fırat Kalkanı” adıyla başlatılan saldırı ile “IŞİD’e karşı savaşma” bahanesiyle Suriye topraklarına girilmişti. IŞİD ile anlaşarak Celabrus’u çatışmadan ele geçirmişler ve hemen ardından PYD güçlerine saldırmışlardı. Temel hedefi Kürt halkının kazanımları olan gerici rejimin Rojava’ya dönük hesapları sürüyor. Yayılmacı hedefleri arasında Membiç ve Rakka vardı. Rusya ve ABD’nin müdahaleleri ile elleri bağlandığı için saldırılarına ara vermek zorunda kalsalar da, özerk bölgelere yönelik planlarından hiç vazgeçmediler.
Saray rejimi “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı” adını verdiği operasyonlarda kullandığı cihatçı çeteleri orduya çevirmeye çalışıyor.
Saray rejiminin IŞİD’e verdiği destek ve SİHA’larla yaptığı saldırılar yayılmacı heveslerinin sürdüğünün yeni bir göstergesi. Saldırı hedeflerinde Kürtlerin PYD önderliğinde oluşturdukları özerk bölgeler yer alıyor. Bu planlarla birlikte “Suriye yağma”sından aldığı payı arttırmak isteyen rejim, iç politikada ise ırkçı- şoven histeriyi körükle tek adam diktasını ayakta tutmayı hedefliyor.
***
IŞİD’i ABD emperyalizmi yarattı ve beslendi. IŞİD, Suriye’nin parçalanması ve büyük bir yıkımı yaşamasında özel bir rol oynadı. IŞİD Kobane’de Kürt halkının üzerine sürüldü ve bu açıkça Türk devleti ve ABD desteği ile yapıldı. AKP iktidarının hesabı Kürt hareketinin kazanımlarını boğmak, ABD’nin hesabı ise Kürtleri kendine mecbur etmekti. Ardından gelişen süreçte ABD’nin hesabı tuttu, Amerikan emperyalizmi Suriye’de Kürtler sayesinde etkin bir rol aldı.
Haseke üzerinden saldırı planı bölgede gelişecek süreç açısından önemli bir yerde duruyor. SDG’nin açıklamalarına göre şimdilik Haseke’de saldırı püskürtülmüş durumda. Arka planına dair ayrıntılar ortaya çıkmasa da, gelişen süreç IŞİD saldırılarının süreceğini ve saray rejiminin yayılmacı heveslerinden vazgeçmeyeceğini gösteriyor.