Son seçimde yanlarına şeriatçıları da alan AKP-MHP iktidarı, sahtekarlıkta dünya birincisi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Seçim propagandalarında Millet İttifakı’nı Amerikancılıkla suçlamış, suratlarına “anti-Amerikancı” maskesi takarak oy avcılığı yapmışlardı. Bu zokayı yutan bir takım milliyetçi/şoven çevreler, Tayyip Erdoğan’dan “anti-emperyalist” bir figür bile yaratmaya kalkıştılar.
Hem MHP’nin hem AKP’nin Amerikan imalatı ‘proje’ partiler olduğu dikkate alındığında, propaganda söylemlerinin sahteliği aşikardı. Buna karşın Saray beslemesi medya tetikçilerinin pompaladığı yalan dayalı propaganda belli bir kesimi etkilemişti. Hal böyleyken dinci-faşist rejim yine şaşırtmadı ve ilk yaptığı iş emperyalist savaş aygıtı NATO’nun hizmetine koşmak oldu.
AKP şefinin ilk konuğu NATO şefi
Seçimlerden sadece birkaç gün sonra Tayyip Erdoğan ilk yabancı konuğu İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda ağırladı. Bu kişi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’den başkası değildi. Ukrayna Savaşı’nın ateşine benzin döken ABD-NATO cephesi, Rusya’yı kuşatma ve militarizmi yayma politikası bağlamında Finlandiya ile İsveç’i savaş aygıtına almak için acele ediyor. Yapılan pazarlıkların ardından AKP-MHP rejimi Finlandiya’nın üyeliğini onaylamıştı. Ancak İsveç’le yapılan pazarlıklar devam ediyordu.
Stoltenberg’in seçimlerin hemen ardından AKP şefini ziyaret etmesi, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması için zamanın geldiğini hatırlatmak içindi. Bu pazarlığın seçimlerden önce perde arkasında yapılmış olma ihtimali yüksekti. Zira Saray’dan beslenen dinci-gerici basın “Batı’ya karşı dik duran Tayyip” portresi çizerken, İbrahim Kalın ile Hulusi Akar’ın Amerika ziyaretlerini örtbas etmişti. Batılı emperyalistlerle özel ilişkileri olduğu söylenen bu ikilinin seçimlerden önce gerçekleştirdikleri ziyaretlerde efendilerine neler vaat ettikleri açıklanmamıştı. Stoltenberg’in bu “ivedi” ziyareti, pazarlığın önden yapıldığı izlenimini güçlendirdi.
Görüşmenin ardından basın toplantısında konuşan Stoltenberg, şu ifadeleri de kullandı:
“İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasındaki üçlü uzlaşıların altını çizmek istiyoruz. Bugün sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ortak mekanizmanın güçlü bir şekilde devam etmesi için anlaşmaya vardık (…) Türkiye'nin meşru güvenlik endişelerini ele aldık. İsveç Türkiye'nin endişelerini gidermek için adım attı. İsveç taahhütlerini tamamlamıştır. 12 Haziran'da İsveç, Türkiye ve NATO bir araya gelecek.”
Türk askeri Kosova’da “NATO polisliği” yapacak
Savaş aygıtının şefini sevindiren olay İsveç’in NATO üyeliğine onay verilecek olmasından ibaret kalmadı. “Yerli/milli” AKP-MHP rejiminin NATO’ya hizmetinin ikinci adımı Kosova’da atılacak. Stoltenberg’in Tayyip Erdoğan’la görüştüğü sıralarda Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından yapılan açıklamada, NATO’nun talebi üzerine Türk askerinin 4-5 Haziran’da Kosova’ya gideceği belirtildi.
Kosova’da baskıya, ayrımcılığa maruz kaldığı ifade edilen Sırpların gösterileri son günlerde yeniden alevlendi. Kosova’da işgalci güç bulunduran NATO, polislik görevini de üsteleniyor. Gittiği ülkelerde esas olarak işgalci askeri güç olarak bulunan NATO, Kosova’da ise polislik işini de yapıyor. Yani NATO’nun istediği şey, Türk askerinin orada polislik yapmasıdır. AKP-MHP koalisyonu ise bu talebi hemen karşılıyor.
Basın toplantısında da konuya değinen Stoltenberg, şu ifadeleri de kullandı:
“…Türkiye'nin Kosova'daki NATO varlığına ilave birliklerle katkıda bulunması kararından dolayı müteşekkirim. Hali hazırda NATO'nun operasyonel rezervlerinden 700 askerin bölgeye intikali sürecindeyiz ve Türkiye bu sürece liderlik etmektedir…”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le kurduğu ilişkilerden hareketle, kimileri Tayyip Erdoğan’ın Batı’dan uzaklaştığını iddia ediyor. Oysa seçimlerin üzerinden bir hafta bile geçmeden AKP şefi Amerikancı/NATO’cu olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Böylece seçimlerden önce edilen sahtekarca sözlerin hiçbir hükmünün olmadığının anlaşılması için birkaç günün geçmesi yeterli oldu.