Sarayın soytarısı bakanlardan Nurettin Nebati, bir gazetecinin Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) hakkında “Hazine’ye mi takıldı” diye sorduğu soruyu, çevresine anlamamış gibi bakınarak “EYT…EYT mi?” diye yanıtladı. Bakan Nebati’nin ‘tiye’ aldığı EYT, milyonlarca emekçinin gasp edilmiş hakkıdır ve Saray takımı tarafından sık sık istismar edilen bir sorundur. Seçim malzemesi edilen EYT sorunu bir kez daha ertelenerek önce Ocak’a bırakıldı. Ardından AKP Şefi Erdoğan 15 günde halledeceklerini iddia etti. Açık ki, sefalete mahkum ettiği insanlardan oy alabilmek için bu sahtekarlığı yapıyor.
***
EYT sorunu 1999 yılında, işçiler 17 Ağustos depreminin acılarını sarmaya çalışırken, sessiz sedasız çıkarılan yasa ile gündeme gelmiş bir hak gaspıdır. 8 Eylül 1999’dan önce çalışmaya başlayan kadınlar 20, erkeklerse 25 yılda emekli olabiliyordu. Dönemin hükümeti tarafından çıkarılan 4447 sayılı yasa ile sigortalılık süresi ve prim gün sayısının yanı sıra yaş şartının da getirilmesi ile emeklilikte 17 yıla varan gecikmeler yaşanmaya başladı. 4447 sayılı yasayı daha da ağırlaştıran AKP iktidarı emeklilik yaşını 65’e yükseltti. Böylece milyonlarca işçi EYT diye anılan hak gasplarına maruz bırakıldılar
Emeklilikte yaşa takılanların ana talebi, bu yasaların geçmişe dönük uygulanmasına son verilmesi ve insanca yaşamaya yetecek emeklilik maaşıdır.
SGK verilerine göre halen 6.3 milyon kişi EYT sorunu yaşıyor. Ülkenin dört bir yanında ortak talepler etrafında bir araya gelen EYT’liler, dernekleşerek ve sokak mücadelesi yürüterek düzen muhalefetinin ve Saray rejiminin sorunu görmesini sağlayabildiler. Ancak EYT’lilerin mücadelesinin kimi zayıflıkları bir yana bırakılırsa, Saray rejiminin histerik emekçi düşmanlığı bu sorun üzerinden de gözler önüne serildi.
AKP şefi Erdoğan EYT düzenlemesine yönelik taleplere ilk elden karşı çıkmış, “Seçim kaybetsek de yokum” demişti. Kendisi erken emekli olurken tam bir pişkinlikle EYT’lileri “ekonomiyi çökertmek için manipülasyon yapmakla” suçlayıp hedef göstermişti. Kendisi ile dalkavukları saraylarda sefahat sürerken, EYT’lilerin taleplerinin “devlet bütçesine külfet” olacağını iddia etmişti. AKP’li bakanlar ise EYT’lileri “erken yaşta emeklilik istiyorlar” diye suçlamıştı. EYT’lileri ‘çift dikiş yapmak’la da suçlayan Erdoğan, bu sözleriyle emeklilere reva görülen sefaleti itiraf etmişti. Zira emeklilik maaşı, açlık sınırının çok çok altındadır ve emekçiler emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda kalmaktadır.
Tabandaki desteğini yitiren ve oy telaşına düşen Saray rejiminin bir kez daha “çözeceğiz” diyerek duyurduğu EYT düzenlemesi, sahte vaatlerin ötesine geçemiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ortak çalıştığı konuyla ilgili patronlar muhatap alınırken milyonlarca EYT’linin tek çatı altında toplandığı EYT Derneği’nin görüşme talepleri reddedildi. Son olarak patronların talebi üzerine, 2 milyon kişinin emekli edilmesinin kapitalistler ve bütçe üzerinde ağır bir yük oluşturacağı gerekçesiyle yaş şartı düzenlemesi tartışmaya açıldı. Eğer düzenleme bu şekilde yapılırsa, EYT’lilerin önüne başka engeller çıkarılmış olacak. Öne sürülen düzenleme kriterleri altı milyondan fazla EYT’linin “Amasız fakatsız ayrımsız emeklilik” talebinden çok uzaktır.
Saray rejimi, işçi-emekçileri sefalete sürüklerken, EYT’lileri de “külfet” görmeye devam ediyor. Ancak belli bir çalışma süresini tamamladıktan sonra emekli olmak ve emekli olduktan sonra da insanca yaşayacak bir ücret ve başta sağlık hakkı olmak üzere sosyal haklara sahip olmak, işçilerin hakkıdır.
Beka sorunu yaşayan Saray rejimi, EYT’lilerin taleplerini karşılamadan, oylarını almanın yollarını arıyor. Yani sahtekarca oyun çevirme derdinde. Oysa 20 yıldır iktidar olanlar bu sorunu çözecek olsalardı bunu çoktan yaparlardı. Hal böyleyken boş vaatlerle milyonlarca EYT’linin umutları ile küstahça oynayan Saray rejimine oy verilmesi değil hesap sorulması gerekiyor. Emeklilik hakkının iyileştirilmesi ve insanca yaşama yetecek emeklilik maaşı için bu rejimden medet ummak değil, ona karşı mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.
K. Düşgör