Kazanım EYT’lilerindir!

EYT konusu tüm işçi ve emekçilere örgütlü mücadelenin önemini bir kez daha gösterdi. Hakları kazanmak için ısrarlı bir mücadele ve birlikte hareket etmek gerektiğini ortaya koydu.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 09 Ocak 2023
  • 08:00

Önümüzdeki seçimleri kendileri için bir beka meselesi olarak gören gerici-faşist rejim, bugüne kadar hep ertelediği konularda güdük de olsa adım atmak zorunda kalıyor. Yıllardır Saray rejiminin başını ağrıtan EYT sorunu bunlardan biri idi. Şimdiye kadar “seçimleri kaybetsem de çıkartmam” diyen ve EYT’lilere hakaretler yağdıran Erdoğan, aralık ayının bitmesine birkaç gün kala gönülsüzce bu konuda açıklama yapmak zorunda kaldı.

Dış politikada alışık olduğumuz “U” dönüşünü bu kez EYT konusunda yapan Erdoğan’ın bu tutumu ilk bakışta bir seçim yatırımı olarak görülebilir. Bunun bir yanını elbette seçim hesapları oluşturmaktadır. Ama asıl bakılması gereken EYT’lilerin yıllara yayılan kararlı ve ısrarlı mücadelesidir. Bir enkaza dönüşen ekonomi nedeniyle işçi ve emekçileri sefalete sürükleyen sermaye rejimi, şimdilerde yazdığı “başarı hikayeleri” ile seçimlere hazırlanmaktadır. Ama onlar için EYT konusunda bir “başarı hikayesi” çıkartmak hiç de kolay olmayacak. Çünkü milyonlarca EYT’li koşulsuz, amasız, fakatsız kazanmış haklarını iade edilmesini istiyordu, istemekle kalmıyor bunun için ses yükseltiyordu. Bu nedenle EYT’lilerin örgütlü gücüne toslayan Saray rejiminin evdeki hesabı çarşıya uymadı.

Düzen medyasının EYT sorularından “bunalan” Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, yaz aylarından itibaren EYT için çalışma başlattıklarını ve aralık ayında meclise sevk edeceklerini ifade etmişti. Ancak işin içinden çıkamayan Saray rejimi aralık ayında EYT’yi meclise getiremedi. Bir formül üzerinde çalıştıklarını ifade edip duran Bakan Bilgin, çalışmanın içeriği hakkında ise ketumluğunu korudu. Aralık ayı yaklaştığında ise formülün ne anlama geldiği belirginleşmeye başladı. İlk belli olan EYT’nin sermayeye yeni bir “yük” getirmesinin önüne geçmek için kapitalistlere teşvikler sunmak oldu. EYT’lilere ise hak kayıplarını tartışıyorlardı. Bu arada hak kazananların tekrardan yaşa takılması için aritmetik hesaplar yapıldı. Stajyerliğin sigorta girişi sayılmaması, askerlik ve doğum borçlanmalarında yaratılan kafa karışıklığı ile EYT’li kişi sayısını düşürmek gibi formüller üzerine konuşuldu. Özellikle kadınlarda 48, erkeklerde 50 yaş şartı tartışması EYT’lilerin tepkisine yol açtı. Bu tepki yeni bir yaş şartı tartışmasına son verdi. Erdoğan, baktı olmuyor yaşı gündem dışı bıraktı ve istemeyerek de olsa EYT’lilerin talebini “yerine getirmiş oldu”. Bu konuda yapılacak düzenlemenin ayrıntıları muhtemelen önümüzdeki haftalar içinde yasa tasarısının meclise sunulmasıyla belli olacak. EYT’liler şimdi yasanın resmileşmesini bekliyor. Zira, Saray rejimi hiçbir koşulda güven vermiyor ve son anda bir oyun oynamaları hiç de şaşırtıcı olmaz. Fakat Saray rejinin karşısında bekleyen değil taleplerine sahip çıkan bir kitle bulunmaktadır.   

Örgütlü mücadelenin önemi!

Emeklikte Yaşa Takılanlar Federasyonu çatısı altında örgütlenen EYT’liler son yıllarda en kitlesel mitinglere imza attılar. Ülkenin birçok il ve ilçesinde EYT dernekleri kurularak emeklilik hakları için mücadele yürüttüler. Böylece toplumun gündeminde belirgin bir yer tuttular ve her kesimden destek aldılar. Fakat bu örgütlülüğe öncülük edenlerin politik perspektiflerinin düzen siyasetinin sınırlarında kalması ve dolayısıyla mücadele hatlarının ise hep sandık endeksli olmasına yol açtı. EYT’lilerin taşıdığı oy potansiyeli seçim sonuçlarını değiştirecek kadar büyük olduğu algısı özellikle yaratıldı. Bu yüzden düzen muhalefetinin de açık istismarının yaşandığı yerdir EYT konusu... Fakat yine de bütün bu sorunlar bir yana, EYT’lilerin kendi taleplerine sahip çıkmaları ve geri adım atmamaları onların en büyük kazanımıdır.

Yasa geçtiğinde emeklilikte yaşa takılma kısmını halledecek olan EYT’lilerin önünde aylık bağlanma oranları duruyor. Mücadelenin taşıyıcı dinamiği olan unsurlar, bu konunun gündemlerinde olduğunu yaptıkları birçok açıklama ile ifade ettiler. Bu yüzden mücadele kaldığı yerden ve talepler çoğaltılarak devam edecektir. Mücadeleyi düzen sınırlarından kurtarmak için devrimci öznelere çok iş düşüyor. Örgütlülüğün ve mücadele hattının sorunlu yanlarını bertaraf etmek için bu mücadeleyi sahip çıkmak gerekmektedir.

EYT konusu tüm işçi ve emekçilere örgütlü mücadelenin önemini bir kez daha gösterdi. Hakları kazanmak için ısrarlı bir mücadele ve birlikte hareket etmek gerektiğini ortaya koydu. Sermaye iktidarının nefessiz bıraktığı işçi sınıfı ve emekçiler kendi hakları ve gelecekleri için örgütlü mücadeleyi yükseltmeli ve talepleri uğruna kararlı bir mücadele yürütmelidirler.