Eve kapanma zamanında internet/sosyal medya kullanımı

İnsanların vaktini büyük oranda evde geçirdiği salgın günlerinde; televizyonu, sosyal medyayı da katarak ifade etmek gerekirse, internet bağımlılığına karşı uyanık olmak gerekiyor. Bilinçli bir kullanıcı olabilmek, seçmesini bilmek, bilimsel, güvenilir, emekçilerden yana yayın çizgisi izleyen siteleri izleyebilmek en iyi tercih olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Nisan 2020
  • 08:02

Kapitalizmin insanlığın başına musallat ettiği koronavirüs salgını, belli bir süre için yaşam biçimlerinde kısmi değişimi zorunlu kıldı. Bu değişim elbette herkes için aynı anlama gelmiyor. Sınıflar arası uçurumun derin olduğu bu sistemde salgından etkilenme oranı da, bu etkinin pratik yaşama yansımaları da farklı olmaktadır.

“Virüs sınıfsal ayrımları ortadan kaldırdı” safsataları ortaya atılsa da, durumun tersi olduğu günden güne belirginleşiyor. Salgının yıkıcı sonuçları hissedildikçe, sınıflar arası uçurumun daha da derinleşmesi kaçınılmazdır. Zira “evde kal” çağrıları tekrarlanıp dururken milyonlarca işçi-emekçi halen risk altında çalışıyor. Birçok ülke üç-dört hafta ücretli izin ilan ederken, AKP-saray rejimi bekasını kurtarma hesabıyla siyasi şovlara devam ediyor. Aynı anda hem elini halkın cebine atıyor hem İspanya ile İtalya’ya “yardım” gönderiyor. Halk can derdinde ama T. Erdoğan, “koronavirüs salgınını fırsata çevirelim” diye müritlerine talimat verebilecek kadar kendi gündemine odaklanmış durumda.

***

Halen çalışmakta olan işçi ve emekçilerin dışında kalan toplumun geniş kesimleri, zamanlarının büyük bir kısmını evde geçiriyorlar. Okullar kapalı olduğundan çocuklar da zorunlu olarak evdeler. Bir yanda salgının yarattığı kaygılar, bir yanda işsizlik, geçim sıkıntısının yarattığı tedirginlik var emekçilerde. Bunlara AKP-saray rejiminin halk sağlığını hiçe sayan, akla-ziyan siyasi şovları eklenince doğal ki, kaygılar da artıyor.

Böylesi bir dönemde evde kalma zorunluluğu insanlar arasındaki sosyal teması asgariye indirdi. Hem kendi sağlığını koruma hem başkalarının sağlığını riske atmama kaygısı bu durumu zorunlu kılıyor. Evde kalınan sürenin çok uzaması hem kaygılarla baş etmeyi hem zamanın nasıl değerlendirileceği sorularını gündeme getiriyor. Kaygılarla baş etme konusunda konun uzmanları tarafından pek çok açıklama yapılmakta, röportajlar yayınlanmaktadır. Bu konuda emekçileri bilgilendirme kaygısı taşıyan ilerici bilim insanlarının sözlerine kulak vermek lazım. Zira ortalıkta yoğun bir bilgi kirliliği mevcut. Bu nedenle seçici olmak özel bir önem taşıyor.

***

Burada asıl olarak üstünde durmak istediğimiz ikinci sorundur. Eve kapanmanın kaçınılmaz sonuçlarından biri sosyal medyaya, internete, televizyon izlemeye daha çok zaman ayrılmasıdır. Fiziksel sosyal iletişimin asgariye indiği koşullarda dostlarla, yakınlarla, yoldaşlarla iletişim de bu kanallar üzerinden gerçekleştiriliyor. Fiziki uzaklığa rağmen sosyal iletişimi sürdürmek için bu kanalların kullanılması hem bir şans hem zorunlu. Bu arada fiziksel mesafe açılsa da sosyal iletişimi-paylaşımı sürdürmenin önemine yapılan vurguların isabetli olduğunu göz ardı etmemek gerek. 

Eve kapanma mecburiyetinin olduğu koşullarda sosyal medya gibi bir olanağın olması önemli bir avantajdır. Bu hem gelişmeleri izlemek hem sosyal iletişimi sürdürmek hem ilgi duyulan konuları/alanları araştırmak açısından böyledir. Elbette internet-sosyal medya kullanımı yeni bir olgu değil. Ancak ifade uygunsa bu koşullarda internet-sosyal medya alanı günlük yaşamın olmazsa olmazlarından biri haline gelmiştir.

Salgın dolayısıyla Sosyalist yayınları emekçilere basılı iletme imkanının ortadan kalkması, gerçek haberlere ulaşma bakımından internetin önemi daha da artmıştır. Düzenin sınırlarını zorlamadan saray rejimine muhalefet eden bir kaç istisna dışında bütün televizyon kanalları saray beselemesi borazanların kontrolü altındadır. 7/24 yalan ve çarpıtma eksenli yayın çizgisi izleyen bu medya AKP-saray rejiminin propaganda aracından başka bir şey değildir. Dolayısıyla verili koşullarda gerçeklere ulaşmanın, emekçilerin sınıf çıkarlarına uygun yorumlara ulaşmanın tek olanağı alternatif internet-sosyal medya kanallarıdır.

***

Sunduğu imkanlara dikkat çekerken, internet-sosyal medya alanında madalyonun öbür yüzü olduğunu da unutmamak lazım. Zira hem saray rejiminin borazanları-trolleri hem kapitalistler tarafından internet-sosyal medya alanında kurulan tuzakların haddi hesabı yoktur. Bu tuzakların ustaca kurulduğu, insanları esir edebildiği, hatta giderek bağımlılık yarattığı pek çok deneyimle sabittir. Bilimsel araştırmalar, gelişme çağındaki 12-20 yaş arası kuşaklar başta olmak üzere, bağımlılık riskinin tüm kullanıcılar için mevcut olduğuna işaret ediyor. Araştırmalar internet bağımlılığının depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite gibi sorunlara yol açtığını da kanıtlıyor.

Televizyonu, sosyal medyayı da katarak ifade etmek gerekirse, internet bağımlılığına karşı uyanık olmak gerekiyor. Bilinçli bir kullanıcı olabilmek, seçmesini bilmek, bilimsel, güvenilir, emekçilerden yana yayın çizgisi izleyen siteleri izleyebilmek en iyi tercih olacaktır. Aksi halde yalanın, çarpıtmanın, komplocu hikayelerin yaratacağı kafa bulanıklığından kurtulmak güçleşecektir.

Gelişmelerin devrimci, sosyalist, ilerici yayınlar üzerinden izlenmesi hem gerçekleri öğrenmek açısından hem salgın bağlamında yaşanan gelişmelerin anlamı ve önemi konusunda yapılan analizlere ulaşmak için vazgeçilmezdir. Süreci bu kaynaklar üzerinden izlemek hem bilgi kirliliğinin yaratacağı kafa bulanıklığına karşı durmak için hem düzenin gerici propagandalarını püskürtmek için önemli avantajlar sağlayacaktır.

***

Koronavirüs salgınına rağmen AKP-saray rejimi sermayenin demir yumruğu olarak iş görüyor. Tüm icraatları buna kanıt niteliğindedir. Yanı sıra, rejimin şefleri salgını fırsata çevirmekten de söz ediyorlar. Toplumu kutuplaştırma, din istismarı, şoven propaganda fütursuzca sürdürülüyor. Salgının yaratacağı yıkımın hem insani hem ekonomik yükünü emekçilerin sırtına yıkmak için çalışıyorlar. Yani salgın geçse bile emekçiler için süreç daha da zorlaşacak.

Bu nedenle işçi sınıfı ve emekçilerin kararlı bir mücadeleye hazırlanmaları kaçınılmazdır. Haklarını, geleceklerini, onurlarını başka türlü korumaları mümkün değil. Bu gerçeği hesaba katarak eve kapanma günlerini daha bilinçli daha kararlı daha örgütlü bir mücadeleye hazırlık süreci olarak değerlendirmek en iyi seçenek olacaktır.