Çocuk istismarcılarına “af” hazırlığı

Gündeme getirilen “af düzenlemesi” Saray rejiminin sadece katilleri, soyguncuları, çeteleri sokaklara salmakla kalmayacağını, çocuk istismarını suç olmaktan çıkarmanın yolunu açmaya çalıştıklarını da gösteriyor. Toplumsal bir tepki gelişmediği takdirde işi o noktaya vardırmaları uzun sürmeyecektir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Ağustos 2023
  • 08:00

AKP-MHP rejimi, geriye dönük işleyeceği söylenen “Af Kanunu”nu çıkarmaya hazırlanıyor. Bu kanunla katiller, hırsızlar, çeteler ve her tür kirli işi yapanlarla birlikte çocuk istismarcıları da sokaklara salınacak. Çocuk istismarcılarının bırakılması, istismara uğrayan çocuklara, tecavüz sonucu hamile kalarak çocuk doğurmak zorunda kalmış dünün çocukları/bugünün kadınlarına yapılan yeni bir zulüm olacaktır. Ancak sorun bundan ibaret değildir. Bu anlayışa, bu zihniyete, bu sapkınlığa çanak tutan rejim, toplumun geleceğini de riske atmaktadır.

Her söylemiyle çocuk istismarını normalleştiren; kadınları tecavüzcüleriyle evlenmeye zorlayan, “suçlu”dan bir “koca” yaratmaya çalışan gerici-ırkçı saray rejimi, sapkınlığın savunucularını ödüllendiriyor. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı okulların kapılarının 45 erkek çocuğun istismara uğradığı Ensar Vakfı’na açılması hem sapkınları ödüllendirmek hem çocukları istismar tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Rejim, çocuk istismarcılarına arka çıkan AKP’li Bekir Bozdağ ve Ensar Vakfı’nda yaşanan toplu istismar olayından dolayı hakkında soruşturma açılan Asım Sultanoğlu’na yeni mevkiler bahşetti. “Ailelerin ve küçüğün rızası var” sözleriyle istismar suçu işleyenlere kalkan olan Bekir Bozdağ Adalet Bakanı olarak atandı. İlk işi, “sadece geriye dönük kapsama sahip” diyerek gerekçelendirdiği bir af yasasından söz etmek oldu. AKP’li Bozdağ, çocuk istismarcılarını da kapsayacak bir af çıkaracaklarını ilan etti.

Mevki bahşedilen Asım Sultanoğlu ise Ensar Vakfı’nda 45 erkek çocuk istismara uğradığında Karaman İl Milli Eğitim müdürüydü. İstismarcı ile fotoğrafları ortaya çıkmış, hakkında soruşturma açılmış ve Ensar Vakfı’nı korumak için yalan beyanda bulunmuştu. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi, Saray rejimi tarafından Urfa İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandığı açıklandı. AKP-MHP koalisyonu bu sapkınlık savunucusunu önceki yıllarda Bursa ve Kahramanmaraş illerine Milli Eğitim Müdürü olarak atamış ancak tepkiler üzerine kararlarını geri çekmek zorunda kalmıştı.

20 yılı aşkın bir süredir işbaşında olan Sarayın Şefi ile havarilerinin irin saçan açıklamaları, cinsiyetçi yaklaşımları, kadınları gerici cendereye sokma çabaları, çocuklara yaşatılanları “normal” saymaları, çocuk yaşta evlenmenin önünü açmaları vb icraatlarla ülke için nasıl bir kabusa dönüştüklerini gösterdiler. Şaibeli seçimlerden sonra ise bu konuda daha da pervasız adımlar atmaya başladılar. Her af çıkardığında çocuk istismarcıları ve tecavüzcülere öncelik tanıyan rejim, tarikat/cemaat şeyhleri/müritleri başta olmak üzere bu tarz suçların faillerini toplum içine salmayı kendine iş edinmiştir.

Hatırlanacağı üzere 45 çocuğun istismara uğradığı Ensar Vakfı’na dokunulmamıştı. Hatta adeta dokunulmazlıkla “kutsanmaya” çalışılmıştı. Durumu protesto eden, haberleştiren, gündemde tutmaya çalışan gazeteciler ise gözaltı terörüne, baskıya maruz kalmıştı. Konuyla ilgili haberlere erişim engeli konuşmuştu. Olayın faili Muharrem Büyüktürk’e 508 yıl hapis verilmişti, hazırlanan afla o ve onun gibiler de sokaklara salınacaktır.  

“Adaletin” ellerine teslim edildiği Bekir Bozdağ, çocuk istismarına dair verilerin üstü sistematik olarak örtülürken “Üzeri örtülen bir şey yok” diyor. Oysa gerçekler, üstü örtülemeyecek boyutlara varan bir dağa dönüşmüş durumda. Bozdağ, çocuk istismarcılarını ve tecavüzcüleri de kapsayan af planını şöyle gerekçelendiriyor:

"Geçici bir düzenlemedir. Sadece geriye dönük bir defa uygulanacaktır. Geleceğe dönük bunun uygulanması söz konusu değildir. Evlilik yasağı bulunanlarla evlenmek, dün olduğu gibi bugün de Ceza Kanunumuzda suçtur. Cezası da asgari 16 yıldır. Bu aynen duruyor. Herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir. Sadece geriye dönük bir uygulamadır."

Çocuklara dönük istismar ve saldırılara asla “geride kaldı” denilemez. Hele ki toplum, sapkın ve çürümüş bir saray rejiminin hükmü altında yaşamaya devam ederken, herhangi bir psikolojik ve toplumsal destekten yoksunken, ailelerin ve toplumun bir kısmı da sarayın zihniyetiyle zehirlenmişken... Psikologlar çocukların istismar ve tecavüz sonucunda özgüven sorunu yaşadığını; beyin gelişiminde olumsuzluk, ebeveyne güvensizlik, duygusal ilişkilerde sorunlar, bedensel hastalıklara yatkınlık, unutkanlık başta olmak üzere birçok problemle karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Bu da gösteriyor ki, sorunlar geçmişte kalmıyor, tersine hayat boyu süren kalıcı izler bırakıyor.

Bozdağ’ın bir başka açıklaması gösteriyor ki, zorla evlendirilmiş kız çocuklarının, aile kurumu içerisinde yaşadığı istismar ve tecavüz meşrulaştırılmak isteniyor:

"Erken yaşta evlilikler istemesek de devam etti. Evlilik oluyor ama yaş tutmadığı için resmi nikah yapamıyorlar. Ortada yaşanan bir sorun var. Bu 2005'te yürürlüğe giren Ceza Kanunu uygulamasındaki geçiş döneminde yaşanan sıkıntılar nedeniyle şu anda 16 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya olan insanlar var. Bunlar tecavüzcü değil, bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin rızasıyla yapılmış işler…”

Sarayın Adalet Bakanı, üç bine yakın kişinin bu suçtan yattığını, bunların mağdur olduğunu, onları kurtarıp, “aileleri birleştireceklerini” söylüyor. Bu uygulamanın bir defaya mahsus olacağını iddia ederek tepkileri yatıştırmaya çalışıyor. Oysa AKP, tarihi boyunca yalan ve sahtekarlıkla suçlarını örtmeye çalışmıştır. Kurduğu saray rejimi ise tüm kurumlarıyla halka yalan söylüyor. Bu son af düzenlemesi ise sadece katilleri, soyguncuları, çeteleri sokaklara salmakla kalmayacaklarını, çocuk istismarını suç olmaktan çıkarmanın yolunu açmaya çalıştıklarını da gösteriyor. Toplumsal bir tepki gelişmediği takdirde işi o noktaya vardırmaları uzun sürmeyecektir.