İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken 29 yaşındaki müridi Kadir İstekli ile “evlendirmesi” ve HKG’nin yıllarca istismar edilmesinin kamuoyunda duyulmasının ardından açılan dava sonuçlandı.
Mahkeme heyeti baba, anne ve Kadir İstekli’ye hapis cezası verdi. Sahte raporları düzenleyen, şikayetler ve soruşturmalara rağmen yargılanmayan kamu görevlileri ise henüz bir ceza almadı. Binlerce çocuğu “eğitim” adı altında karanlığa sürükleyen vakıf ve cemaat kapatılmadı. Söz konusu kararın çıkmasında eylemli ve kararlı mücadele etkin oldu. Ancak çocuk istismarını “normal” gören, çocukları yutan tarikat-cemaat bataklığına dokunmayan düzen yargısı bir kez daha gerici yapılara kalkan oldu.
Yargılama sürecinde neler oldu?
HKG, 2020 yılında babasının kendisini altı yaşındayken Kadir İstekli’yle imam nikahıyla “evlendirdiği” ve çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığını belirterek elindeki fotoğraf ve ses kayıtları ile şikâyetçi oldu.
HKG’nin çocukluğu boyunca yaşadığı sistematik şiddetin yer aldığı iddianameye göre H.K.G., 2012’de regl düzensizliği şikayetiyle doktora gitmiş, cinsel istismara uğramış olabileceğinden şüphelenildiği için soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmada tarikat üyelerinin H.K.G. yerine 21 yaşında başka bir kadını teste soktuğu, böylece H.K.G. için sahte rapor alındığı ortaya çıkmıştı. İsmailağa Cemaati’nin yargıdaki gücü ile bu konu sessiz sedasız kapatılmıştı.
Şikâyetin üzerinden 2 yıl geçmesinin ardından HKG’nin yaşadıklarının bir haber aracılığıyla kamuoyuna duyurulmasıyla oluşan tepki üzerine baba Gümüşel ve Kadir İstekli 15 Aralık 2022’de tutuklanmıştı. Konunun duyulması üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı pişkince “Biz 2 yıl önceden biliyorduk” diyebildi. Zira Sarayın Bakanı için bu tür istismarlar ‘olağan’ şeyler ve soruşturma açmayı gerektirmiyor.
İddianamede anne ve baba Gümüşel’in “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçlamasıyla 22,5 yıl hapsi istenmişti. Kadir İstekli hakkında ise “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” ve “cinsel saldırı” suçlamasıyla toplam 67 yıl 10 ay hapis cezası talep edilmişti. Yargılama süreci boyunca kadın örgütleri başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin davaya müdahil olma talebi reddedildi. Duruşmalar basına ve izleyiciye kapalı şekilde yürütülerek, birer çocuk istismarı yuvası olan cemaatlerin suçları toplumdan gizlenmeye çalışıldı.
Nispeten hızlı denebilecek 7 celse süren davanın sonucunda İstekli’ye “birden fazla kez çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan 30 yıl, baba Yusuf Ziya Gümüşel’e ise aynı suçtan 20 yıl hapis cezası verildi. Fatıma Gümüşel de aynı suçtan 16 yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, Kadir İstekli’ye verdiği cezada eylemin zincirleme olması nedeniyle yarı oranda artırım yaptı. Anne Fatıma Gümüşel’e ise “iyi hal indirimi” uyguladı.
Bu süreçte Hiranur Vakfı’nın Sancaktepe’de bulunan kaçak binası İBB tarafından mühürlendi ancak vakfın birçok ülkeye ve okula yayılan faaliyetleri devam ediyor.
Bu ana davaya ek olarak istismara ilişkin bir dosya daha bulunuyor. H.K.G'ye 2012'de sahte rapor verdiği ve böylece çocuğun kemik yaşının büyütüldüğü gerekçesiyle üçü doktor, yedi sanık da yargılanıyor. Davanın ilk duruşmasında, “sahte rapor düzenlediği” için tutuklu bulunan ve Hiranur Vakfı’nın önde gelen isimlerinden olduğu belirtilen Mehmet Emin Marangoz tahliye edilmişti. Söz konusu dava devam ediyor.
Çocuklar güvende değil!
HKG davasıyla, tarikat ve cemaatlerin toplumsal yaşamın birçok alanındaki etkinliği ve suçları bir kez daha açığa çıkmasına rağmen sözde muhalefet temsilcileri de dahil çürümüş düzenin tüm sözcüleri olayı münferitmiş gibi göstermeye çalıştı. Benzer cemaat, vakıf ve tarikatların içerisinde hala on binlerce çocuk var. Hiranur Vakfı’nın şeyhleri, hocaları, müritleri MEB’le işbirliği içinde okullarda cirit atmaya devam ediyor. Sarayın Milli Eğitim Bakanlığı, okulların kapılarını çocuk istismarcılarına açtı. Böylece çocuklar için tehlike tarikatların karanlık dehlizlerinden okullar içine de taşındı.
Ekonomik kriz ve gericiliğin etkisiyle yüz binlerce çocuk örgün eğitimin dışına itildi ve sayı her geçen yıl arıyor. Son verilere göre en az iki milyon kız çocuğu eğitim dışında bırakıldı. Yine yansıyan raporlara göre eğitim maliyetlerinden kaynaklı 2 milyon 346 bin 654’den fazla çocuk okul yüzü görmeden açık öğretime mahkûm edildi. Okul yüzü görebilen çocuklar ise ÇEDES gibi projeler aracılığıyla eğitim sürecini dini safsatalarla geçiriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı verilere göre, 2022 yılında 31 bin 890 çocuğa karşı cinsel suç işlendi, bu sayı son dokuz yılın en yükseği oldu.
Doğum İstatistikleri ve Çocuk İstatistikleri verilerine göre de 2021 yılında 117’si 15 yaşından küçük olmak üzere toplam 7 bin 190 çocuk doğum yapmıştır.
Gerçeklerin ancak bir kısmını yansıtan raporlarda gösterilen örnekler, çocukların bu düzende güvende olmadığını ve sağlıklı büyüme şansından yoksun olduğunu gösteriyor. Bu kokuşmuş düzende çocukların şiddetin her türlüsünden korunması ancak örgütlü mücadele ile mümkündür. Aile Bakanlığı’nın 2 yıldan beri bildiği ve elinde deliller bulunmasına rağmen çocuğa karşı işlenen bu suçu örtmesi, Saray rejiminin bir bütün olarak çocuklar için tehlike saçtığını gösteriyor.
Rejimin örtmeye çalıştığı bu ağır suç için, ancak eylemli mücadele sayesinde dava açıldı ve istismar failleri tutuklanmak zorunda kaldı. Adliyede her duruşma görüldüğünde kapıda yapılan eylemler neticesinde istismar dosyalarına göre nispeten kısa bir sürede davanın sonuçlanması ve faillerin ceza alması sağlanabildi. İstismarı kökten çözmek, yani istismarcıların ürediği kapitalist bataklığı kurutmak için mücadelenin örgütlenmesi, çocukların geleceği için hiç olmadığı kadar elzem hale gelmiştir.
K. Düşgör