Özgür Özel bir ekonomi gazetesine röportaj verdi. Farklı başlıkta CHP’nin önerilerini ve çözüm yollarını ifade etti. Yerel seçimlerin ardından “birinci parti” olma şerefine nail olmuş bir genel başkan rahatlığında açıklamalar yaptı. Belli ki biraz da tembihlenmiş bir tarz ve üslupla “iktidara hazırlanan” parti görüntüsü vermek için hemen her şeyi bir arada dillendirdi. Sermaye düzeninde muhalefet partisi olmak her şeye ilişkin tutarlı-tutarsız açıklama yapmak demek. Geniş işçi-emekçi kitlelere ama aynı zamanda sermaye çevrelerine aynı anda hitap etmeniz, çıkarları birbirine zıt olsa da söylem planında bunu ortaklaştırabilmeniz, burjuva partilerinin seçim başarısının temel kriterleri arasında yer alır. Aynı zamanda kapitalist sömürü düzeninin bekası için bu tür manipülasyon ifadeleri özel bir önem taşır.
Diğer başlıklara dair de çok fazla söz söylenebilir ama önceliğimiz ekonomi. Zira CHP uzun bir süredir ülkenin içinde bulunduğu kriz atmosferine, Saray iktidarının ekonomi yönetimine, genel seçimlerden sonra güya kendi basınçları üzerinden dönülen “rasyonel politikalara” dair çok laf edip, esasında hiçbir şey söylemiyordu. Satır aralarında kimi parti sözcüleri tarafından “rasyonel politikalar” olumlanıyor, sarayın yeni ekonomik adımlarına alttan alta destek veriliyordu. Asgari ücret, emeklilerin maaşları, vergiler vb. üzerinden söylenenler/yapılanlar ise istismara dayalı, seçim süreçlerine endekslenmiş, toplumsal muhalefetin rüzgarını arkasına alarak seçim başarısı sağlamaya çalışan bir içerikte seyrediyordu.
“Ekonomi yönetimi ve ülkenin varlıklarının yönetimi satranç oyunu gibi bir şey. 22 yıldır süren satranç tahtasında son hamlelere bakmamak lazım. Bir oyuncunun iyi mi yoksa kötü mü satranç oynadığı, son hamlelerden belli değildir. Son hamleler zaruri ve satranç bilen her kesin oynayacağı hamleler. Önemli olan ilk hamleler, açılışı nasıl yaptığınız.”
Öyle ya Mehmet Şimşek ne yapsın? Bu sözler CHP başkanının şu sıralar işçi ve emekçilere ağır bir fatura olarak dayatılan ekonomi programına dair bakışlarının ne olduğunu özetliyor. Mehmet Şimşek’in icracısı olduğu programı “satranç bilen herkesin”, “zaruri” oynayacağı hamleler olarak nitelemek demek, CHP ile AKP arasında ekonomi programına dair esaslı bir fark yok demektir. Geriye söylenen her söz verilen röportajı süslemek, herkesin ağzına bir parmak bal çalmak dışında bir anlam ifade etmez. Özgür Özel’de bunu yapıyor ve haklı olarak “İMF’siz İMF programı” olarak ifadelendirilen adımlara destek vererek yerli-yabancı sermaye çevrelerine mesajını iletmeyi ihmal etmiyor. “Seçim sonrası Mehmet Şimşek’in gelip rasyonel politikalar dediği mesele; sonuçta yine bedeli toplumun yoksullarına fakirlerine ödeten ve sistemden beslenenleri koruyan bir süreç… Buradaki acı reçeteye bizim itirazımız var.” İki cümle önce “zaruri” adımlara ne oldu? Mesajı alan almıştır!
Özgür Özel vergi adaletsizliğinden bahsediyor, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerinin %70’ini oluşturduğunu “Fabrikanın sahibi ile fabrikanın bekçisinin verginin yüzde 69’u kısmında eşit” olmasının kabul edilemeyeceğini ifade ediyor. “Türkiye’de çok ciddi açmazlar var. Birincisi asgari ücret açmazı var. Alan için çok düşük, veren için çok yüksek. İkincisi döviz kuru açmazı. Bizler için çok yüksek, ama ihracatçı için çok düşük.” Bu sözlere ücretlerin bir an önce artırılması ihtiyacını ekliyor. Ardından bölgesel asgari ücret üzerine sorulan soruya şu şekilde cevap veriyor; “Doğru buluyoruz hatta sadece bölgesel değil devletin desteği açısından sektörel asgari ücrete de olumlu bakıyoruz ama çok iyi düzenlenmesi lazım. Bazı sektörlerde asgari ücretin artışı sektörü ihracat yapamaz hale getiriyor. Asgari ücret artmalı ama rekabet edilebilir noktada, devletin destek sunması gerekiyor.” Kapitalist patronların uzun bir süredir dile getirdiği, ülkede asgari ücret düzeninin fiili olarak ortadan kaldırılması ve şu an ki asgari ücretin çok daha azına işçi çalıştırmanın önünü açacak bir öneriyi dile getirmekte bir sakınca görmüyor. Bunun yetmeyeceğini “sektörel asgari ücret”e de olumlu baktıklarını ifade ediyor. Bu söylem ise röportajın ikinci mesajı olsa gerek!
“Elbette ki sosyal demokrat bir parti olarak emek sermaye çelişkisinin yaşandığı bir düzlemde iş dünyası ile sosyal demokrat bir partinin söylemleri çatışabilirdi” ama “TOBB Genel Kuruluna katıldık, TÜRKONFED’de bir toplantı yaptım, yaz ayları boyunca da iş çevreleri ile temaslarımız olacak. Biz onlarla da neredeyse tam bir mutabakat halindeyiz.” Görüldüğü kadarıyla AKP-MHP iktidarı da ekonomi programının esasları konusunda patron örgütleriyle tam bir mutabakat halindeler. “İktidara hazırlanan” başkan pozlarında gezen Özgür Özel, şansları yaver giderde olası seçimden bir “başarıyla” daha çıkabilirlerse eğer, AKP’den devralınacak ekonomi yönetimini aynı zeminde yürütmek hedefinde olduklarını nihayet açıkça ortaya koymuş bulunuyor.
Burjuva dünyasının doğal seyri böyle muhalefete böyle iktidar gerçeğidir. İşçi sınıfı ve emekçiler, ekonomik krizin tüm faturası sırtına yıkılmaya çalışılan toplum, “emekle sermaye çelişkisini” ancak kendi örgütlü gücü ve mücadelesiyle çözebilir. Yıkımın faturasına da, bu yıkımı boş sözlerle istismar etmeye çalışanlara da gereken cevabı verebilir.