Devrim ve sosyalizm davasının büyütüp geliştirilmesi çabasında bilinçli, inançlı, direngen, kararlı ve cüretkar devrimcilerin rolü tartışmasızdır. Alaattin yoldaş da 17 yıllık mücadele yaşamında devrim davasını ileriye taşımak için inançla, sabırla, komünist bir işçi olarak rolünü oynadı ve 19 Kasım 2009 gecesi ölümsüzler kervanımıza katıldı.
Alaattin yoldaş, 1978 yılının 3 Mart'ında Antakya'da yoksul emekçi bir ailenin yedi çocuğundan dördüncüsü olarak yaşama gözlerini açtı. Ailesinin maddi koşullarının kötü olmasından dolayı ancak ilkokulu okuyabildi. Çocuk yaşta kapitalist sömürü çarklarının arasına katıldı. Küçük yaşlardan itibaren sömürü çarkları arasında emek-sermaye çelişkisini kavrayan ve insanların birbirlerine yabancılaşmasına tanık olan Alaattin yoldaş, bir akrabası aracılığıyla okuduğu gazete ve kitaplar sonucu 14 yaşında sol harekete ilgi duymaya başladı. Kısa süre içinde “Yeni bir kültür, yeni bir gelenek” yaratma iddiasındaki Ekim Hareketi'yle tanıştı. Ekim Hareketi'yle tanışmasıyla birlikte Alaattin yoldaş mücadeleye daha da ilerden katıldı. Çocuk yaşlarından itibaren çalışma yaşamına katılması onun proleter karakterinin temellerini de oluşturdu. Proleter karakterinden ötürü sıradan işçilerle sağlam ve sıkı ilişkiler kurabilen, kendi sınıfına doğallıkla yaklaşan komünist bir işçi olduğunu ise katledilişinin ardından birçok işçinin yazdığı yazılar üzerinden görebiliriz.
Alaattin yoldaş, TKİP'nin yaratmak istediği “düşünen ve savaşan militanlar” tanımlamasının vücut bulmuş halidir. O her daim devrim ve sosyalizm davasının ileriye taşınması için emek harcamıştır. Partisinin kuruluş sürecinde ve partisinin yaşadığı zorlanma dönemlerinde ise devrim davasına ve partiye sahip çıkanların öncülerinden olmuştur.
2001 yılında İzmir'de gözaltına alındığı miting sonrasında sergilediği devrimci ve direngen tavır hem kendisi hem de partimiz için bir onur nişanıdır. Yoldaş çıkarıldığı İzmir DGM'de komünist bir işçi olarak devrim davasını savunmuş, emperyalist-kapitalist sistemi ve sermaye devletini cepheden yargılamıştır. Ardından tutuklandığı dönemde zindanlarda devam eden ölüm orucu direnişe katılmaktan bir an bile tereddüt etmemiş ve bu zorlu sınavdan da alnının akıyla çıkmasını bilmiştir.
Yoldaş, örgütlü mücadeleye atıldığı 1996 yılından itibaren İzmir, İstanbul gibi birçok kent ve sanayi bölgesinde devrimci sınıf çizgisinin ete-kemiğe bürünmesi için büyük bir emek ve çaba harcamıştır. Zor dönemlerde partinin değerleriyle gelişen ve partinin değerlerini geliştiren komünist bir işçi olarak, devrim davasına, partisine ve yoldaşlarına olan bağlılığı daha da kuvvetlenmiştir.
TKİP III. Kongresi'nin yükselttiği “Parti, devrim, sosyalizm!” şiarını işçi ve emekçi semtlerine taşıyan Alaattin yoldaş 19 Kasım 2009'da Esenyurt Depo'da yoldaşıyla birlikte parti faaliyetini gerçekleştirdiği esnada Avcılar-Esenyurt polisi tarafından takibe alınmış, parti faaliyetini tereddütsüz olarak sahiplenerek polisle çatışmaya girmiştir. Yanı başındaki yoldaşını çatışma alanından çıkarmak için polis kurşunlarını kendi üzerine çekmesi yoldaşı için kendini feda ettiğinin en somut örneğidir. Fedakarlığıyla ve sergilediği bu yiğit tavırla bize örnek olan bir yoldaş duruyor karşımızda. Alaattin yoldaş tam da bu değerleri var ettiği, kendinden sonraki kuşaklara da mücadele azmi taşıdığı ve devrim davasını ileriye taşıdığı için eli kanlı cinayet şebekesi Avcılar-Esenyurt polisi tarafından kurşunlanarak infaz edilmiştir. Yoldaş son nefesine kadar partinin şiarlarını haykırarak, devrim ve sosyalizm davasına, partisine sahip çıkarak ölümsüzler kervanına katılmıştır.
Alaattin yoldaş, çalışmaya başladığı 14 yaşından katledildiği 19 Kasım 2009'a kadar devrim ve sosyalizm davası için proleterce savaştı. O, 31 yıllık kısa yaşamında devrim davasının ileriye taşınmasını öncelik olarak aldı ve buna uygun komünist bir yaşam sürdürdü.
Yoldaşı 13 yıl önce ölümsüzler kervanımıza uğurladık. “Ölümsüzler” diyoruz çünkü; savunduğu değerler, kültür ve parti bugün hala yaşıyor/savaşıyor. Habip'in, Ümit'in, Hatice'nin, Hüseyin'in, Alaattin'in ve Sinan yoldaşın kanlarıyla suladığı devrim toprağımızda yeni filizler boy veriyor. Genç komünistler ve öncü işçiler Ekim'in yarattığı kültürden besleniyor. Yeni Ekimleri var etmek ve yeni Ekimlerin partisini büyütmek için mücadeleye atılıyor. Sokaklarda, fabrikalarda devrimin, sosyalizmin ve işçi sınıfın öncü partisinin bayrağı dalgalanıyor. Ölümsüzlüğe uğurladıklarımızdan devraldığımız bayrak ellerimizde yükseliyor ve işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor.
Yoldaşın son nefesine kadar yükselttiği “Parti, devrim ve sosyalizm!” şiarı işçi-semtlerinde, fabrika direnişlerinde haykırmaya devam edeceğiz. Haramilerin saltanatına son vermek için devrim ve sosyalizm mücadelemizi günden güne büyüteceğiz.
Alaattin yoldaş şahsında, devrim ve sosyalizm davasında sermaye devletinin katlettiği her bir yoldaşımızın hesabını er ya da geç soracağız. Sermaye düzenini yıkıp, sınıfsız, sömürüsüz bir dünyayı kuracağız. Emperyalist-kapitalist sistemin burçlarına devrimin ve sosyalizmin bayrağını dikeceğiz!
Alaattin Karadağ yoldaşın ölümsüzlüğünün 13. yılında anısı önünde saygıyla eğiliyor ve katillerden hesap soracağımızı bir kez daha yineliyoruz...
Bedel ödedik, bedel ödeteyeceğiz!
Alaattin Karadağ devrim ve sosyalizm mücadelemizde yaşıyor!
Şan olsun Yeni Ekimlerin Partisi’ne!
K. Sönmez