Kapitalist emperyalist sistemde yaygınlaşan “emekçilere düşman, ırkçı, cinsiyetçi, kaba saba, faşizan” başkanların önde gelen temsilcisi Donald Trump’ın görevden azledilme soruşturması sürüyor. Trump ile demokratlar arasında cereyan eden tartışmalar, Washington’da kepazeliğin nasıl da ayyuka çıktığını gözler önüne seriyor. Hegemonyası iniş sürecinde olsa da halen sistemin jandarması rolünü üstlenen ABD’de yaşanan yönetim krizi, emperyalist merkezlerin “istikrar adası” oldukları yanılsamasına yeni darbeler indiriyor.
Azil sürecini başlatan demokratlar, Trump’ı demokrasiye ve vatana ihanet etmekle suçluyor. Patavatsızlığıyla maruf Trump ise, rakiplerini demokrasiye düşman olmakla itham ediyor. Karşılıklı ithamlar havada uçuşurken müteahhit-tüccar Trump’ın itibarı yerlerde sürünüyor. 2020’de yapılacak başkanlık seçimlerine hazırlık bağlamında gündeme gelen azil tartışmaları, Tayyip Erdoğan’ın Amerikan versiyonu olan Trump’ı diken üstünde bırakıyor.
***
Son günlerde şiddetlenen azil tartışmaları yeni değil. Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, “ABD’nin ulusal güvenliğine zarar verdiği”, “başkanlık yeminine ihanet ettiği” gerekçesiyle Trump’a yönelik azil soruşturması sürecini başlattıklarını 24 Eylül’de ilan etmişti. Sonrasında Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi, “Görevini kötüye kullanmak”, “Kongrenin işleyişini engellemek” başlığı taşıyan azil maddelerini onaylamıştı. Onay, “Başkan, kendi kişisel ve siyasi emellerini ABD’nin ulusal çıkarlarının üzerinde tutmuş, Amerikan seçim sisteminin sağlamlığına zarar vererek Amerikan ulusal güvenliğini tehlikeye atmıştır.” gerekçelerine dayandırıldı.
Sürecin bu noktaya ulaşması Amerika’da kutuplaşmalara neden oldu. Trump karşıtlarıyla destekçileri arasında gerilim tırmanmaya başladı. Bazı çevreler, ABD’de iç çatışmaların yaşanabileceğine dikkat çekerek,
durumun vahim olduğunu savunuyorlar. Bu tür yorumlar abartılı olsa da emperyalist Amerikan rejiminin iç istikrarının ciddi şekilde zedelendiği de bir gerçek.
***
Trump’la aveneleri diken üstünde olsalar da azil sürecinin görevden alma noktasına ulaşması mümkün görünmüyor. Zira azil, Kongre’nin bir başkanı görevden alabildiği iki aşamalı bir siyasi sürecin ilk ayağıdır. İlki, Temsilciler Meclisi’nin azil maddelerini kabul etmesi, ikincisi ise Trump’ın Senato’da yargılanması. İlk aşama Trump’ın aleyhine sonuçlandı. İkincisinde ise, büyük olasılıkla lehine sonuçlanacak. Çünkü Senato’daki oylamada başkanın hüküm giyebilmesi için üçte ikilik bir çoğunluk gerekiyor. Oysa Senato’da çoğunluk Cumhuriyetçilerin elinde bulunuyor.
Beyaz Saray’da kepazelik ortalığı kaplasa da Trump’ın görevden alınma ihtimali çok düşük. Buna rağmen Demokratlar süreci uzatıp Trump’ın zaten yerlerde sürünen itibarını daha da zedelemek için çaba sarf ediyorlar. Bu konuda ısrarlı olmalarının bir diğer nedeni ise, Demokratlara oy veren kesimlerin Trump’ın azli için soruşturma açılmasını talep etmiş olmalarıdır.
***
“Özgürlükler ülkesi” diye pazarlanan Amerika, halkların kanını en çok akıtan emperyalist rejim olmanın yanı sıra, iğrenç skandalların da en sık yaşandığı ülkedir. Trump’ı başkanlığa taşıyan seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği tartışmaları bitmeden, 2020’de yapılacak seçimlere hazırlıkların başlamasıyla azil sürecini tetikleyen skandal patlak verdi.
Trump’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e, rakibi Joe Biden ve ailesini soruşturması durumunda ABD’nin ülkesine yardım edeceğini vadettiği iddiası gündeme geldi. Bir muhbirin raporuna dayandırılan iddiaya göre Trump, Joe Biden’ın Ukrayna’da iş yapan oğlu hakkında soruşturma açtırarak Biden’ı yıpratmayı hedeflemiş. Görünen o ki Trump’ın kirli silahı ters tepti. Rakibini yıpratmaya çalışırken, kendi itibarının yerlerde sürünmesine zemin hazırladı.
Rezillikleriyle bilinen Trump’ın yeni bir skandala imza atması şaşırtıcı değil. Kuşkusuz ki, bütün burjuva politikacılar benzer kepazelikler yapıyorlar. Buna rağmen Trump’la emsallerinin iyice zıvanadan çıktıları da bir gerçek. Temsili seçim sistemi “demokrasi” diye yutturulmak istense de, özünde bunun büyük tekellerin temsilcileri arasında yaşanan bir “yağmadan daha çok pay alma çatışması” olduğu bu olayla bir kez daha doğrulanmıştır.