ABD’nin 3 Kasım 2020’de yapılacak başkanlık seçimlerine çok uzun süre olmasına rağmen, seçim kampanyası/çalışması çoktandır başlamış bulunuyor. İlk başkanlık dönemi boyunca skandallar ve densizlikleriyle gündemden düşmeyen Trump, ABD başkanlığından azledilmesi süreci ile karşı karşıya kalmasının ardından başkanlık seçimleri tartışmalarının odağını işgal ediyor.
Seçim kampanyası sürecini Florida eyaletinde başlatan Trump, burada yaptığı konuşmada, Beyaz Saray’daki görev süresi boyunca başkent Washington’daki düzeni altüst ederek, “halk için ve halktan oluşan” bir hükümet kurduğunu iddia etti. Bir önceki seçimlerde şiar edindiği “önce Amerika” sloganına da gönderme yaparak, “ABD’yi büyük tutmayı sağlayacağız” iddiasını, 2030 yılına kadar kanserin ve AIDS’in kökünü kazıyacakları ve Mars’a gidecekleri vaatleriyle birlikte ileri sürdü. 2020’de başkan seçilmemesi durumunda ülkenin kötüye gideceğini savunan Trump, Demokrat Parti’nin adaylarını eleştirirken, “2020’de Demokratlara verilen her oy, radikal sosyalizm ve Amerikan rüyasının yıkılması için verilen bir oydur” diyerek, her fırsatta kinini kustuğu komünizme bir kez daha saldırdı.
Adaylığını açıklayanlardan biri olan eski Massachusetts valisi Bill Weld’in ifadesiyle, “yüksek mevkinin sorumluluğunu taşıyamayacak seviyede dengesiz olan” Trump’ın karşısına Demokrat Parti adaylığı için en popüler ve etkili isim olduğu ileri sürülen Joe Biden çıkarılıyor. Barack Obama döneminde sekiz yıl boyunca başkan yardımcılığı yapan ve şu anda Demokrat Parti yarışında önde görünen Joe Biden, Trump tarafından hedefe çakılmış durumda. “Trump’a Beyaz Saray’da bir sekiz yıl daha verilmesi durumunda bu ulusun karakterinin sonsuza dek ve kökten değişeceğini” ileri süren Biden, “Amerika’nın ruhunu savunmak” için savaştığını söylüyor.
Tartışmaların merkezinde bir kez daha Trump var
Son günlerde Amerika iç politikasındaki tartışmaların merkezinde Trump’ın görevden azledilmesi tartışması bulunuyor. Bu girişime gerekçe olarak, Trump’ın temmuz ayında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaptığı ve 2020 başkanlık seçimlerindeki siyasi rakibi Joe Biden’in Ukrayna’da araştırılmasını istediği telefon görüşmesi gösteriliyor. Dolayısıyla Trump, tekrar seçilmek için Ukrayna hükümetinden destek istemekle suçlanıyor. Hakkındaki iddia, “Trump’ın eylemleri ulusal güvenliğimizi baltalıyor” biçiminde özetleniyor.
Böylece, Putin yönetiminin yardımları ile seçildiği iddia ve tartışmalarıyla koltuğa oturan Trump’ın üzerindeki görevden azletme baskısı, Rusya ile bağını araştıran raporun yayınlanmasından bu yana devam ediyor.
Trump ise Demokratların başlattığı azil süreci soruşturmasını, Twitter’dan yayınladığı, “Birleşmiş Milletler’de ... bu kadar iş yapılan ve başarının olduğu bir günde, Demokratlar bunu bilerek mahvetmek ve Cadı Avı haberleri çöplüğüyle küçük düşürmek zorundaydılar” sözleriyle yanıtladı. Ekonomik başarılarından da söz eden Trump, aynı zamanda “Azledilirsem ABD piyasası çöker.” iddiasında da bulundu.
Azil sürecine önderlik eden kişiler için “Hiçbir iş yapmayıp boş gezen vahşi Demokratlar” ifadesini kullanan Trump, “Demokratlar Başkan’ı görevden almayı başarırsa (ki bunu asla yapamayacaklar), bu ülkeyi bir daha asla üstesinden gelemeyecek iç savaş benzeri bir kırılmaya sürükleyecekler” diyerek, gerilimi tırmandırdı. Trump ayrıca, Kongre’de resmi azil soruşturmasının başlamasını tetikleyen ajanın kim olduğunun peşine düşerek, onunla tanışmak istediğini ve bu kişiyi “büyük sonuçların beklediği”ni ileri sürdü.
Yayınlanan telefon görüşmesi ve Trump’ın bilinen arsızlığı
Beyaz Saray, Trump’ın Zelenskiy ile 25 Temmuz’da yaptığı ve ülkede “Trump’ın görevinden azli” tartışmalarına yol açan konuşmanın dökümünü yayımladı. Belgeye göre yapılan görüşmede Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e ABD’nin bu ülkeye diğer Avrupa ülkelerinden çok daha fazla yardım yaptığını belirterek, “Biz de şimdi sizden bizim için bir iyilik yapmanızı isteyeceğiz” diyor. “Joe Biden’ın oğlu hakkında konuşulan çok şey var. Biden’ın yargıyı engellediği konuşuluyor ve birçok insan doğruların peşinde” diyen Trump, Zelenskiy’e talimat ayarında başka isteklerini de sıralıyor.
Skandal görüşme sadece ABD iç politikasında değil, Almanya’da, dahası AB’de de yankılar yaratacak gibi görünüyor. Zira Trump, Zelenskiy’e “Biz Ukrayna için çok şey yapıyoruz. Ancak Almanya Başbakanı Angela Merkel hiçbir şey yapmıyor, sadece konuşuyor” gibi yakınmalarda da bulunuyor. Zelenskiy ise başka şeylerin yanı sıra, Trump’a AB’nin Ukrayna’nın en büyük partneri olması gerekirken fiili olarak ABD’nin daha önemli bir partner olduğunu söylüyor.
Trump-Zelenskiy görüşmesindeki iddialar üzerine bir açıklama yapan AB Komisyonu’dan bir sözcü, 2014 yılından bu yana toplam 15 milyar avronun Ukrayna’ya “reformları destekleme” adı altında verildiğini açıkladı. Neues Deutschland gazetesinde yer alan habere göre ise, Almanya, Ukrayna’ya 2014-15’te Rusya yanlısı rejimi devirmek için 1,8 milyar avroyu AB üzerinden, 200 milyonu avroyu ise doğrudan gönderdi. Ayrıca Almanya’nın ABD ve AB’den sonra Ukrayna’ya en fazla para veren ülke olduğu ifade ediliyor.
Egemen sınıflar arasındaki tepişme
Trump ve Zelenskiy arasında geçen telefon konuşması nedeniyle yaşanan siyasi kriz giderek şiddetleniyor. Trump’ın, Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden hakkında Zelenskiy’den Ukrayna tarafından soruşturma açılmasını istediğini, uzun süren tartışmaların ardından itiraf etmesi krizi gidermeye yetmedi.
Göreve gelmesinden bu yana Demokrat Parti tarafından birçok kez “azledilmekle” tehdit edilen Trump, Biden’ın oğluyla ilgili skandal görüşmeye, “yolsuzluğun üstüne gittiği” görüntüsü vermeye çalışıyor. Öte yandan da Joe Biden’ın ABD başkan yardımcılığı yaptığı sırada siyasi nüfuzunu oğlunun menfaatleri için kullandığını söylüyor ve bu konuda haklı bir konumda bulunuyor. Zira bir ülkenin hükümetine başsavcısını görevden alması emrini veren ve bunu sağlayan Biden da Trump gibi davranmıştı. O da bir devletin başsavcısının ABD başkan yardımcısının emriyle görevden alınmasında bir sorun görmemişti.
Dolaysıyla Trump’ın suçlarını/ahlaksızlığını kanıtlayarak onu seçmen kitlesine teşhir eden Demokratlar, bu yolla Trump destekçilerinin bir bölümünü onun karşısına dikmek ve Biden’ın seçimi kazanmasını sağlamak hedefiyle davranıyorlar. Fakat tencere dibin kara misali her ikisinin de birbirinden farkı yoktur.
Neticede belli konularda kendi aralarında kimi anlaşmazlıklar yaşasalar da her iki parti de egemen sınıfın kollarıdır. Her ikisinin de temel misyonu Amerikan sermaye sınıfının içeride ve dışarıda çıkarlarını koruyup kollamaktır. Dolayısıyla Trump ile muhalifleri arasındaki anlaşmazlık ve çatışmada demokratlığın ve ilericiliğin zerresi yoktur. Belli durumlarda farklılaşan çıkarlarına rağmen onlar sınıf ve emekçi kitleler karşısında tek vücutturlar. Dolayısıyla temel mesele, bu çelişki ve çatışmada işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin özlem ve taleplerinin her iki gericilik odağı tarafından istismar edilip çıkar ve hedeflerine dayanak yapılmasıdır.