“Üretici güçlerin gelişmesinin toplumsal servette yarattığı her artış, kapitalist sınıfın daha da zenginleşmesine, çalışan kitlelerin ise nispi ya da mutlak olarak yoksullaşmasına yol açar. Toplumsal zenginliğin artışına toplumsal eşitsizliklerin artışı eşlik eder. Servet-sefalet kutuplaşması gitgide büyür, sermaye sınıfı ile emekçiler arasındaki uçurum derinleşir.” (TKİP Programı, Kapitalizm 1.Bölüm)
Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın yayınladığı yeni rapor, bunun çarpıcı ve dehşet verici örneklerinin bazılarını sunuyor. Raporun kısa bir özeti ve parti programında kapitalizmin karakterine ilişkin dile getirilen temel olgular, özellikle son yıllarda kapitalizmin en temel gerçekleri olarak, kapitalistler tarafında bile tartışılmaktadır. Oxfam gibi bir dizi kurum, on yıllardır kapitalizmin toplumsal eşitsizlikleri baş döndürücü düzeylere vardırmış olduğuna dikkat çekiyor ve bunun toplumsal patlamalara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun toplantısı başlamadan kısa bir süre önce Oxfam raporu yayınlandı. Gelir uçurumu ve servet-sefalet kutuplaşmasının yanı sıra, raporun ana eksenini gıda krizi oluşturuyor. Ukrayna savaşı gıda krizini daha da şiddetlendirdi. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Ukrayna limanlarında depolanan tahılların ihraç edilememesinin ‘‘küresel gıda güvenliğine açılmış bir savaş” olduğunu vurgulayarak, limanlar açılmazsa “kıtlık ve zorunlu kitlesel göç” yaşanabileceği uyarısı yaptı. BM Genel Sekreteri Guterres ise, açlığın küreselleştiğine, gıda güvensizliği yaşayan insan sayısının son iki yılda 135 milyondan 275 milyona çıktığına dikkat çekti.
Küresel gıda fiyatları geçtiğimiz yıl yüzde 33.6 arttı ve 2022’de ise yüzde 23 daha artması bekleniyor. 2022 Mart’ında, BM’nin kayıt tutmaya başladığı 1990’dan bu yana en büyük seviyeye yükseldi. Milyarderler, gıda ve tarım alanı başta olmak üzere, servetlerini 383 milyar dolar (yüzde 45) artırdı. Rapor, “Gıda sistemimizin çoğunu kontrol eden şirketlerin ve milyarder hanedanların” karlarının hızla arttığına işaret ediyor. Küresel tarımsal ürün pazarının yüzde 70’inden fazlasını kontrol eden dört şirketten biri olan Cargill’in toplam servetinin 2020’den bu yana 14.4 milyar dolar arttığı belirtiliyor.
Bugün dünyada, pandeminin başlamasından bu yana milyarder sayısı 573 artarak 2.668‘e yükselmiş bulunuyor. Rapora göre, pandemi döneminde “her 30 saatte bir yeni bir milyarder” ortaya çıktı, servetleri 24 ayda 3.78 trilyon dolar arttı. Gıda ve enerji sektörlerindeki milyarderlerin serveti her iki günde, bir milyar dolar arttı. 62 yeni gıda milyarderi oluştu. Petrol, gaz ve kömür sektörlerindeki milyarderler de servetlerini son iki yılda 53.5 milyar dolar artırdı.
İlaç sektöründe de durum farklı değil. İlaç şirketleri yalnızca aşılarla saniyede bin doların üzerinde kar elde ediyor. Bu aşıların fiyatı maliyetlerinin 24 katı. Salgın, 40 yeni ilaç milyarderi yarattı. Dünya çapında 11.66 milyar doz aşı uygulandı, ancak yoksul ülkelerdeki insanların yalnızca yüzde 13’ü aşılandı. Yoksul ülkelerde zengin ülkelere nazaran dört kat daha fazla insan öldü.
Taşımacılık sektöründe de fiyatlar yüzde 1000’e varan oranlarda artırıldı. 2021’de 9.3 milyar euroluk rekor kar elde edildi.
Bir avuç sömürücü asalağın akıl almaz zenginliği karşısında büyük bir sefalet, yokluk ve açlık yükseliyor. Rapora göre, dünya çapında yaklaşık 260 milyon insan yoksulluk riski altında bulunuyor. Oxfam sosyal eşitsizlik danışmanı Manuel Schmitt, “Eşitsizlik ve yoksulluk dünya çapında patlıyor”, “milyonlarca insan öğün atlarken, sobayı-kaloriferi kapatırken, faturalarını ödeyemezken ve hayatta kalmak için bundan sonra ne yapacağını düşünürken, şirketlerin ve onların arkasındaki milyarderlerin rekor karlar elde etmesi kabul edilemez” diyor.
Zengin-yoksul kutuplaşması bölgeler ve ülkeler arasında da büyüyor. Rapor, “Düşük gelirli” ülkelerin yüzde 60’ının “iflasın eşiğinde” olduğunu belirtiyor. İşsizlikte de büyük patlama yaşanıyor ve bu öncelikle kadınları etkiliyor. İstihdam alanında cinsiyet eşitsizliği arttı. 2021’de dünya genelinde 2019’a göre 13 milyon daha az kadın istihdam edilirken, kadın-erkek arasındaki ücret eşitsizliği daha da büyüdü.
Bu tablodan çıkış için, milyarderler için bir defaya mahsus özel bir vergi ve en zenginler için kalıcı bir servet vergisi talep ediliyor. Oxfam, 5 milyon doların üzerindeki kişisel servet için sadece yüzde 2, 50 milyon doların üzerindeki servet için yüzde 3 ve 1 milyar doların üzerindeki servet için yüzde 5 olmak üzere, bir servet vergisinin dünya çapında 2.52 trilyon dolar getirebileceğini hesaplıyor. Bu, 2.3 milyar insanı yoksulluktan kurtarmaya, tüm dünya için yeterli sayıda COVID-19 aşısı üretmeye, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki (3.6 milyar insan) tüm insanlar için sağlık sigortası ve sosyal koruma sağlamaya yeterli olacaktır deniliyor.
Çıkış devrimci sınıf mücadelesi, çözüm devrimdir!
Raporun da ortaya koyduğu gibi, dünya ölçüsünde toplumsal eşitsizlikleri, gelir dağılımı uçurumu dehşetli düzeylere ulaşmış bulunuyor. Oysa bugünün dünyasında tüm sosyal sorunları çözebilecek görülmemiş düzeyde bir zenginlik birikimi var. Buna rağmen büyük bir eşitsizlik, perişanlık, işsizlik, yoksulluk ve açlık dünyayı kasıp kavuruyor. Çünkü biriken bu devasa zenginlik üzerinde kapitalist özel mülkiyet tekeli bulunuyor.
“Günümüzde üretimin toplumsallaşması çok ileri düzeylere varmış, ortaya tüm insanlığı refah ve mutluluk içerisinde yaşatabilecek muazzam bir servet birikimi ve üretim kapasitesi çıkmıştır. Fakat bu zenginlik ve üretim araçları üzerinde bir avuç çokuluslu tekel şahsında sürmekte olan özel mülkiyet, insanlığın ezici bölümünün bugünkü perişanlık içerisinde tükenmesinin nedenidir. Bu evrensel çelişki çözümünü proleter dünya devriminde bulur.” (TKİP Programı, Emperyalizm ve dünya devrim süreci)
Kapitalizmin her alanda yarattığı yıkıcı sonuçlar, “Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!” ikilemini her zamankinden daha yakıcı bir biçimde insanlığın önüne koymuş bulunmaktadır. Devrimden başka hiçbir şey, insanlığı kapitalizmin sömürü, baskı, kölelik ve barbarlığından, emperyalist savaşların yıkım ve felaketlerinden kurtaramaz.