“Kültür kapitalizmi” ve faşizmin “kitle desteği” dini örgütlenmeler

Emperyalist merkezlerde Filistin sorununu tartışmak, İsrail’e eleştirel yaklaşmak bile “antisemitizm” diye suçlanarak zorbalıkla engelleniyor. “İsrail’in güvenliği Almanya’nın ulusal çıkarına” eşitleniyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 26 Ekim 2023
  • 13:30

İsrail Gazze’de sivil halkın üstüne bombalar yağdırırken Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Netanyahu ile görüntü vermek ve Siyonist rejime Almanya’nın “kayıtsız şartsız” desteğini beyan etmek için 17 Ekim’de Tel Aviv’e gitti.

Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Almanya’da da İsrail barbarlığını kınamak ve Filistin halkının katledilmesine karşı çıkmak yasaklandı. Yasak ve yasaklamalar, Olaf Scholz’un “kayıtsız şartsız destek” beyanının dışında Almanya’da iki önemli gelişme daha yaşandı. Bunlardan biri Frankfurt Kitap Fuarı, ikincisi Almanya İçişleri Bakanlığı ile göçmen dini örgütlenmeler arasında gerçekleşen toplantı oldu.

Frankfurt Kitap Fuarı ve “Kültür kapitalizmi”nin sefaleti

Dünyanın en büyük kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı, İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarının gölgesinde 18 Ekim’de kapılarını ziyaretçilere açtı.

Fuar İdaresi, Filistinli yazar Adania Shibli'ye verilecek ödülü geri çekti ve ödül törenini iptal etti. Bazı Türkiyeli yayınevleri, son anda fuara katılmama kararı alırken, katılanlar kendi stantlarında Filistin’e destek eylemi yapmak istedi ancak Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan onay alamadılar.

Fuar, bu seneki “onur konuğu” olan Slovenya’nın katılımıyla açıldı. Gece-gündüz F16 savaş uçaklarıyla Gazze’de sivilleri bombalayan İsrail’e tam desteğini açıklayan fuar yönetiminin tavrı, açılış töreninin gündemini değiştirdi. Slovenya adına törene katılan, filozof Slavoj Zizek’in konuşması salonda tartışmalara neden oldu. Zizek, konuşmasında “sadece İsrail’in acılarını konuşmak, Filistin’den bahsetmemek bir analiz yasağıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Savaş borazanlığı yapan tekelci Alman medyası, Filistinli yazara verilmesi kararlaştırılan ödülü ve törenin iptaline değinmezken, Zizek’in konuşmasını “sansasyon” ve “skandal” başlıklarıyla duyurdu.

“Bekleyin, belki de sonunda alkışlamayacaksınız”

Açılış töreni her yıl olduğu gibi bu yılda bir açık oturum ve ardından ‘ev sahibi’ kurumların konuşmalarıyla başladı. İsrail’e destek ziyaretine giden Başbakan Olaf Scholz’u Yeşiller’in “solcu” kılıklı Kültür Bakanı Claudia Roth temsil etti. Roth, Alman hükümetinin politik tutumuyla uyumlu bir konuşma yaptı. “İsrail’e yapılan saldırıyı ve kutlamaya varan” protestoları eleştiren Roth, Filistin’den hiç söz etmedi. “Solcu” eskisi Roth, Gazze’de binlerce çocuk öldüren Siyonist rejimin arkasında durarak içine düştüğü gericilik çukurunun ne kadar derinleştiğini gösterdi.

Roth’un ardından söz olan Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar, saldırıyı kınadıktan sonra şunları dedi:

“Gazze şeridinde gördüğümüz, insanlık onuruna yapılan bir saldırıdır. Aralarında çocukların da olduğu şiddet kurbanlarının sayısının artışı kabul edilemez. Bu nedenle şiddete bir son verme, uluslararası hukuk ve insan haklarına uyulması çağrısında bulunuyorum. Kitaplar Almanya ve Slovenya’yı yakınlaştırdığı gibi umarım İsrailli ve Filistinli çocukları da birbirine yaklaştırır”

Slovenya edebiyatını temsilen davet edilen iki konuşmacıdan biri olan felsefeci Zizek’te gündeme ilişkin konuşma yapmayı tercih etti. Sert üslubuyla bilinen Zizek, alkışlarla sahneye çıktı. Alkışlar sonrası, “Bekleyin, belki de sonunda alkışlamayacaksınız” diyerek konuşmasına başlayan Zizek şunları belirtti:

“Burada olmaktan gurur duyuyorum, çünkü kitaplara her şeyden daha çok ihtiyacımız var. Onlar olmadan dehşet verici Gazze savaşına bir çözüm olmayacak.”

Filistinlilerden hiç bahsedilmemesini ve çatışmaların arka planını analiz etmeyi engelleyen politik atmosferi eleştiren Zizek şunların altını çizdi:

“Bu karmaşık arka planı konuşmak isteyen herkes Hamas’ı desteklemekle suçlanıyor. Böyle bir atmosfer ancak totaliter toplumlarda görülebilir.”

Milyonlarca Filistinlinin durumunu kimsenin konuşmadığını belirten Zizek,

“Filistin devleti 193 Birleşmiş Milletler üyesi devletin 139’u tarafından resmi olarak tanınmasına rağmen Filistinliler on yıllardır, her gün yerleşimcilerin baskısını hissettikleri bir Araf durumunda yaşıyor.

Netanyahu hükümeti geçtiğimiz yaz sert protestolarla karşılaştı ve İsrailli entelektüel Hariri tarafından ‘İsrail bir diktatörlük olma yolunda ilerliyor’ sözleriyle” eleştirildiğine dikkat çekti.

“Filistin sorunu çözülmedikçe Ortadoğu’da barış mümkün olmayacak”

“Filistin sorunu çözülmedikçe Ortadoğu’da barış mümkün olmayacak” diyen Zizek’in konuşması dinleyiciler tarafından bazen destek, bazen protesto alkışlarıyla bölünmeye çalışıldı.

Hessen Eyaleti “Antisemitizm Sorumlusu” Uwe Becker, sahneye doğru bağırarak “Hamas‘ın saldırılarını meşrulaştırıyorsunuz!” dedi. Becker, birkaç kez salonu terk etmeye yeltense de hızını alamayarak sahneye fırladı ve Zizek’e karşılık verdi  “İnsanların katledildiği bir günde bu utanç verici!” dedi. Zizek, “Gazze’de de insanlar katlediliyor. Hem Filistinlilerin haklarını savunmalı hem de antisemitizmle mücadele etmeliyiz. Bu iki şeyi yapmadığınız an, o zaman ruhunuzu kaybetmişsiniz demektir” diye cevap verdi.

Zizek konuşmasını, “Gazze’de insanların ‘kolektif cezalandırılması’ da Filistinli yazar Adania Shibli’nin ödül töreninin iptal edilmesi de utanç vericidir” diyerek bitirdi.

Adania Shibli’nin ödül töreninin iptal edilmesine karşı çıkan, aralarında Nobel Ödüllü Annie Ernaux, Abdulrazak Gurnah ve Olga Tokarczuk’un da bulunduğu dünyanın dört bir yanından binden fazla yazar 23 Ekim Pazartesi günü bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Fuar yöneticileri İsrailli sesleri özellikle görünür kılarken, Filistinli yazarların seslerini, düşüncelerini, duygularını paylaşabilecekleri alanları kapattığına” dikkat çekildi ve bu rezil tutum protesto edildi.  

Faşizmin “kitle desteğine” dönüştürülmek istenen dini örgütlenmeler

Aralarında Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Kosova, Bosna Hersek, Fas vb. ülkelerden “Almanya’daki İslami Cemaatler” Almanya İçişleri Bakanlığı ile yaptıkları toplantı sonrası, “ortak bildiri” yayınladılar. Daha doğrusu ellerine tutuşturulan açıklamaya imza koydular.

“Almanya Federal İçişleri Bakanlığı müsteşarları, ülkedeki İslami cemaat temsilcileriyle Orta Doğu'daki son gelişmelerin Almanya'daki toplumsal yaşam ve güvenliğe olan etkilerini değerlendirmek amacıyla bir araya geldi. Görüşme sonucunda İslami cemaatler ortak bir bildiri hazırladılar” denildi.

İsrail’e destek şovuna dönüştürülmek istenen Frankfurt Kitap Fuarı’ndan bir gün önce, Başbakan Olaf Scholz’un İsrail’e gittiği güne denk getirilen “buluşma” 17 Ekim’de Berlin’de bulunan bakanlık binasında gerçekleşti. “Orta Doğu’daki güncel olayların Almanya’daki toplumsal yaşam ve güvenliğe olan etkilerini ele almak amacıyla düzenlendi” toplantı. Görüşmeye katılan İslami cemaatlerin imza koyduğu ortak açıklama şöyle:

“Almanya’da barışı koruma sorumluluğumuz bulunmaktadır” diye başlayan açıklama,

“Hamas’ın 7 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği terörist saldırı, hepimizi derinden etkiledi. Bu vahşet eylemini en sert şekilde kınıyoruz.

Bu olay nedeniyle ailelerini veya arkadaşlarını kaybeden ya da aileleri ve arkadaşları rehin alınan insanlarla birlikte üzülüyor ve endişeleniyoruz. Onların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

İsrail ve Filistin taraflarının yanı sıra bölgede yaşayan diğer insanlar arasında da daha fazla sivil kayıp ve acı yaşanmasının önüne geçilmelidir.

Demokrasimizin önemli bir özelliği de ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğünün garanti altına alınmasıdır. Ancak bu özgürlükler, nefret, kışkırtma ve şiddete teşvik ettiği noktalarda sınırlanır. Almanya’da antisemitizme yer yoktur. Bu ilkeyle görüşmelere devam ediyoruz” denildi.

Almanya’nın Dışişleri Bakanlığı eliyle İslami cemaatlere İsrail’in katliamları onaylatılmış, “Ancak bu özgürlükler, nefret, kışkırtma ve şiddete teşvik ettiği noktalarda sınırlanır. Almanya’da antisemitizme yer yoktur” denilerek, İsrail’e eleştirel yaklaşmak, katliamlarını lanetlemek, Filistin halkının meşru direnişini desteklemenin yasaklanmasına “kitle desteği” devşiriliyor.

“İslami cemaat” şeflerinin İsrail’in vahşi katliamlarını eleştirmeyen bir bildiriye imza atmaları onlar adına utanç vericidir. Baskıya maruz kalsalar da bu onursuzluğu reddedebilir, savaş suçlarına dolaylı da olsa onay verme utancıyla lekelenmekten kurtulabilirlerdi. 

Emperyalist merkezlerde Filistin sorununu tartışmak, İsrail’e eleştirel yaklaşmak bile “antisemitizm” diye suçlanarak zorbalıkla engelleniyor.  “İsrail’in güvenliği Almanya’nın ulusal çıkarına” eşitleniyor. Her gün savaş suçları işleyen İsrail’e, “Filistinlileri vur vurabildiğin kadar” denmiş oluyor. Eski solcuların başını çektiği Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu dahil, Türkiye’den Balkanlara, oradan Fas’a, Almanya’daki dini örgütlenmeler, cemaatler, Alman devletinin güdümünde Siyonist İsrail’in katliamlarına, jenoside varan suçlarına ortak oluyor/ediliyor.

A. Vedat Ceylan