Kapitalizmin ölümcül virüsleri

Kapitalizm bir ölümcül virüsler bataklığıdır. Var olduğu sürece yeni virüsler, yeni salgınlar, yani kıyımlar üretmeye devam edecektir. İnsan soyunun sağlıklı bir yaşama kavuşabilmesi için öncelikler bu virüsler bataklığını kurutması lazım…

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 29 Ocak 2020
  • 19:46

Çin’in orta kesimlerinde bulunan sanayi kenti Vuhan’da ortaya çıkan yeni tip koronavirüs yayılıyor. Yeni tip koronavirüs solunum, hapşırma-öksürme durumlarında hava yoluyla bulaşıyor. İlk belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı, solunumda zorluk, ishal şeklinde ortaya çıkıyor. İleri safhalarda ise zatürre, böbrek yetmezliğine neden olan virüs, nihayetinde ölümle sonuçlanabiliyor. Nitekim ölü sayısının 130’u aştığı binlerce kişiye ise virüsün bulaştığı belirtiliyor. Dünya gündeminde birinci sıraya yerleşen virüs, doğal ki, spekülasyonların yayılmasına da vesile oluyor.

Virüsün şimdiden ekonomik, siyasi, sosyal etkileri oldu. Vuhan’la bazı kentler karantina altına alındı. Bazı otomotiv tekelleri Çin’deki fabrikalarında üretime ara verdiler. Kimi havayolu şirketleri Çin’in bazı kentlerine uçuşları durdurdu. Bazı ülkeler Vuhan’daki yurttaşlarını tahliye ediyor. Bazı şirketlerin borsadaki hisse senetleri virüsün yayılmasından etkilendi…

Ölümcül virüsün Çin’in en gelişmiş sanayi kentlerinden birinde ortaya çıkması dikkat çekicidir. Bu, ABD-Çin ticaret savaşının bir ürünü olabileceği gibi, ağır sömürü üzerinde yükselen Çin kapitalizminin ürünü de olabilir. Bunun öze dair bir önemi de yok. Zira iki seçenekten biri ya da her ikisi virüsün kaynağı olabilir.

Emperyalistler sadece nükleer değil biyolojik, kimyasal silahlar da üretiyor. Çıkarları gerektirdiğinde bu silahları kullanmaktan geri durmayacakları da pek çok olayla kanıtlanmıştır. Yani virüsün Çin kapitalizmini zayıflatmak için ABD tarafından bulaştırılmış olması mümkündür. Çıkarları için kentlere atom bombası atanların, işgal ettikleri ülkeleri yerle bir edenlerin ölümcül virüsler yaymalarının önünde ahlaki ya da insani bir engel bulunmuyor.

Daha önce de ‘kuş gribi’, ‘domuz gribi’, “ebola virüsü” türünden salgına yol açan hastalıklar gündeme gelmişti. Bu hastalıkların bazılarının ilaç tekelleri tarafından yayıldığına dair ciddi iddialar ortaya atılmıştı. Kimi hastalıkların ise, insanı hiçe sayan kapitalist şirketlerin araştırmaları, denemeleri ya da çevreyi zehirleyen çalışma sistemlerinden kaynaklandığı saptanmıştı. Yani kapitalizm sadece savaşla, açlıkla, zehirli gıdalarla değil yaydığı virüslerle de insanları öldürüyor.

Dünya Sağlık Örgütü koronavirüs için bir ilaç bulunmadığını açıkladı. Yani virüsün ne kadar yayılacağı, kaç insanın hayatına mal olacağı belli değil. Kimi ilaç tekellerinin virüsün yayılmasıyla oluşan korkuyu istismar etmek için harekete geçtiğinden kuşku duymamak lazım. Virüsün bir süre sonra gündemden düşeceğini ön görmek zor değil. Önceki salgınlar da bir süre gündemi meşgul ettikten sonra tedavülden kaldırılmıştı. Olan ölenlere, yakınlarına, korkuya kapılıp ruh sağlığını yitirenlere oluyor.

Kapitalizm bir ölümcül virüsler bataklığıdır. Var olduğu sürece yeni virüsler, yeni salgınlar, yani kıyımlar üretmeye devam edecektir. İnsan soyunun sağlıklı bir yaşama kavuşabilmesi için öncelikler bu virüsler bataklığını kurutması lazım…