Honduras’ta 28 Kasım Pazar günü, yeni bir cumhurbaşkanı, 128 Ulusal Kongre üyesi, 298 belediye başkanı ve 20 Orta Amerika Parlamentosu üyesi için oy kullanıldı. Seçimlere katılım yüzde on artarak yüzde 68 düzeyine çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı Honduras Ulusal Partisi’nin (Partido Nacional de Honduras-PNH) adayı Nasry Asfura’ya karşı sol parti adayı Xiomara Castro büyük fark elde etti. Böylece sol on iki yıl sonra ilk kez galip geldi. Ulusal Seçim Konseyi’nin (CNE) pazartesi günü yaptığı açıklamaya göre, Xiomara Castro kullanılan oyların yüzde 53,6’sını aldı. Nasry Asfura seçmenlerin yüzde 33,88’inin oyunu alırken, üçüncü aday Rosenthal yüzde 9,21’de kaldı.
On iki yıldır iktidarda olan ve görevdeki Cumhurbaşkanı Hernández’in ocak ayında ikinci dönemini sonlandıracak olan PNH adayı olan Nasry Asfura, bir iş adamıdır. Panama’da bir offshore şirketinde de hissedardır. Haziran 2021’e kadar görevi kötüye kullanma, dolandırıcılık, kamu fonlarını zimmete geçirme ve kara para aklama suçlarından soruşturma altındaydı. Asfura, geçtiğimiz günlerde Kosta Rika’nın San José Belediye Başkanının karıştığı “Diamante” yolsuzluk davasıyla bağlantılı olarak yeniden manşetlere çıkmıştı. Yardımcısı, parlamento başkanı ve eski ulusal polis şefi de uyuşturucu mafyasıyla iş birliği yapmakla da suçlanan Asfura’nın kardeşi Tony Hernández ise uyuşturucu ve silah kaçakçılığı nedeniyle ABD’de ömür boyu parmaklıklar ardında yaşamaya mahkum edildi.
Üçüncü aday olan eski kongre üyesi ve bankacı Yani Rosenthal ise 2017’de ABD’de uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamayla suçlandı ve üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ağustos 2020’de Honduras’a döndü. Hem ABD Savcısının soruşturması hem de Pandora Belgeleri’ndeki raporlarda denizaşırı şirketlerle bağlantıları ortaya çıktı. Bu arada halk arasında, yozlaşmış her türlü kire ve mafyatik işlere bulaşmış siyasi seçkinlere karşı büyük bir öfke var. “Başkan Juan Orlando Hernandez ve müttefiklerinin hepsi yozlaşmış”, “Honduras’ı yöneten bu narkotik diktatörlüğü yenmeliyiz” düşünce ve inancı, halkın ezici çoğunluğunun ortak fikrini yansıtmakta.
Sol adayın elde ettiği zaferin gerisindeki nedenler
Honduras’taki bu durumdan hareketle, özellikle de son yıllarda yolsuzluk ve adam kayırmacılık, kirli ve karanlık ilişkilerdeki göstergeler yukarıya, hukukun üstünlüğü göstergeleri ise aşağıya işaret etmektedir. Korona pandemisi döneminde uygulanan sokağa çıkma yasaklarını izleyen ve insan hakları örgütlerinin eleştirilerine konu olan binlerce saldırının yanı sıra, son 12 ayda 61 siyasi cinayet işlendi, şiddet yaygınlaştı. Honduras, aynı zamanda feci bir ekonomik durumla da yüz yüze. Korona pandemisinin de etkisiyle insanların yaklaşık yüzde 70’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Nüfusun yüzde 45’i aşırı derecede yoksul kabul ediliyor. Son yıllarda işsizlik, açlık ve çete şiddeti nedeniyle yüzbinlerce kişi ülkeyi terk etti. Halk yüksek fiyatlardan, yolsuzluk, şiddet ve suçtan bıkmış durumda.
Dolayısıyla tüm bu bileşkelerin etkisiyle emekçilerde büyük bir öfke birikmişti ve bu kendini seçimlerde sol adayın desteklenmesi üzerinde ortaya koydu. Seçim programı ücretsiz eğitim, yolsuzluk ve cezasızlıkla mücadeleyi içeren, 2009’da darbeyle uzaklaştırılan eski Cumhurbaşkanı Manuel Zelaya’nın eşi olan Xiomara Castro’nun seçim zaferinin gerisinde bu vardı. Castro’nun zaferi “On iki yıllık gözyaşı ve acıyı sevince dönüştürdük.” biçiminde yorumlandı.
Sol aday şahsında histerik komünizm düşmanlığı
İcraatları üzerinden “Honduras’ı yöneten narkotik diktatörlük” olarak tanımlanan mevcut rejimde “Yetkililer artık bağımsız değil, tüm güç fiilen cumhurbaşkanında toplanmış durumda. Adalete erişim yok, insan hakları ihlalleri artıyor” idi. Yolsuzluk ve organize suçlara karışan, ülkeyi yabancı şirketlere peşkeş çeken, emekçileri dizginsiz bir sömürüye ve açlığa mahkum eden “siyasi elitler”, sosyal medyada ve televizyonlarda “Xiomara, komünizm ve kürtaj demektir” propagandasında adeta patlama yarattılar. “Benim için Xiomara bir tehdit. Komünizmin Honduras’a gelmesini kim ister ki?” kara propagandasının, “narkotik diktatörlükler”in seçim çalışmasının neredeyse eksenini oluşturduğu iddia ediliyor.
Castro’nun zaferinin Honduras’a komünizmi getireceği korkusu yayılarak, seçmenlerin tercihi üzerinde etkide bulunmak hedeflendi. Gelişmeler karşısında BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri bile, “nefret, şiddet ve korku yaratan seçim atmosferi karşısında, insan haklarına saygılı, barışçıl ve şeffaf seçimler için” çağrıda bulunarak, seçim kampanyasından duyduğu endişeyi dile getirmek durumunda kaldı. Tüm bu ve benzeri propagandalara rağmen ülkedeki büyük yoksulluk, hukuksuzluk, gelecek güvencesizliği, yaygınlaşan şiddet, iliklerine kadar suça ve yolsuzluk batağına batmış, silah ticaretçileri ve uyuşturucu baronlarıyla iç içe olan adaylar ve onların temsil ettiği çürümüş sınıf karşısında, seçim programı ücretsiz eğitim, yolsuzluk ve cezasızlıkla mücadeleyi içeren bir adayın kazanması doğal bir sonuç oldu.
Seçim akşamı zaferini ilan eden 62 yaşındaki Xiomara Castro, yolsuzluğa, gücün kötüye kullanılmasına ve organize suçun egemenliğine son verme sözü verdi. Ayrıca, daha doğrudan demokrasi biçimleri getireceğini duyurdu.