Dünyanın hemen her yerinde milyonlarca insan; ekonomik, siyasal krizler, savaş ve iç savaşlar, yoksulluk ve açlık, doğal afetler, çete şiddeti gibi nedenlerle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyorlar. Orta Amerika ülkeleri olan Honduras, Guatemala ve El Salvador da bu ülkeler arasındadır. Bu üç orta Amerika ülkesinde on binlerce insan, zulüm, şiddet, ağır bir yoksulluk ve çete şiddetinden kaçarak Meksika ve ABD’ye doğru “ölüm koridoru” diye tanımlanan güzergahları kullanarak tehlikeli bir yolculuğa çıkıyorlar.
En büyük göç dalgasının ise Honduras’tan yaşandığı belirtiliyor. Halkın üçte ikisinin yoksul olduğu söylenen bu ülkede, çetelerin şiddetine de maruz kalan emekçiler, daha iyi ve güvenli bir yaşama kavuşmak umuduyla yollara düşüyorlar. Göçmenler, çıktıkları yollarda kendilerini daha güvende hissetmek, insan kaçakçılarının ve uyuşturucu çetelerinin hedefi olmamak için kafileler halinde göç ediyorlar. Yalnız başına veya küçük gruplar halinde kaçan göçmenleri ise yaşamlarına mal olacak riskler bekliyor.
Her yıl ve yılda birçok kez kitlesel göçlerin yaşandığı Honduras’ta, son olarak yola çıkan en az 9 bin göçmenin ABD’ye doğru yürüyüşlerinde Guatemala’ya ulaştığı bildirildi. Die Zeit’ın yerel kaynaklardan aktardığına göre, Guatemala’nın Vado Hondo kentinde yaklaşık 3 bin 500 kişilik önde gelen bir grup kolluk güçleriyle çatıştı. Mültecilerin sorumlusu, polis ve askerlerle tartıştıktan sonra çok sayıda göçmenin yollarına devam ettiği ifade edildi.
Mülteci dairesi genel müdürü Guillermo Díaz, mültecileri ülkelerine dönmeye çağırırken bu amaçla kamyon ve otobüs temin ettiğini açıkladı. Guatemala hükümeti ise, Honduraslı yetkilileri kitlesel göçü durdurmaya, komşu ülkenin yetkililerini “ulusal ve bölgesel güvenliğin sağlanmasına” yardımcı olmak için “önleyici tedbirler almaya” çağırdı.
Yoksulluktan ve çete şiddetinden kaçış
Kendi açıklamalarına göre göçmenler, Honduras’taki yaygın çete şiddetinin yanı sıra yoksulluk ve işsizlikten kaçıyorlar. Guatemala üzerinden Meksika’ya oradan da ABD’ye gitmek istiyorlar. Küçük gruplar halinde kuzeye hareket eden bazı göçmenlere Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği personelinin de yardım ettiği bildirildi.
ABD hükümeti, Guatemala’daki göçmenleri ülkeye almayacağı tehdidiyle “zamanlarını ve paralarını boşa harcamamaları” konusunda uyardı. ABD Gümrük ve Sınır Koruma Başkanı Mark Morgan, geçen hafta Joe Biden yönetiminin Orta Amerika’dan gelen göçmenlere sınırlarını açmayacağını vurgulamıştı. “Adil ve insancıl bir göç sistemi için çabaladığını” iddia eden Biden, Orta Amerika ülkelerindeki göçlerin nedenleri üzerinde odaklanacağını öne sürmüştü. ABD emperyalizminin “yeni” yüzü Biden’ın bu açıklamaları, Trump’ın ırkçı yaklaşımlarının ardından boş hayaller yaymak dışında bir anlam taşımıyor.
Meksika’dan sınıra ek yığınak
Göçmenleri saldırılarla karşılayan Guatemala yönetimi gibi Meksika hükümeti ek yığınakla saldırı hazırlığında. Hükümet Guatemala sınırı olan Chiapas ve Tabasco eyaletlerine 500 ek sınır muhafızı gönderdiğini açıkladı. Geçtiğimiz yıllarda da Orta Amerika ülkelerinden binlerce insan, ABD’ye gitmek için büyük gruplar halinde Meksika’ya yürümüştü. ABD’nin baskısı altında bulunan Meksika, göçmenlerin ABD’ye girmesini önlemek için sınırlarındaki askeri varlığını arttırmıştı.
ABD başkanı Trump’ın 2016 başkanlık seçimleri sırasında, göçmen karşıtı söylemleri seçim stratejisi haline getirmiş, Meksika sınırına bu amaçla duvar örmeyi taahhüt etmiş, her fırsatta göçmen düşmanlığını sürdürmüştü. Orta Amerika’dan ABD’ye geçmek isteyen göçmen kafilelerini durdurmadıkları durumda, bu ülkeleri, yaptıkları yardımları kesmekle tehdit eden Trump, işi, göçmenleri ABD’yi işgal etmeyi tasarlayan suçlu ve kötü insanlar şeklinde sunmaya vardırmıştı. Benzer kabalıklar ve pervasızlıklarla olmasa da görevi Biden’ın devralacağı anlaşılıyor.