Hindistan uzun süredir işçi sınıfı ve tarım emekçilerinin, yaygın kitlesel grev ve direnişlerine, dev genel grevlere sahne oluyor. Kasım ayında iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) ve faşist Başbakan Narendra Modi’nin neoliberal saldırı politikalarına, tarıma ve işçi haklarına yönelik “reform yasaları”na karşı 250 milyon işçi ve emekçinin katıldığı dev bir genel grev yaşandı. Genel Grevin ardından yüz bin tarım işçisi ve emekçisi, eylül ayında çıkarılan tarım yasasının geri alınması için evlerine dönmeyerek, binlerce kilometrelik alanda oturma eylemlerine başladı.
Başkent abluka altında
Çoğunluğu kuzeydeki Pencap ve Haryana eyaletlerinden olan onbinlerce tarım işçisi ve kır emekçisi Yeni Delhi eteklerinde bulunan Singhu, Tikri ve Ghazipur’da ana erişim yollarını kapattı ve derme çatma kamplar kurdu. Çiftçiler iki ayı aşkın zamandır sokaklarda veya traktörlerinde yağmur ve soğukta kalıyorlar. Yağmur ve soğuk, başkentteki çiftçilerin içinde bulunduğu şartları daha da zorlaştırıyor. Gece düşen ısı nedeniyle donarak ölen çok sayıda çiftçiyle birlikte “kara (tarım) yasaları”na karşı mücadelede ikiyüzün üzerinde kişi hayatını kaybetti.
500’den fazla çiftçi örgütünün bir araya geldiği Birleşik Çiftçi Cephesi (Samyukta Kisan Morcha-SKM) platformu ile hükümet arasında müzakereler 11. turda da sonuçsuz kalmış, çiftçi örgütü protestoların devam edeceğini duyurmuştu.
Kasım ayından bu yana Başkent Delhi’nin eteklerinde kurdukları kamplarda beşyüz bine yakın tarım emekçisi, “kara yasalar” dedikleri yeni tarım yasalarının derhal kaldırılmasını talep ederek eylemlerini sürdürüyor. Çiftçilerin eylemine Delhi çevresindeki Rajasthan ve Uttar Pradeş gibi kuzey eyaletlerinden çiftçiler de katılırken, Karnataka ve Tamil Nadu gibi güney eyaletlerinde ise dayanışma eylemleri düzenleniyor.
Hindistan Yüksek Mahkemesinin yasayı 18 aylığına askıya alma teklifini de kabul etmeyen çiftçiler “askıya alma” değil yasaların tamamen kaldırılmasını istediklerini ve yasalar geri alınana dek hiçbir yere gitmeyeceklerini bir kez daha tekrarladılar. Başbakan Narendra Modi’ye kanlarıyla mektup yazan çiftçiler yasaların iptal edilmesini istemiş, “Bu yasaları reddediyoruz” mesajları göndermişlerdi.
26 Ocak Cumhuriyet Günü törenlerinde polisin kendileri için çizdiği güzergâhı terk eden Gazipur, Sinnghu ve Tigri çiftçi grupları barikatları aşarak traktörlerle başkente girdi ve tarihi kaleyi işgal ettiler. Burada çiftçiler ile polis arasında sert çatışmalar yaşandı. Bir protestocu yaşamını yitirirken, aralarında çok sayıda polisin de olduğu yüzlerce kişi yaralanmıştı. Polis yüzlerce çiftçiyi gözaltına almıştı. Polis departmanının 9 stadyumu geçici olarak hapishaneye dönüştürme talebi tutuklama terörünün boyutunu gösteriyor.
Tarım işçileri ve kır emekçileri traktörler ve kamyonlarıyla 6 Şubat günü ülke genelinde 15 bölgedeki 33 kara yolunu trafiğe kapatarak oturma eylemi düzenledi. Sadece Haryana eyaletinde 300, Madhya Pradeshy’te 200 blokaj eylemi gerçekleşti. Her barikatta ortalama 6 bin göstericinin katıldığı açıklandı. Eylemciler yasaların yürürlükten kaldırılmasının yanında hükümetin ve polisin tutuklamalar, kaybetmeler, barikatlar; elektrik, su ve internet hizmetlerinin askıya alma şeklinde tehditlerini protesto ettiler. 3 saat süren eylemlerde başkente giden yollarda ulaşım durdu. Yeni Delhi ve çevresine 50 bin polis ile yığınak yapılırken, ülke genelinde eylemlerde çok sayıda çiftçi önderi gözaltına alındı.
Pencap Çiftçi Birliği Başkanı Ruldu Singh Mansa, Singhu sınırında düzenlediği basın toplantısında, "Gerçek savaş 26 Ocak'tan sonra başladı." dedi.
Faşist iktidar yöntemlerini sertleştiriyor
Sermaye iktidarı haftalardır geri attıramadığı, ezemediği tarım emekçilerinin direnişini karalamalarla ve suni gündemlerle yalıtamayınca tavrını daha da sertleştirme yolunu seçti. 26 Ocak ardından yaşanan çatışmalardan çiftçi birliklerini sorumlu tutan faşist hükümet, onlarca çiftçi lideri hakkında “ayaklanmaya teşvik”ten soruşturma başlattı. Ghazipur’da bir çiftçi “Hükümetin bizi sindirmek ve çiftçiler arasında çatlaklar yaratmak için bize dava açacağını anlıyoruz ancak buradan kıpırdamayacağız” diyor.
İktidar partisi BJP’nin paramiliter ve faşist örgütü sokaklara salındı ve birçok yerde direnişteki tarım emekçilerine saldırtıldı. Bu arada Yeni Delhi çevresinde tarım emekçilerinin kurduğu kamplara çok sayıda polis ve asker sevk edildi. Ghazipur ve Singhu’daki direniş çadırlarını dağıtma talimatı verildi. Binlerce polis kamp alanına girmeye ve çiftçilerin direniş çadırlarını toplamaya çalıştığında büyük bir direnişle karşılaştı. Sert müdahalelere rağmen polis ve asker kamp alanlarına giremedi.
Saldırının ardından protestoların merkezindeki iki eyaletten biri olan Haryana’dan destek için 18 bin traktör Yeni Delhi yakınlarındaki üç büyük protesto bölgesine yöneldi. Diğer protestocularla buluşan traktörlü kitle Delhi’nin kuzey eteklerindeki Singhu ilçesi yakınlarındaki ana protesto alanında polis barikatları önüne yerleşti.
Bazı eylemci çiftçiler polis saldırılarına tepki olarak, başkent Yeni Delhi’de bir gün süren açlık grevi yaparak, hareketin barışçıl olduğunu yeniden teyit etmeye çalıştılar. Az sayıda çiftçi birliğinin gönüllü olarak eylemi sonlandırdığı açıklandı.
Bu arada İçişleri Bakanlığı’nın emriyle Singhu, Ghazipur ve Tikri bölgelerinde internet hizmeti, bir hafta içinde üçüncü kez kesildi. İnternet kesintisinin gerekçesi olaraksa “kamu güvenliğini sağlamak” argümanı öne sürüldü. Hint hükümetinin, kamu güvenliği için tehdit oluşturdukları gerekçesiyle yaptığı başvuru üzerine Twitter de protestocu çiftçilerle ilgili 550 hesabı bir süre askıya aldı.
Hafta başında bütçe görüşmelerinin yapılacağı Delhi’ye çiftçilerin girmesini engellemek için göstericilerin toplandığı Ghazipur ilçesindeki kara yoluna demir çiviler gömüldü, beton bariyerler dikenli tellerle sarıldı, çelik barikatlar kuruldu ve polisi takviyesi yapıldı.
Parlamentoda 16 siyasi parti ortak bir açıklama yaparak Narendra Modi’nin tarım yasalarıyla ilgili konuşma yapacağı parlamento oturumuna katılmayacaklarını duyurdu.
Çiftçiler net bir taleple ayaklandılar: Tarım yasalarının iptali
İktidardaki BJP ve Başbakan Narendra Modi hükümeti tekelci sermayenin gözüne girmek için eylül ayında neoliberal saldırıların bir parçası olarak “tarım reformu”nu parlamentodan geçirdi. Neo-liberal tarım reformu esas olarak ürün taban fiyatlarındaki denetimin kalkmasını içeriyor. Ürün taban fiyatlarının devlet tarafından düzenlenmemesi milyonlarca küçük köylüyü piyasaların, tarım tekellerinin, tekelci sermayenin insafsızlığına terk etmek anlamına geliyor.
Küçük üretici köylüler ve tarım emekçileri, taban fiyatı ve destekleme alımı politikalarını sona erdireceği, tarım tekellerine daha fazla yetki tanıyacağı ve tekelci sermayenin fiyatları düşürerek sonunda kendilerini topraksız bırakacağı gerekçesiyle tarım yasalarını reddediyorlar. Hükümetten yasaların geri çekilmesini ve asgari teşvik fiyatı için kendilerine yasal garanti sunulmasını talep ediyorlar. Çıkarılan yasalara karşı direnen tarım emekçileri arasında büyük toprak sahibi köylüler bulunmasına rağmen, yasaların etkilerini en sert hissedecek olanlar, mülksüzleşmiş topraksız tarım işçileri, kır yoksulları ve küçük köylülük oluşturuyor.
Tarım, Hindistan’da nüfusun yaklaşık yüzde 58’inin ana geçim kaynağıdır. 2011 nüfus sayımına göre, tarımda çalışanların yüzde 55’i “tarım işçisi”, yani toprağı olmayan ve başkaları için ücret karşılığı çalışan mülksüz proleter ya da yarı mülksüzleşmiş yoksul köylülerdir. Yüzde 45’ten azı “çiftçi” kategorisinde değerlendiriliyor. Bu son kesimdekiler toprağa sahipler ve pazar için üretim yapıyorlar. Hindistan’da yaklaşık 146 milyon çiftçinin yüzde 85’i iki hektardan daha az toprağa sahip. Bunların çoğunun pazara erişimi yok. Depo kapasitesi sorunu yaşıyorlar ve bu nedenle şimdi bile zaten ürünlerini teklif edilen ilk fiyata satmak zorunda kalıyorlar.
Yeni yasaların uygulanması Hindistan’da milyonlarca çiftçinin, topraksız ve işsiz kalmasına ve Hindistan emekçi kitleleri arasında yoksulluğun daha da artmasına neden olacaktır.
Hindistan’da çiftçilerin durumu on yıllardır bankaya ve tefeciye olan borçlar, tekelci sermayenin tarıma girişi ve tarımsal üretimin piyasalaştırılması ile oldukça kötüleşmiştir. Borçlarını ödeyemeyen ve ailesini geçindiremeyen çiftçiler arasında 1995’ten bu yana en az 300 bin çiftçinin intihar ettiği belirtiliyor. Sadece 2018-2019 yılları arasında 20 binden fazla çiftçinin intihar ettiği kaydediliyor.
***
Birleşik Çiftçi Cephesi (SKM) platformu altında toplanan 500’den fazla çiftçi örgütü tüm kastlardan, tüm dinlerden kesimleri bir araya getirdi. Bu ise mücadelenin kolayca bastırılamamasının en önemli nedenlerinden biri. Direniş toplumun her kesiminden, her dinden ve kasttan işçi ve emekçiler tarafından da destekleniyor. 8 Aralık’ta 250 milyon işçi ve emekçinin gerçekleştirdiği genel greve yığınlar halinde katılan tarım işçileri ve kır emekçilerinin sürdürdükleri direniş işçi sınıfının ve toplumun diğer tüm kesimlerinin büyük destek alıyor.
Hindu şovenisti BJP hükümetinin çiftçilerin mücadelesini karalama çabaları, dış güçler tarafından kışkırtılmakla suçlaması tarım emekçilerinin birliğini bozamadı ve tarım emekçileri mücadele zeminini terk etmedi, devletin kolluk güçlerinin saldırılarına din ve kast ayrımı yapmaksızın yapılan tutuklamalara karşı kararlı ve yan yana bir mücadele sergiledi. Çiftçiler bazı tarım tekellerinin ürünlerini ve servislerini boykot etme çağrısı yaparak ulusal ve yabancı tekelci sermaye ile Başbakan Modi ve onun şöven partisi BJP’in başında olduğu hükümet arasındaki ilişkiyi net bir şekilde ortaya koydular ve onları hedef aldılar.
Tarım işçilerinin ve çiftçilerin direnişi Hindistan işçi sınıfı ve emekçi halkların uzun yıllardır süren neoliberal saldırı politikalarına, her türlü eşitsizliklere karşı büyüyen öfkesinin dışa vurmasıdır. Sermaye düzenini zor durumda bırakan bu uzun soluklu mücadelenin önünde duran en yakıcı sorun ise hareketin gerçek bir devrimci sınıf önderliğinden yoksun olmasıdır. Buna ve hareketin akıbetine karşın yüz bin tarım emekçisinin iki ayı aşan bu direnişi, ülke tarihinde yaşanan en büyük, en uzun ve en güçlü tarım işçileri ve kır emekçileri direnişi olarak tarihe geçti.