ABD başta olmak üzere batılı emperyalist ülkeler “demokrasi/insan hakları” sakızını ağızlarından düşürmezler. Hatta Saddam Hüseyin gibi bir dönem kendi paryaları olanları “Irak’a demokrasi götürme” sahtekarlığı ile ülkesini işgal ederek devirir ve asarlar. AB emperyalistleri de sahte “demokrasi” söyleminin dünyadaki en utanmaz en ikiyüzlü savunucularıdır. Zira bir görüş işlerini gelmediği zaman demokratik hakları yok sayan polis devleti icraatlarına başlıyorlar.
İşçi eylemlerinde gerek AB’de gerekse ABD’de kapitalist tekellerin karına, çıkarına ters düşen her eylem, Türkiye’dekinden çok da farklı olmayan biçimlerde faşizan polis saldırısına uğruyor.
Batılı emperyalistlerin ifade özgürlüğü, gösteri yapmak hakkı, basın özgürlüğü gibi konularda suratlarına astıkları “demokrasi” maskeleri ise, Siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik vahşi saldırısını başlatmasıyla paramparça oldu. Mide bulandırıcı faşist yüzleri tüm çıplaklığıyla dünyaya sırıtmaya başladı. Almanya’da Frankfurt Kitap Fuarı kapsamında Filistinli yazara ödül verme töreni dahi iptal edildi:
“Filistinli yazar Adania Shibli için Frankfurt Kitap Fuarı ve Avrupa Yayıncılar Federasyonu'nca düzenlenecek ödül töreninin iptal edildiği bildirildi.”
Filistinli bir yazarın Fuar’da konuşma yapma hakkı da gasp edildi.
İngiltere’de metroda Filistin’e destek eylemine çağrı anonsu yapan çalışan işten atıldı:
“Londra'da metrodaki anons sistemi üzerinden yolculara ‘Özgür Filistin’ sloganı attırdığı için hakkında soruşturma başlatılan makinistin, Londra Toplu Taşıma İdaresi (TfL) tarafından görevden uzaklaştırıldığı duyuruldu.”
Fazıl Say’ın konserleri, Twitter hesabına savaş karşıtı bir mesaj yazdığı gerekçesiyle iptal edildi. Fransa’da Filistin halkıyla dayanışma ve İsrail saldırganlığına karşı düzenlenen eyleme katıldıkları için sendikacıların evleri, Türkiye’de olduğu gibi sabaha karşı basılarak göz altına alındılar. Bu ve benzer faşizan uygulamalar Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde devam ediyor.
Siyonistlerin hastane katliamını bile sessizlikle geçiştiren, “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diye yorumlayan ya da Biden gibi “karşı taraf yaptı” yalanını utanmadan söyleyenler, Filistin’de insanlar öldürülmesin, Gazze’de savaşa son, denmesine bile katlanamıyor. Filistin’e destek eylemlerine saldırılıyor, hatta Filistin bayrağı taşıyanlar bile fikir özgürlüğüyle övünen emperyalist ülkelerde gözaltına alınıyor.
Demokrasi sınıfsaldır. Egemen sınıf kendi çıkarlarına zarar vermediği sürece demokrattır. Çıkarına gelmediğinde ise Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden ırkçılık kampanyası örgütler, Rus diye Çaykovski’nin senfonileri çalınmaz, Dostoyevski’nin romanları bile raflardan kaldırılır. Sadece bu kadarı bile emperyalistlerin “demokrasilerinin” ne kadar iğreti ve koşullara bağlı olduğunu ortaya koymaya yeter. Nitekim emperyalist hükümetler ve sermaye medyası, işlerine gelmediği zaman anında grev yapma, sokaklara çıkma, düşünce ifade etme gibi konulara yasak getiriyorlar. Bu ve benzer olaylar, kapitalist sistemde demokratik hakları kazanmanın da kullanmanın da kesintisizi bir mücadeleyi gerektirdiğini gösteriyor. Emekçilerin demokrasinin gerçek nimetlerinden yararlanabilmeleri ise ancak işçi sınıfının devrimci iktidarında mümkün olacaktır.
H. Ortakçı