Dünya devletlerinin büyük çoğunluğu, Siyonist rejimin Gazze’de yaptığı soykırımı sessizce izliyor. ABD emperyalizmi ile ortakları ise, Siyonistlerle suç ortaklığı yapıyorlar. Sınırlı sayıda devlet ise soykırıma karşı çıkıyor ve derhal durdurulması için çağrı yapıyor. Soykırıma karşı politik tutumunu pratik eylemle bileştiren tek ülke Yemen, somutta başkent Sana’daki Yemen hükümeti oldu.
Ansarullah hareketi (Husiler) ile müttefiklerinin liderliğindeki Sana hükümeti Balistik füze ve SİHA’larla İsrail’e yönelik saldırılar düzenledi. Sana hükümeti Gazze’ye destek bağlamında Kızıl Deniz’de İsrail’e giden ve İsrail’den gelen gemileri meşru hedef saydığını ilan etmişti. Bu açıklamadan sonra Yemen ordusu, İsrail’e giden/gelen gemileri hedef almaya başladı.
ABD, önce bölgedeki Arap devletlerini Yemen’e saldırtmaya çalıştı. Ancak bu girişim fiyaskoyla sonuçlanınca kendisi işe el koydu. Joe Biden yönetimi, “çok uluslu güvenlik girişimi” oluşturduklarını açıkladı. On ülkenin bu oluşuma katıldığı söylendi. Bu ülkelerin birkaçı -Şeyseller, Bahreyn gibi- uyduruk devletlerdir. 10 danışman göndereceğini söyleyen Norveç’in katılımı ise semboliktir. Yani Kızıldeniz’i militarize etmeye dönük bu girişime ABD-İngiltere ikilisi ve AB’deki Siyonizm destekçileri dışında katılan olmadı.
ABD Savunma Bakanlığı, "Refah Muhafızı Operasyonu" adı verilen yeni militarist oluşuma İngiltere, Kanada, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Norveç, Bahreyn, Seyşeller gibi ülkelerin katıldığını duyurdu. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, “Almanya katılım talebini değerlendiriyor” diye açıklama yaptı.
Yansıyan haberlere bakılırsa bazı ülkelerin ortak devriye yapması, bazılarının ise Kızıldeniz'in güneyi ve Aden Körfezi'nde istihbarat desteği sağlaması bekleniyor. Pentagon kaynakları göre, “başka bazı ülkeler de bu girişime katılmayı kabul etti, ancak isimlerinin verilmesini istemediler.” İsimlerini gizleyenler, büyük ihtimalle sokağın öfkesinden korkan bölgenin işbirlikçi, çürümüş petrol şeyhleridir. Yapılan sahte açıklamalara bakılırsa "Refah Muhafızı Operasyonu" adı verilen militarist oluşum “ticari gemilerin korunmasının iyileştirilmesini amaçlıyor.” Oysa esas amaçları siyonist İsrail’in Gazze’de barbarlığa devam etmesini sağlamaktır. Zira Yemen ordusu sadece İsrail’le bağlantılı gemileri hedef alıyor. Diğerleri için bir güvenlik sorunu bulunmuyor.
İsrail’e giden-gelen gemiler hedefte
Yemen ordusuna bağlık kuvvetler bu hafta başında Kızıldeniz'in güneyinde iki gemiyi yeniden hedef aldı. ABD ordusunun Centcom bölge komutanlığı 18 Aralık Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Cayman Adaları bayraklı Swan Atlantic isimli tankerin pazartesi günü Yemen'deki Husiler tarafından kontrol edilen bir bölgeden atılan bir drone ve füzeyle saldırıya uğradığını” söyledi.
Aynı sıralarda "M/V Clara" adlı yük gemisinin yakınlarında suda bir patlama olduğu bildirildi. Her iki olayda herhangi bir yaralanmanın olmadığı belirtildi.
Husiler liderliğindeki Yemen hükümeti ve halkın ezici bir çoğunluğu Gazze savaşının başlamasından bu yana Filistin direnişine verdikleri desteği sürdürüyor. İsrail'e insansız hava araçları ve roketlerle saldırılar düzenleyen Husiler, Gazze’ye abluka uygulayan İsrail'e giden gemileri hedef alarak, Siyonist rejime bir tür abluka uyguladıklarını ifade ediyorlar. En son, İsrail’e mal taşıyan Alman nakliye şirketi Hapag-Lloyd'a ait bir konteyner yük gemisi hedef alındı. Bu arada Yemenlilerin uyguladığı abluka şimdiden İsrail ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye başladı. Bazı şirketler İsrail’e mal taşımayı durdurma kararı aldı.
Dünya ticaretinin önemli rotası
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları dedi:
“Yemen kaynaklı pervasız Husi saldırılarında son dönemde yaşanan tırmanış, ticaretin serbest akışını tehdit etmekte, masum denizcileri tehlikeye atmakta ve uluslararası hukuku ihlal etmektedir. Bu, kolektif eylem gerektiren uluslararası bir sorundur”
Austin, Kızıldeniz’in militarize edilmesine gerekçe uydurmaya çalıştı. Oysa Austin yalan söylüyor. Çünkü ticaretin serbest akışını tehdit eden bir durum yok. Sadece Gazze’de soykırım yapan Siyonist rejime mal taşıyanlar tehdit ediliyor. Bu arada ABD’nin bu girişimi, BM’yi devre dışı bıraktığı için uluslararası hukuka aykırıdır ve nakliye yapan gemiler için gerçek bir tehdit oluşturacaktır.
“İran, Husilerin ticaret gemilerine yönelik saldırılarına verdiği desteği durdurmalı” diyen Austin, yeni militarist oluşumun İran’ı da hedef alabileceği mesajını verdi.
Kızıldeniz, Aden Körfezi uluslararası ticaret açısından büyük önem arz etmektedir. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde onu Kızıldeniz'den geçmektedir. Süveyş Kanalı, Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayarak Asya ile Avrupa arasındaki en kısa deniz yolunu oluşturuyor. Güney Afrika Ümit Burnu çevresindeki alternatif rota ise ulaşım mesafesini 13 bin kilometre uzatıyor.
ABD’nin Kızıldeniz ile Aden Körfezi arasındaki Babülmendep Boğazı civarında “USS Carney (DDG-64), USS Mason (DDG-87) ve USS Thomas Hudner (DDG-116) adlı savaş gemilerinin yanı sıra, İngiltere’nin güdümlü füze destroyeri HMS Diamond (D34) ve Fransa’ya ait güdümlü füze fırkateyni FS Languedoc (653) de Kızıldeniz’de Filistin direnişine karşı, Siyonist barbarlığa destek için “görev” yapmaktadır. Bu askeri yığınak deniz ulaşımının güvenliğini sağlamak bir yana, bizzat kendisi ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Filistin direnişi ve ona destek veren Sana hükümeti emperyalist devletlerin savaş aygıtlarını arkasına alan Siyonist barbarlığı zora sokmakla kalmıyor, dünya ticaretinin önemli güzergahlarından biri olan Kızıl Deniz’i de dalgalandırıyor. Bu arada tehditlere boyun eğmeyeceklerini açıklayan Ansarullah hareketinin lideri Abdulmalik el Husi, Kızıldeniz'i yeni bir savaş alanına çevirmemesi konusunda ABD'yi uyardı. El Husi, Gazze’ye uygulanan abluka kaldırılana kadar İsrail’e giden gemileri hedef almaya devam edeceklerini ilan ederek emperyalist/Siyonist cellat takımına meydan okudu…