Sinbo işçilerinin ücretsiz izin saldırısına karşı başlattıkları fabrika önü direniş 17. gününde devam ediyor.
Direnişçi işçiler 4 Aralık Dünya Madenciler Günü ile ilgili dayanışma mesajı yayınladı. Mesajda şunları ifade ettiler:
"Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Ancak Soma ve Ermenek'te görüldüğü gibi işçilerin hakları gaspedilmekte. Dahası işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı için işçiler iş cinayetlerinde vahşice katledilmekte. Buna karşı mücadele eden içilerin önüne jandarma, polis dikiliyor. Baskılarınız mücadelemize engel değildir! Yeraltında sömürülenler, yeryüzünde mutlaka söz, yetki ve karar sahibi olacaktır!"
Cuma çıkışında işçilere seslenen Sinbo direnişçileri sendikalı olma çağrısı yükseltti.
TOMİS Yönetim Kurulu ve Damal Dernekler Federasyonu Emek Komisyonu direniş alanına ziyarette bulundu.
***
TOMİS üyesi Sinbo direnişçileri çadırda Direniş Okulu’nun 8.’sini saat 15.00’da gerçekleştirecekler. Direniş Okulu’nun 8.’sinin konusu “Asgari ücret ‘tespit’i ve görevlerimiz” olacak. Direniş Okulu’nu DEV TEKSTİL İstanbul Sözcüsü Okan Karaçam sundu.
Sinbo işçilerinin ücretsiz izin saldırısına karşı başlattıkları fabrika önü direniş 17. gününde devam ediyor.
Direnişçi işçiler 4 Aralık Dünya Madenciler Günü ile ilgili dayanışma mesajı yayınladı.
TOMİS üyesi Sinbo direnişçileri çadırda Direniş Okulu’nun 8.’sini saat 15.00’da gerçekleştirecekler. Direniş Okulu’nun 8.’sinin konusu “Asgari ücret ‘tespit’i ve görevlerimiz” olacak. Direniş Okulu’nu DEV TEKSTİL İstanbul Sözcüsü Okan Karaçam sundu.
Karaçam sunumun başlangıcında 2020 yılında yaşananları işçi ve emekçiler açısından değerlendirdi. AKP iktidarının sermayeyi kollayan politikalarına değinen Karaçam şunları ifade etti:
“Patronlar masaya oturuyor. Devletin beş temsilcisi, Türkiye İşverenler Sendikası’nın beş temsilcisi. İşçileri temsil ettiğini iddia eden Türk-İş masaya oturdu. Onların yaşamları ile bizlerin yaşamı bir değildir.”
“Biz işçi ve emekçileri kapalı kapılar ardında satanlar mikrofonu açık unutarak gerçekleri yüzlerimize haykırdı”
Karaçam, Ergün Atalay’ın mikrofonu açık unutarak itiraf ettiği gerçeğe değinerek asgari ücretin gerçek rakamlarını ifade etti.
“Orada çıkan ücret neydi AGİ dahil 2324, aslında asgari ücretin gerçek rakamı bu değil. Gerçek rakam oradan AGİ’yi çıkarttığınızda, patronlara verilen 70 TL’lik desteği çıkarttığınızda ortaya çıkan 2030 TL rakamıdır.”
Pandemi koşullarında işçi ve emekçilerin ek mesailerle geçinmeye çalıştığını ifade eden Karaçam, AKP iktidarının işçi ve emekçilerin yaşamlarını ellerinden aldığını belirtti. Sermayedarların devletten her istediğini yaptırdığını ifade eden Karaçam sürecek olan asgari ücret toplantılarında işçi ve emekçilerin söz hakkının olmadığını vurguladı.
“İnsanca yaşamayı hak ediyoruz”
“Burada oyun oynanacak. İşçi ve emekçilere düşük ücretler çıkacak. Bizler insanca yaşamaya yetecek, vergiden muaf asgari ücret talebini yükseltmek zorundayız. Bizler bir gün kendimize çalışıyoruz, 29 gün patrona çalışıyoruz. Bizlerde insanca yaşamayı hak ediyoruz. Bizlerin emekleri sayesinde bu zenginliklerini var ediyorlar. Bunu nasıl yapacağız? Sinbo işçileri nasıl yaptıysa öyle yapacağız. Tabandan örgütlenerek, fabrika komitelerini kurarak mücadele edeceğiz.”
Sendikal bürokrasiye de değinilen sunumda, işçi ve emekçiler örgütlü mücadeleye çağrıldı.
Sınıf bilincinin öneminden bahsedilerek, “kendi taleplerimizi oluşturmalı. Bizler örgütlenme çalışması yürütürken sadece ekonomik talepler ekseninde bir mücadele yürütmüyoruz. Eğitim çalışmaları yürütüyoruz” denildi.
Fabrikalarda yan yana işçilerin birbirine güven duymasının öneminden bahsedilerek taban örgütlenmesinin önemine vurgu yapıldı.
“Fabrika komitelerinde birleşmeli mücadeleyi yükseltmeliyiz.”
Asgari ücret konusunda talepler ifade edilerek sunum sonlandırıldı.
Ek olarak yapılan konuşmalarda ise şunlar ifade edildi:
“Birincisi bugün asgari ücret tespit komisyonu olarak bir araya gelenlerin hepsi sermayenin temsilcisi. Sermayenin dışında bir çıkar gözetmiyorlar. Bir orta oyunu oynuyorlar. Bu orta oyunu ile işçileri kandırmaya çalışıyorlar. Türk-İş’in başındaki patron takımı, patron uşakları, hizmetkarları biz işçilerin taleplerini taşıyoruz diyorlar. Ama işçilerin talepleri sadece masada ifade edilmez. Talepler kabul edilmediğinde genel greve çıkarsınız. Bunları yapmayan anlayışların işçi sınıfı adına bu masada oturduğuna inanmamalı. Masada sermaye temsilcileri var. Bizim yapmamız gereken o masayı dağıtmak, o orta oyununu bozmaktır. Nasıl? Fabrikalarda şimdiden asgari ücret sürecinde sözümüzü söyleyeceğimiz ve taleplerimiz kabul edilmediğinde üretimden gelen gücümüzü kullanacağımız komitelerimizi kurmaktır. Biz bu komiteleri kurduğumuzda hem o sendika bürokratlarına hem de sermayeye yanıtı veririz.”
Konuşmanın devamında şunlar belirtildi:
“Fabrika komitelerinde birleşmeli mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bunu yaptığımızda hakkımız olanın tamamını alabiliriz. Tamamı için kapitalist sistemi yıkmak durumundayız.”
Kızıl Bayrak / İstanbul