İzmir Gaziemir’de kurulu Sf Leather Deri fabrikasında DERİTEKS Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin 26 Mart 2015 tarihinde başladıkları direniş 92.gününü geride bıraktı. SF Deri işçileri ve DERİTEKS İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz ile sendika hakkında SF Deri patronu tarafından açılan davanın 2 Temmuz günü görülecek ilk duruşması öncesinde direnişe yönelik baskılar ve direniş süreci üzerine konuştuk.
SF direnişinin devam ettiğini ve bu süre içerisinde baskıların da sürdüğünü söyleyen DERİTEKS İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz, direniş süresinde Türkiye’de ilk kez açılan davalar olduğunu bu davanın “haksız rekabet” adı altında açıldığını belirtti.
‘Dava tüm işçi sınıfına açıldı’
SF Deri patronu ilk olarak ‘haksız rekabet’ iddiasıyla hem sendikaya hem de işçilere dava açtı ve 300 bin lira tazminat istedi. Ancak patronun talepleri bununla sınırlı kalmadı. Patron, ticari bilgilerinin ifşa edildiği gerekçesiyle mahkemeden SF Deri isminin geçtiği pankartların toplatılmasını ve yapılan haberlere yasak konulmasını, internet erişimlerine tedbir getirilmesini istedi. Kızıl Bayrak gazetesi başta olmak üzere birçok yayının yasaklanmasının patron tarafından talep edildiğini söyleyen Alagöz, 1 ve 3. Asliye ticaret mahkemelerinde davalar açıldığı bilgisini verdi.
Alagöz, yasaklamaların sadece internet siteleri ve gazeteleri değil sendika, siyasi partileri de kapsadığını sözlerine ekleyen Alagöz, mahkemelerin de inceleme başlattığını anlattı. Alagöz, davaların sadece SF Deri işçisine değil tüm işçi sınıfına açıldığını söyledi.
Açılan bu davanın emsal teşkil edeceğini, eğer patron kazanırsa bundan sonra işçi direnişlerinde pankartlar açıldığında yine tedbir kararı alınıp, işçilere pankart açtırılmayacağını ifade ederek dava sürecinin önemine dikkat çekti.
Alagöz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Haksız rekabet davası 2 şirket olarak açılır genelde, onlar sendikayı şirket olarak değerlendirip dava açıyorlar ve mahkeme de buna göre davranıyor. Pankartımızı alabilmek için 60 bin lira teminat parası istediler. SF Deri dört hukuk dairesiyle çalışıyor. Bunlar aynı zamanda ESBO çalışma grubundan 2 avukat ve Çalışma Bakanlığı Başkanlığı ve Çalışma Bakanlığı İş Teşvik Grup Başkanı beraber iş yapıyorlar. ESBO Çalışma Grubu’ndan avukatlar işçilerle içerde yapılan baskılarla, işten atmalarla ilgili iş müfettişlerini kayıt altına almalarına rağmen yine Çalışma Bakanlığı’nın görevi olmayan bir hususta sendikal baskı yok demesi düşündürücüdür. Yani işverenin avukatları hükümetle iç içeler. Bunların nasıl bir ilişki içinde olduğunu araştırıyoruz. Yaşanan bu süreçte bizim davamız 2 Temmuz günü saat 11.30’da görülecek. Bu davayı takip etmeye ve müdahil olmaya herkesi bekliyoruz. Patron baskılarını arttırıyor, sendikal haklara saygı göstermiyor. 14 işçiyi işten atıyor, 41 işçinin e-devlet şifresini alıp sendikadan istifaya zorluyor. SF Deri Genel Müdürü Aylin Gözay bizim için ‘3 gündür tanıdığınız, 3 kuruşluk adamlara inanıyorsunuz’ diyerek içerde çalışan işçilere baskı kuruyor. SF Deri’ye asla sendikanın giremeyeceğini söylüyor. Bu saldırılara karşı biz bir bildiri dağıttık ve hukuk sürecini de başlatacağız. 3 kuruşluk davalar açacağız. Bizim direnişimiz devam edecek. Türkiye’de emekten ve insanca yaşam koşulları için mücadele edenlere selamlar sunuyorum.”
SF Deri direnişçileri ise direniş sürecini şöyle değerlendirdi:
SF Deri direnişçisi Ethem Aydın: 92 gündür buradayız. Ama kamuoyunun yeterli desteğinin olmadığını düşünüyorum. Örneğin burada ESBAŞ içinde örgütlü olan firmalardan metal, tekstil gibi işçiler bireysel olarak ziyarete geliyorlar. İşçi arkadaşlar mücadelemize destek verdikleri için yanımıza geliyorlar. İşçiler bizim direnişimize, kendi sendikalarından sendika olarak direnişe gidilip ve destek vermelerini istemişler ama şube başkanları biz buna ‘sıcak bakmıyoruz’ demişler. Ama işverenle özellikle bizim SF Deri fabrikasında yönetici olanlarla arkadaşlarmış. Biz bunları tespit ettik. Ayrı konfederasyon ve ayrı sendikalar olsak, ayrı üretim yapsak bile sorunlarımız, mücadelemiz ortak. Ben, direnişimin 92. gününde şunu öğrendim. Nerede bir mücadele ve direniş varsa metal, gıda, tekstil gözetmeksizin yan yana olmamız gerektiğini düşünüyorum. Sınıf dayanışmasının sözde değil pratikte de gerçekleştirilmesini istiyorum.
SF Deri direnişçisi Hikmet Yıldırım: Direnişe başladığımız günden beri işverenin baskıları sürüyor. İçerde, dışarıda baskılar devam ediyor. Mahkemeler açıldı. Bize 300 bin liralık tazminat davası açtılar. Sosyal medyada paylaşımlarımıza yönelik engellemeler oluyor. Ne kadar baskı kursalar da direnmeye devam edeceğiz, yılmayacağız. 2 Temmuz günü görülecek davamıza katılım bekliyoruz. Tüm sendikalar, kitle örgütleri, partilerin desteklerini bekliyoruz.
Kızıl Bayrak / İzmir