İşçi sınıfı olarak saldırıların yoğunlaştığı, hak gasplarının artarak devam ettiği, kriz ve salgınla birlikte sömürünün ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Kapitalistlerin kar hırsıyla işçileri ölümüne üretime zorlaması alınmayan önlemlerle birlikte yaşamlarımızı tehdit ediyor. Sendikalarımıza hâkim teslimiyetçi-uzlaşmacı anlayış bu saldırılara cevap veremiyor, işçiler örgütsüz, dağınık, sınıf bilinci zayıf haliyle sendikal bürokrasiyi aşıp, sermaye sınıfına karşı mücadeleyi büyütemiyor. Sıkça sayfamıza yansıyan TPİ'de yaşananlar da aynı tablonun bir parçasıdır.
Sayfamızı takip edenler, TPİ fabrikalarında yaşanan haksızlıkları, sermayedarın saldırılarını ve yetkili Petrol-İş Sendikası İzmir Şube yönetiminin uygulamalarını yansıttığımızı bilir. Tüm bunlara karşı işçilerin birliğini savunduğumuz ve sınıf mücadelesini büyütmeyi amaçladığımız da ortadadır. Son zamanlarda koronavirüs salgını ile tüm fabrikalarda artan hoşnutsuzluk ve tepkiler TPİ'den de aynı biçimde yansıyor. İşçiler sermayedarın kar hırsını da sendikanın hiç bir şey yapmaya çalışmadığını da bu süreçle birlikte daha belirgin halde görüyor. Bizler de işçilerin sesi soluğu olmaya, her fırsatta yol yöntem göstermeye devam ediyoruz.
Patronundan sendikasına yapılan haksızlıkların ve tepkilerin sayfamıza daha çok yansıması TPİ sermayedarını ve sendika yönetimini doğal olarak rahatsız ediyor. Artık işçiler düne göre, yaşananların kaynağını daha iyi görmeye başlıyor ve sorunları yaratanlar dünkü gibi yönetemiyor, tepkilerin somutlanmasından korkuyor. Korkmakta çok da haklılar. Binlerce işçiyi açlık ve hastalık ikilemine sıkıştıranlar daha çok korkacaklar ve konuşulacaklar...
Duyduk ki şahsi menfaatleri için Kemtaş ihalesi ile ilgili işçiyi provoke edip kullanmaya çalışan, işçinin yıllık iznini salgın sürecinde gasp ettiren, ücretli izin mücadelesi örgütleyeceğine izinli günlerde işçiyi çalışmaya, fazla mesailerle ikna etmeye çalışan, sağlık sorunları olan 9 işçinin tazminatından pay kapmaya çalışan, koronavirüs pozitif çıkan arkadaşlarımızın durumunu gizleyen, hiç bir alınan kararda işçiye sormayan, şahsına muhalif olanlarla yaptıklarını eleştirenleri işten attırmakla tehdit eden ve hatta cüret edip attıran, her koşulda patronların çıkarlarını düşündüğü için işçiyi satan Petrol-İş Sendikası İzmir Şube başkanı Orhan Zengin, tüm bu yaptıklarına karşı sessiz kalmayan ve mücadele çağrısı yapan biz Petrokimya İşçileri Birliği'ne küfür edip hakaret ediyormuş. Bizi bulursa neler yapacakmış... Hiç şaşırmadık! Bir sendika ağası hakaret, küfür ve tehdit etmekten geri durmaz zira, ancak öylelerine layık hareketler bunlar. Görünen o ki Zengin, ağalığı da aşmış mafyalığa doğru ilerliyor...
Bir sendika başkanı düşünün ki yapılanları eleştirenlere savaş açmış, işverenlerle kol kola işçi fişlemeye soyunmuş durumda. Kendi tahtı sarsılmasın diye insanları aynı patronlar gibi ekmeğiyle terbiye etmeye çalışıyor. Sermayedarlar da sendika gibi ses çıkaranı temizlemek için birlikte hareket ediyor. İsim vermesek bunu eski şube başkanı Gani Gündoğdu yaptı diye düşünülürdü, çünkü Orhan Zengin'in de demokrasi vaatleriyle gelmesine karşın ondan arta kalır bir yanı yok!
Orhan Zengin gibi sendika ağalarını biz yeni tanımıyoruz, hiçbir tehdit ve baskılarının bize sökmeyeceğini kendileri de çok iyi biliyorlar. Orhan'ın şahsında açığa çıkan uzlaşmacı-ihanetçi anlayışı da çok iyi tanıyoruz. Bizler sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadele veren sınıf devrimcileriyiz. Bizler ne Orhan gibi bürokratlara ne basiretsiz ve ondan farksız sözde muhaliflere benzemeyiz. Bizler hiçbir koşulda işçi satmayız. Bizler dün olduğu gibi yarın da hakkını arayan işçilerin yanında olmaya, sermaye sınıfına ve sendika bürokratlarına karşı mücadeleyi her alanda büyütmeye devam edeceğiz. Petrokimya İşçileri Birliği olarak tüm sermaye sınıfına olduğu gibi sömürücü TPİ sermayesine de işçiye ihanet eden patron uşağı sendika yöneticilerine de rahat vermemek için işçilerin tabandan mücadelesini yükseltmek adına çabalarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha söylüyoruz.
Bir sözümüzde TPİ'de emeğiyle çalışan işçi arkadaşlara! Koronavirüs salgını da bir kez daha gösterdi ki işçiler olmasa hayat durur. Bizler olmasak ne TPİ patronu o kadar kazanabilir ne de sendika ağaları aidatlarımızla gününü gün edebilir. Gücümüzü görelim ve bizlerin sırtından nemalananlara, üzerimizden oyun çevirenlere izin vermeyelim. Ve unutmayalım ki onurlu duran hiçbir işçi yalnız kalmaz. Tek zayıflığımız patrondan ve sendika ağalarından bağımsız bir örgütlülüğümüzün olmaması!
Sayfamızı tüm TPİ işçilerinin takip ettiğini, büyük çoğunluğun bize hak verdiğini, söylediklerimizi desteklediklerini biliyoruz. İşçilerin tabandan sesi olmaya devam edeceğiz. İşçileri ses çıkarttığı için fişleyen, patronla el ele işten attıran satılık ağalara karşı hiçbir işçi arkadaşımızı yalnız bırakmayacağız!
İzmir Petrokimya İşçileri Birliği
23.04.2020