2023 yılını farklı şehirlerde ve sanayi havzalarında gerçekleşen ve süren direnişlerle birlikte geride bırakıyoruz. İşçi sınıfına dönük saldırıların yoğunlaştığı, temel hak ve özgürlüklerin gasp edildiği, işçi ve emekçilerin yaşam koşullarının ağırlaştığı, derinleşen ekonomik krizin faturasının işçi sınıfına kesildiği ve tüm toplumsal kesimlere dönük saldırıların yoğunlaştığı bir yıl oldu 2023. AKP-MHP iktidarı toplum üzerine kara basan gibi çökmeye çalışırken, kapitalist sınıfların çıkarlarını korumak için çalıştı, devletin tüm kurumlarını onların hizmetine sundu.
Sermaye sınıfının vurucu gücü olan saray rejiminin yarattığı sorunlara ek olarak kapitalistler de işyerlerinde baskıyı arttırdılar. Esnek-güvencesiz çalıştırma, düşük ücret dayatma, mobbinge başvurma, sendikal hakları tanımama gibi sorunlar derinleştirildi. İşçi sınıfı sermaye iktidarına karşı bir mücadele geliştiremese de iş yerlerindeki dayatmalara karşı durmaya, hakları için mücadeleyi büyütmeye çalıştı.
***
2023 yılında işçi sınıfı farklı kentlerde hakları için mücadele etti. Antep’te Ocak zamları için gerçekleştirilen Şireci Tekstil direnişi, İstanbul’da LC Waikiki, Trendyol depo işçileri, Dersim’de DEDAŞ Elektrik işçileri ve İzmir’de AGROBAY işçileri sermayenin kendilerine dayattığı ağır çalışma koşulları ve düşük ücrete karşı direndiler. Sendikal örgütlenme haklarını savundukları için işten atılan işçiler iktidarın ve sermayenin karşısına dikildiler. Hakları ve gelecekleri için sermayenin ve devletin saldırılarına karşı mücadelelerini sürdürdüler.
2023 yılını geride bırakmadan işçi sınıfı tarihine önemli bir direniş daha eklendi. Urfa’da bulunan Özak Tekstil işçileri, kendilerine ihanet eden Öz İplik-iş sendikasından istifa ederek güçlerini BİRTEK-SEN sendikasında birleştirdiler. Bir işçinin Özak kapitalisti tarafından işten atılması ile birlikte diğer işçiler arkadaşlarına sahip çıkarak üretimi durdurdular. Günlerdir devletin-patronun saldırılarına karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.
İşçi ve emekçilere “bu devlet hepimizin devleti” diyenler, Özak Tekstil işçilerine pervasızca saldırarak yıldırmaya çalıştı. İşçilere saldıranlar, bu devletin kapitalistlerin bir şiddet aracı olduğunu birkez daha gösterdiler. Her şeye rağmen işçiler, jandarmanın-polisin vahşi saldırılarına direndiler. Tüm baskı ve zorbalıklara rağmen taleplerinin kabul edilmesi için ısrarla mücadele ederek işçi ve emekçilere izlenmesi gereken yolu gösterdiler.
Özak direnişinin bir diğer önemli yanı ise gericiliğin kuşatması altında olan Urfa gibi bir şehirde yaşanması ve direnişte kadın işçilerin öne çıkmasıdır. Sınıf mücadelesinin gelişimi ve işçiler üzerindeki gerici kuşatmanın kırılması açısından da direniş dikkate değer bir örnek yarattı. Devlet, sermaye, cami imamı ve işbirlikçi Öz İplik-İş haklarını talep eden işçilerin karşısında birleşti. İşçiler sadece ekonomik-sosyal talepleri için mücadele yürütmüyor, bu gerici “şer ittifakı” karşısında da direniyor.
Burada andığımız ve anmadığımız fabrika ve işletmelerde işçiler mücadele etti, saldırılara karşı direndiler. Ancak bu mücadele örnekleri yazık ki, bir kanalda birleşip “sınıf hareketi” oluşturabilecek düzeye ulaşamadı. Bu ise sermayenin vurucu gücü olan saray rejimine saldırılara devam etme olanağı sağlıyor. Fabrika ve işletmelerdeki mücadelenin yaygınlaştırılıp bir kanalda birleştirilmesi özel bir önem taşıyor. Zira kapitalistlerin ve onların hizmetindeki saray rejiminin saldırılarını püskürtebilmenin yegane yolu budur.
***
Güneydoğu Anadolu bölgesinde işçi ve emekçilerin çalışma koşulları büyük kentlere göre daha ağır ve fabrikalarda azgınca sömürü koşulları hakimdir. Kapitalistler örgütlü bir şekilde hareket ederek işçilerin örgütlenmesini engellemek için her yola başvuruyorlar. Yasal hakları tanımıyor, her türlü hukuksuzluk ve keyfiyeti pervasızca işçilere dayatıyorlar.
AKP iktidarı sermayeye her türlü desteği sunmakla kalmıyor. Bizzat İşçilerin direnişlerini kırmak için özel bir çaba sarf ediyor. Ocak zamları sonrasında açığa çıkan direnişlerden biri olan Şireci Tekstilde bunu gördük. AKP’li Antep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin işçilerin direnişini kırmak için bizzat devreye girmiştir. Şireci patronun ne kadar iyi bir insan olduğunu, okul ve cami yaptırdığını, çok hayır sever bir iş insanı olduğunu anlatarak, işçilerin direnişini kırmak için adeta çırpınıp durdu. Sadece iktidar sermayenin yanında değildi aynı şekilde CHP’li ve İYİ partili vekiller de utanmadan Şireci patronunu korumaya soyundular.
***
Devlet de sermaye de saldırganlığı hiçbir şekilde elden bırakmayacak. Onlar karları daha çok artsın, kasaları daha çok dolsun diye işçi ve emekçilere yeni yılda da sefaleti dayatacaklar. Var olan hakları tırpanlanmaya devam edecek, çalışma ve yaşam koşullarını daha kötüleştiren icraatlarına devam edecekler.
AKP iktidarı ihracat yapmakla, ülke ekonomisinin büyüdüğü ile övünüyor. Ayrıca 2024 yılında enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz diyerek, büyük bir utanmazlıkla yalanlar sıralamaya devam ediyor.
Kendileri saraylarda sefahat sürerken işçi ve emekçilerden kırıntılarla idare etmesini ve sefalete şükretmesini isteyecekler. “Hayır! Kırıntıları istemiyoruz!” demeli, insanca çalışma ve yaşam koşullarını kazanabilmek için mücadeleyi büyütmeliyiz.
Saldırılar karşısında Özak direnişinde olduğu gibi yan yana gelerek, devletin ve sermayenin karşısına dikilmeliyiz. Hakkımız olanı almanın, insani koşullarda çalışmanın yolu örgütlü mücadeleden geçiyor. Yapmamız gereken yaşadığımız sorunlara karşı işyerlerinde tabandan birliğimizi oluşturmak ve komitelerimizi kurmaktır. Örgütlenip mücadele ediyorsak her şeyiz, örgütsüz isek hiçbir şeyiz.
DEV TEKSTİL