“Mini İstihdam Paketi” meclis gündeminde…

Yeni düzenlemelerle pandeminin ve krizin devam edeceği ve bütün faturanın bizlere kesilmeye çalışıldığı ayan beyan ortadadır. Buna izin vermemek bizlerin elindedir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 23 Temmuz 2020
  • 14:49

İşten atmalar mı yasaklanıyor, işçiler açlığa mı mahkum ediliyor?

Sermaye basınına bakılırsa AKP iktidarı işçilere yeni bir müjde veriyor: İşten atmaların yasaklanması devam edecek! AKP-MHP iktidarının işten çıkarmaları da düzenleyen “Mini İstihdam Paketi” başlıklı yasa teklifi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilerek, Meclis gündemine sunulmuş durumda. Sermaye iktidarı, 3 ay öncesinde “işten çıkarmalar yasaklandı” denilerek sunulan, ancak işçileri açlığa mahkum eden düzenlemeyi devam ettirmek niyetinde.

İşten atmalar gerçekten yasaklandı mı?

“İşten atmaların yasaklanması” yıllardır işçi sınıfının temel taleplerinYeni düzenlemelerle pandeminin ve krizin devam edeceği ve bütün faturanın bizlere kesilmeye çalışıldığı ayan beyan ortadadır. Buna izin vermemek bizlerin elindedir.den birisidir. Sermayelerini büyüttükleri dönemlerde dahi işçilere ücretli köleliği, açlığı, yoksulluğu reva gören kapitalistler, kriz dönemlerinde onu bile çok görüp işten atmalara başlarlar. Bütün düzeni işçi ve emekçilerin ayakta tuttuğu yetmezmiş gibi, sermayedarlar krizlerinin faturasını da işçilere kesmeye kalkarlar.

Pandemi ile birlikte, AKP-MHP iktidarı 3 ay boyunca işten atmaların yasaklandığı ‘müjde’sini vermişti. Gerçekten işten atmalar yasaklanmış mıydı? Yıllardır işçilerin temel taleplerinden birisi gerçek mi olmuştu? Elbette ki hayır! İşten atmaların yasaklanması söylemi kılıftı. Amaç, işçi ve emekçilerde yanılsama yaratıp, sermayeye kusursuzca hizmet etmekti.

Nitekim AKP-MHP iktidarı pandemiyi fırsat bilip bir kez daha sermayenin imdadına yetişmekte hiç tereddüt etmedi. İktidarın açıkladığı kurtarma paketleri, sermayeyi kurtarma paketleriydi. 240 milyarlık paket açıkladılar. Doğrudan işçilere aktardıklarını söyledikleri bölümler bile sermayenin ödemediği maaşlarımız, Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin paralarıydı. Yani, bizlere verdiklerini söyledikleri bile esasında sermayenin cebinden çıkması gerekenlerdi.

Bütün bu paketlerin bir maliyeti de vardı. İşsizlik Fonu ne güne duruyordu? Kullandılar. Çoğunluğunu işçi-emekçilerden topladıkları vergilerden tutun da “İhtiyat Akçesi”ne hepsini sermayeye akıttılar. Yetmedi, para bastılar. Yetmediği yerde, yeni vergiler çıkartacaklardır, satabilecekleri bir şeyler bulacaklardır. Ne de olsa sermayenin iktidardır iş başında olan.

İşten atmalar yasaklandı mı? Görünürde yasaklandı. Ancak, sermaye için işten çıkarmaktan çok daha kârlı bir düzenlemeye geçildi. Bu, kıdem-ihbar tazminatı vermeden, maaş ödemeden, cebinden kuruş çıkmadan 3 ayı geride bırakan kapitalistler için bulunmaz nimet oldu.

İşsizlik sopası ile korkutulan işçiler de örgütsüz oluşlarının sonucu olarak bunu kabullenmek ve boyun eğmek zorunda kaldılar.

Düzenleme ile ne oldu?

Sözde işten atmaları yasakladılar, işçileri ücretsiz izne çıkardılar. İşsizlik Fonu’ndan karşılanmak üzere işçilere günlük 39 lira 24 kuruş, yani aylık 1.177 lira ile (9 lirası Damga Vergisi için kesiliyor) geçinmeleri söylendi. Zaten açlık sınırının altında olan asgari ücretin yarısına geçinmemiz isteniyor.

Bu şekilde kapitalistlerin cebinden para çıkmazken, sermaye devleti de işsizlik maaşından Kısa Çalışma Ödeneği ile işçilere vermek durumunda olduğu brüt maaşın %60’ından da çok çok azına işçileri mahkum etmiş oldu. Sermaye, işçileri işten çıkartmayarak hem tazminat derdinden hem de maaş vermeyerek ikinci bir yükten kurtulmuş oldu. Daha ne olsun? Her şey sermaye için…

İşsizlik sopası ile işçileri ücretsiz izinlere, günlük 39 liralık katmerli açlığa zorunlu kıldılar. Düzenlemeyi işten atmalar yasaklandı diye vererek ve halen vermeye devam ederek, bizlerle dalga geçmektedirler.

Açıkladıkları rakamlara göre 2 milyonu aşkın kişi Kısa Çalışma Ödeneği ile, 1,4 milyon kişi de ücretsiz izinlerle günlük 39 lira ile geçinmek zorunda bırakılıyor. Ve bunların hiçbiri işsiz sayılmıyor. Buna rağmen geçtiğimiz yıla göre istihdamda 2,5 milyonluk bir azalma varken, işsizlik rakamları da düşmekte. Kim inanır buna? Görünen köy kılavuz istemez.

“Mini İstihdam Paketi” ne getiriyor?

3 ay boyunca, işten atmaların yasaklanması adı altında, ücretsiz izinlerle işçiler sefalete mahkum edilirken, Cumhurbaşkanı’na bunu 6 aya kadar uzatma yetkisi veriliyordu. Şu anda Meclis’te görüşülen yasa ile bunu daha da uzatma ve kalıcılaştırmanın derdindeler.

Pandemi ve kriz koşullarının uzayacağını düşünüyorlar ve haklılar. Bu koşullarda sermayenin en az etkilenmesi çabası içindeler. AKP-MHP iktidarı kolları tekrardan sıvadı ve sermayenin imdadına yetişecek yeni torba yasa ile karşımıza dikildi.

İşten atmaların yasaklanmasının bir yıla kadar, yani 31 Haziran 2021’e kadar uzatılması propaganda ediliyor. Ancak temel hedefleri, ücretsiz izinler ve Kısa Çalışma Ödeneği adı altında sermayeye teşviklerin süreklileştirilmesidir. Peki bu uygulamalarla işçiler aldıkları ücretleri ne yapıyorlar? Sermayeye aynen geri veriyorlar. Ya kredi borçları ya faturalar ile ya da temel ihtiyaçlar için yaptıkları harcamalar ile düzenin çarklarının dönmesini sağlıyorlar. Kaynağını da maaşlarımızdan kesilerek oluşturulan İşsizlik Fonu ya da çoğunluğu bizlerden kesilen vergiler oluşturuyor. Yani bizden aldıklarını, tekrardan bizden almak için veriyormuş gibi yapıyorlar. Propaganda ettikleri, öne çıkarttıkları ise sadece ve sadece veriyormuş gibi yapmaları oluyor.

Ücretsiz izinlerin bir yıla kadar uzatılması demek, işçilerin 39 liralık katmerli açlığa mahkum edilmesi demektir. İstedikleri kadar süslesinler, gerçek budur.

Yeni düzenleme ile, kısa çalışmadan normal çalışmaya geçen sermayedara, 3 aylık asgari ücret düzeyinde prim desteği de devam edecek. Yapılacak değişiklik sonrasında SGK’nin hem 456 TL’lik sermayedar payı hem de 412 TL’lik işçi payı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. Yani SGK primlerinin tamamı, bizler işsiz kaldığımızda işsizlik maaşımızın karşılanması için oluşturulan fondan, bizim cebimizden karşılanacak.

Yeni yasa paketinde, 50’den az işçi çalıştıran ve az tehlikeli işyerleriyle ilgili 1 Temmuz’da yürürlüğe giren İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusundaki düzenlemenin yürürlüğe girmesi de 2024 yılının başına erteleniyor. Bizlerin güvenliğini de sağlığını da önemsediği yok zaten sermayenin ve devletinin.

Pandemi sürecinde sermayenin çarklarının dönmesinin hayatlarımızdan daha değerli olduğunu hepimiz gördük. AKP-MHP iktidarının attığı her adımda sermayenin ihtiyaçlarını gözettiğini de gördük. Attıkları her adım, işçi-emekçilerin sırtındaki yükün artması anlamına geliyor. Yeni düzenlemelerle pandeminin ve krizin devam edeceği ve bütün faturanın bizlere kesilmeye çalışıldığı ayan beyan ortadadır. Buna izin vermemek bizlerin elindedir.

Gebze’den bir MİB’li