2015 yılında Bosch işçilerinin mücadelesi sözleşme sürecinden kazanımla çıkılmasını sağlamıştı. Bosch işçilerinin bu kazanımı üzerine metal işçilerinin Türk Metal-MESS ittifakına karşı dışa vuran tepkileri, Türk Metal’den istifa sürecine, oradan da fiili-meşru greve evrildi. 26 Nisan Kent Meydanı ihtar eylemi, 5 Mayıs istifa buluşması ve Türk Metal saldırısı gibi aşamalardan geçerek yoğrulan öfke, Renault yönetiminin talepleri kabul etmemesinin ardından dalga dalga yayılan fırtınaya dönüştü.
İşte 6 yıl önce, 14 Mayıs’ı 15’ine bağlayan gece yarısı, saat 00.00’dan itibaren Renault önü, işçilerin kader birliği yaptığı yer oldu. Çünkü Renault yönetimi ve MESS, işçilerin ek protokol taleplerini kabul etmediler. Artık söz hükmünü yitirmiş, fiili-meşru mücadelenin sırası gelmişti. Renault işçileri üretimden gelen güçlerini kullandılar. Vardiyalardan çıkan işçiler de soluğu Renault önünde aldılar.
Talepler açık ve netti:
1. Ücretlere iyileştirme
2. İşçinin seçtiği temsilcilerin tanınması
3. İşten atma olmayacak garantisi
Bu üç talep Renault önünde buluşan Tofaş, Mako, Coşkunöz, Tredin, SKT, Delphi, Borusan, Borçelik, Valeo, Rollmech, Maysan Mando, Farba, Ficoso, Ototirim’den gelen binlerce metal işçisinin ortak talepleri haline geldi. Bu birlik ve dayanışma patronların hiç hoşuna gitmedi. Dayanışmayı engellemek için baskı ve tehditlere başvurdular. Kimi fabrikalarda polis engeli yarattılar ama nafile. Fırtına başlamıştı.
Birçok fabrikadan işçiler, kader birliği yaptıkları, hiç yüzlerini bile görmedikleri sınıf kardeşlerine kumanyalar getiriyor, hep bir ağızdan TM’ye ve patronlara meydan okuyorlardı. İşte o gece sadece Bursa ile sınırlı kalmayacak; Kocaeli, Ankara, Çorlu, İzmir, Manisa, Eskişehir’e kadar uzanacak ve işçi sınıfının mücadele tarihine METAL FIRTINASI olarak kazınacak, 12 gün süren fiili-meşru direnişle kayıtlara geçti.
12 gün süren fiili-meşru direniş sürecinde TM-MESS-devlet ittifakı da gün yüzüne çıktı. Fabrikalarda üretimi durdurarak direnişi seçen işçilerin önüne polisler, TOMA’lar çekildi. Baskı ve gözdağının yetmediği yerde TM-MESS-devlet üçlüsü “terör” edebiyatı ile metal işçilerinin bilincini bulandırmak için her türlü yolu denedi.
Sermaye devletinin, direniş süreci içinde Metal Fırtınası’nın öncü kuvveti olan Birliğimize yönelik saldırısı da gecikmedi. Bir yandan TM Başkanı Pevrul Kavlak, satılık bir TV ekranında Birliğimiz hakkında kirli bir propaganda yürütüp MİB’i hedef gösterirken, bir yandan da sermaye iktidarı adına Erdoğan aynı yöntemle mücadelenin önünü kesmeye çalışıyordu. Sermaye sınıfının bu topyekun saldırısı sonucu bir gece yarısı operasyonu ile sınıf devrimcileri gözaltına alındılar. Sermaye cephesi “terör” edebiyatı ile Metal Fırtınası’na büyük bir darbe vurmayı amaçlıyordu. Dertleri belliydi. Dalga dalga gelişip büyüyen fiili-meşru mücadelenin önünü kesmek istiyorlardı. MİB ile metal işçinin bağını koparabilmek için gözaltı operasyonu ile birlikte aynı günlerde Metal Fırtınası’nın öne çıkardığı işçilere de savcılık üzerinden soruşturma başlattılar. İşçiler emniyette, savcılıkta sorguya çekildi.
Metal işçilerinin 12 gün süren fiili-meşru mücadelesinin karşısında artık sadece TM ve MESS yoktu. Sermaye iktidarının polisi, savcısı da aktif saldırıya geçmişti. Her şey işçiye, emeğe ve mücadeleye karşıydı. Ancak bütün bu saldırılara rağmen metal işçileri temsilci seçimleri ve promosyon hakları gibi kısmi kazanımlar elde etmeyi ve TM’yi yıkamasalar bile sarsmayı başardılar.
Şimdi gün, fiili-meşru mücadeleyi militan bir çizgide geliştirip yeni fırtınalara hazırlanma günüdür. Çünkü gördük ki karşımızda sadece satılmış bir sendika ve onun başına çöreklenmiş bir ağa yok. Yanı sıra MESS gibi bir patron örgütü, onların arkasında da yargısı, medyası, emniyeti ile bir sermaye iktidarı var.
Metal İşçileri Birliği
15 Mayıs 2021