MESS dayatmalarına, satış sözleşmesine geçit vermeyelim! Hak yoksa üretim de yok!

Metal işçileri 5 Şubat’ta ortak grev, kazanana kadar direnişe hazırlanmalıdır. MESS masa başında görüşmelerle bize hiçbir şey vermeyeceğini dafalarca gösterdi. Biz haklarımızı ancak mücadele ederek, grev silahımızı kullanarak alabiliriz. Bu gerçek karşısında ayak direyen sendika ağalarını ezip geçmeli, birliğimizin gücüne güvenmeliyiz.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 27 Ocak 2020
  • 19:08

Metal işçisi diken üstünde. Sendika ağalarına güveni yok. Her an satış sözleşmesiyle karşılaşma tedirginliği yaşıyor. MESS her görüşmeye çağırdığında bu tablo biraz daha gergin bir hal alıyor. Çalışma ve yaşam koşullarının ağırlığı, yeni bir satış sözleşmesinin tam bir yıkıma dönüşmesi anlamına gelecek! Metal işçisinin tedirginliği bundan. Ama korkunun ecele faydası yok! Sendika ağalarını tanıyoruz, yıllardır karşımızda oynanan tiyatroyu biliyoruz. Ne yapıp edip, el ele MESS’in ekmeğine yağ sürmenin peşindeler. Örgütlü ve hazırlıklı davranıyorlar. Bu kadar pervasız olmalarının tek nedeni biz işçilerin tabandan örgütlenmesinin zayıf olması, birliğimizi yeteri kadar güçlü kuramamamız! Değiştirebiliriz! Bize dayatılanı parçalayıp atabilir, hakkımızı söke söke alabiliriz!

MESS ve TM yine bilindik senaryoyu hayata geçiriyorlar: Gece yarıları görüşme çağrıları, beklentiyi düşürme çabaları, mücadele ediyor görüntüleri, ansızın satış sözleşmesinin imzalanması... MESS, “TM’yi aradan çıkartırsam diğer sendikaları nasıl olsa ikna ederim” diye düşünüyor.

***

İlk görüşmeler başladığında “Boş taslakla ancak hiç alınır” dedik, “Taslaklar revize edilmeli, metal işçisinin yakıcı ihtiyaçları baz alınarak yenilenmeli” dedik. “Bu taslakla oturan, kuş kadar zamma razı gelir” dedik. Olan ne? Bugün sendika ağalarının kıvrandıkları asıl mesele bu, metal işçisini nasıl ikna edecekleri.

MESS ağır bir yıkım dayatmasıyla masada. 3 yıllık sözleşme istiyor, esneklik koşullarının ağırlaşmasını bekliyor ve tabii sefalet ücreti kadar zam dayatmasında bulunuyor. Bunları boş lafla gerekçelendirmeye çalışıyor üstelik. Metal işçisi kardeşler, MESS’in fabrikalarında çoğunluk asgari ücret ve biraz üzerinde bir maaşla çalışıyor. Bunlar kendi rakamları. Yine kendi verilerine göre MESS fabrikalarında her bir işçi ortalama olarak her ay, kendi maaşanın 3-4 katı kadarını net kâr olarak kazandırıyor. Yani tüm maliyetleri bir tarafa kendi aldığımız maaşın 3-4 katını patronun cebine koyuyoruz. Şu an aldığımız maaşın iki katını alsak dahi MESS sermayedarları devasa kârlar elde etmeye devam edecek. Yarattığımız değer ortada, payımıza düşen sefalat ortada! Bunun için MESS de sendika ağaları da karşımıza geçip bizden bir şey beklemesin!

***

TİS görüşmelerinde son düzlükteyiz. Birleşik Metal 5 Şubat’a grev tarihi açıklamış, fabrikalara bu kararları asmaya başlamış bulunuyor. Türk Metal ise gevezelik etmek ve göstermelik şov amaçlı eylemler düzenlemek dışında bir şey yapmıyor. Kapalı kapılar ardında da MESS ile oyunlar çeviriyor.

Bu tabloda, ya şimdi inisiyatifi ele alacak, söz-yetki ve karar hakkımızı kullanacağız, haklı ve meşru taleplerimize sahip çıkacağız, ya da hep olduğu gibi satış sözleşmesine boyun eğeceğiz. Bu saatten sonra fabrika, sendika ayrımı yok. Ya hep birlikte kazanacağız ya da hep birlikte satış sözleşmesini tekrar yaşayacağız. Bunu görmeli buna göre hareket etmeliyiz.

Metal işçileri 5 Şubat’ta ortak grev, kazanana kadar direnişe hazırlanmalıdır. MESS masa başında görüşmelerle bize hiçbir şey vermeyeceğini dafalarca gösterdi. Biz haklarımızı ancak mücadele ederek, grev silahımızı kullanarak alabiliriz. Bu gerçek karşısında ayak direyen sendika ağalarını ezip geçmeli, birliğimizin gücüne güvenmeliyiz. TM istediği kadar grev tarihi açıklamasın, bizler 5 Şubat için grev hazırlıklarımızı yoğunlaştıralım. Koordinasyonumuzu kuralım. On binler olarak şalteri aynı anda indirelim. Bırakılım gerisini onlar düşünsün.

Olası grev yasağının hiçbir haklı ve meşru bir yanı bulunmuyor. Yasakları tanımamalı, sonuna kadar gitmeliyiz.

Bir gece ansızın gelebilecek satış sözleşmesine karşı metal işçisi her an tetikte olmalı. Satış sözleşmesini kabul etmemeli, haklı ve meşru taleplerimiz etrafında kenetlenerek üretimden gelen gücümüzü kullanmalıyız. Satışa imza atanları kapı dışarı ederek, kendi temsilcilerimizi seçmeli, fabrikanın koordinasyonunu sağlamalı, diğer fabrikadan kardeşlerimizle iletişime geçmeye çalışmalıyız. İhanete imza atan sendika ağalarına, kölelik dayatan MESS kodamanlarına “hak yoksa üretim de yok!” cevabını verebilmeliyiz.

MİB metal işçisinin gür sesi, sıkılı yumruğu, kararlı yol göstericisi. MİB ile bağlarımızı güçlendirelim, iletişimimizi artıralım. Bir bütün olarak kenetlenelim, kazanacağız!

Metal İşçileri Birliği - MİB