28 Ocak günü sanki İzmir kar yağan kentlerin tüm kuru soğuğunu üstüne çekmişti. İşte bu soğuk günde İzmir Aliağa’da Emeğin Kurtuluşu gazetesinin düzenlediği Greif belgeseli etkinliğine katıldım. Metal, petro-kimya, gemi söküm ve diğer sektörlerden birçok işçi arkadaş soğuğa rağmen etkinliğe gelmişti.
Daha önce Greif işçilerinin mücadelesini biliyordum. Hatta bu belgeseli uzun süre önce izlemiştim. Fakat son izlediğim kadar heyecanlandığımı ve mensubu olduğum sınıftan bu denli onur ve gurur duyduğumu hatırlamıyorum. Diğer izleyenler de gözleyebildiğim kadarıyla aynı şekilde etkilendi. Çıkışta birçok kişi bir şeyler yapmak gerektiğinden bahsediyordu. Bu sanırım biraz da yaşadığımız dönemle alakalı. Bir yanda giderek kötüleşen şartlarımızı, diğer yanda işçi sınıfı ve toplumsal muhalefetin üzerindeki ölü toprağını düşünürsek, izlediklerimiz gerçekten umut vericiydi. Belgeselde söylenen “Hayır yapacağımız çok şey var” sözleri öylesine etkileyiciydi ki, belgesel bitiminde herkesin aklında kalan cümle oldu.
Greif işçileri ortaya bir irade koyuyor. Bu irade işçi sınıfının tabandan örgütlenmesine, söz-yetki-karar hakkını kullanmasına dayanıyor. İşte bu iradeyle, işçileri yoksullaştıran sermayenin yasalarına karşı işçilerin fiili meşru yasalarını uyguluyorlar. Zaten fabrikaya “işgal fabrikası” ismini koymaları o kadar sınıfsal bir tutum ki... İşgal fabrikası burada sermayeye karşı adeta bir barikat anlamı taşıyor. İşte bu özgüven işçilerin taban inisiyatifinden geliyor. Tam bu noktada “Hayır yapacak çok işimiz var” demenin anlamı dahada büyüyor. Büyük bir gerçeklik kazanıyor. Direniş o kadar iyi anlatılmış ki yapabileceğiniz duygusu ekranda izlediğiniz işçilerden size geçiyor.
Greif’i sadece izlemedim. Zaten Greif’i sadece izlememek gerekiyor, içindeki enerjiyi ve ürettiklerini iyi okumak ve bulunduğumuz her alana uyarlayacak tarzda bakmak gerekiyor. Milyonlarca işçinin Greif tarzında örgütlendiğini düşünün, işte toplumun ihtiyacı olan kararlılık, mücadele azmi ve örgütlülük bu.
Son olarak şunu söyleyeyim. İşçi sınıfı için yapamaz, edemez deniliyor. Yeri geliyor aşağılanıyor. Greif biz işçilerin doğru bir müdahaleyle, doğru bir örgütlülükle buluştuğunda neleri başaracağımızı gösteriyor.
Gemi Söküm direnişinde de öyle olmuştu. 1500 işçi doğru müdahaleyle yarım saat içinde taleplerini belirleyip, temsilcilerini seçip, eylem programını oluşturmuştu. Hem de ilk defa katıldıkları bir eylem içerisinde... Tüm bu baskı ve sömürü karşısında “Hayır yapacak çok işimiz var!” diyor Greif işçileri. Muhakkak yapacağız ve başaracağız diyor 10. Yılında Greif direnişi.
(Emeğin Kurtuluşu’nun 1-15 Şubat 2024 tarihli 26. sayısından alınmıştır…)